Kayseri Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergün Öztürk, Milli Eğitim Bakanlığınca kamuoyunun görüşüne sunulan ilkokul ve ortaokul müfredatı hakkında İhlas Haber Ajansı'na (İHA) değerlendirmelerde bulundu. 2017 yılı askıdaki müfredat çalışmasının en son 2015 yılında değişikliğe uğratılan müfredat ile karşılaştırıldığında ciddi yenilikler getirmediğini belirten Doç. Dr. Ergün Öztürk, “Yakın zamandaki reform hareketlerine baktığımızda en ciddi değişikliği 2005 yılındaki müfredatın getirdiğini görüyoruz. Ancak askıdaki müfredat çalışması, ne 2009 ne de özellikle 2015 yılındaki çalışmaya göre ciddi değişiklikler getirmiyor. Eğitimde reform hareketi yapıyorsanız neden bu harekete ihtiyaç duyduğunuzu ifade etmeniz gerekiyor. Yani 2015’teki programda şu tür problemler var, bu problemlerden dolayı öğrencilerimiz geride kalıyor, bu yüzden biz onların yerine şu eğitim felsefesinden, şu akımdan ve saireden hareketle şunları değiştirdik demeniz gerekiyor. Yoksa bunun adını bir ‘yenilik hareketi’ olarak ifade edebilir misiniz bilemiyorum?” dedi.

“Kazanımlar azaltılmış ama belirsizlikler korunmuş”

Yeni müfredatta en bariz değişikliğin kazanımların sayısının azaltılması olduğunu belirten Doç. Dr. Ergün Öztürk, bunun yanı sıra 2015 müfredatındaki bazı belirsizliklerin de korunduğunu ifade etti. Doç. Dr. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Askıdaki programa baktığınız zaman burada kimle çalışılmış, iş yükleri nelerdir gibi bilgileri göremediğimiz için kafamızda ister istemez bazı soru işaretleri oluşuyor. Bu soru işaretlerinden ilki şu; ilkokul çocuğu diye tanımladığımız 1-4’üncü sınıf öğrencileri ile 5-8’incisi sınıf arasındaki öğrencilerin gelişimleri aynı değildir. Bunu tek bir komisyondan çıkarmanız demek öğrencinin gelişim özelliklerini dikkate almamak anlamına geliyor. En azından burada okul öncesi eğitimden başlayarak ilkokul 4’üncü sınıfa kadar kısmı bir komisyonun yapması, 5 ve 8i diğer komisyonun yapması gerekirdi. Bunun dışında ‘eleştirel, yansıtıcı ve yenilikçi düşünen, milli, manevi ve evrensel değerlere duyarlı bireyler yetiştirilmesi amaçlanmakta’ şeklinde bir ifade var. 2005 programında bu ifadenin içinde ‘yaratıcı düşünen’ ibaresi de vardı. Burada o kaldırılmış ve ‘yenilikçi düşünen’ diye verilmiş. Yenilikçi düşünme genelde bilginin paylaşılması anlamına geliyor, yenilikçi düşünen bireyler zaten yaratıcı bir ürün ortaya koyabilir. ‘Yaratıcı düşünen bireyler’ ibaresini müfredattan çıkarmakla ne elde edildi anlamıyorum.”

“Öğretmen kılavuz kitapları ile ilgili netlik yok”

Öğretmen kılavuz kitapları ile ilgili bir belirsizlik olduğunu da söyleyen Doç. Dr. Öztürk, “Askıdaki programda ‘öğretmen kılavuz kitapları’ bir başlık olarak yok. Yani yeni yapılan ders kitaplarında öğretmenlere kılavuz kitap çıkacak mı, çıkmayacak mı bir belirsizlik var. Beklenti çıkmaması yönünde. Çünkü kılavuz kitaplar öğretmenleri yönlendiriyor. Öğretmenlerin yaratıcılığı, sınıfın gerçekleri, okulun gerçekleri, okulun imkanları hep göz ardı ediliyor. Dolayısıyla kılavuz kitapta belirtilen etkinlikler ve açıklamaları öğretmenin gerçek çevresi ile ilişkilendirmesi mümkün değil ve öğretmenin kendisi o kitapta yok. O zaman öğretmenin gerçek anlamda aktif olduğu, öğrenci merkezli, öğretmenin yaratıcılığını ortaya koyabilecek, sınıfın gerçeklerini, okulun ve çevrenin gerçeklerini yansıtabilecek türden bir yapılanma olması daha önemli” dedi. 

“İlkokul 1 ve 4 arasında dilbilgisi kazanımı yok”

“2017’deki programda dilbilgisi adı altında 1-4 aralığında hiçbir kazanım yok” diyen Doç. Dr. Öztürk, “Çocuk ilkokulda virgülü öğrensin, biz bunun için özel bir ders vermiyoruz ki. Virgül yazı açısından da, anlam açısından da önemli. Ama olumlu olan şu; 2015’teki programda da aynısı vardı, metin üzerinden dilbilgisine geçilmesi amaçlanmış” ifadelerini kullandı.  [İHA]

AK Parti Kayseri’de Görev Değişikliği! AK Parti Kayseri’de Görev Değişikliği!