Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, NTV özel röportajında Ahmet Ergen’in sorularını yanıtladı. 14 ay aradan sonra ihracat verilerinde gözlenen artışa vurgu yapan Ergen’in, hedeflere ulaşmak açısından piyasaların seyrini nasıl gördüğüne ilişkin sorusuna Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, “Bakanlığımıza her gece saat 24.00 civarında o günün ihracat rakamları TİM kayıtları üzerinden sürekli olarak geliyor. Bu rakamları göz önüne alarak 2016 orta vadeli programı çerçevesindeki ihracatımızı 155,5 milyar dolar olarak hedefledik, ama dünyadaki emtia fiyatları ve döviz kurlarındaki dalgalanma nedeniyle 2015 yılında bir düşüş yaşadık. Bizim bütün hesabımız, emtia fiyatlarında bir sabitlenme ortaya çıkacağı, kur dalgalanmalarının da Amerikan Dolarının diğer ülke para birimlerine göre dalgalanan miktarının azalacağı, yani değer kayıplarının az miktarda olacağı üzerindedir. Bu çerçevede baktığımızda ihracatımızdaki hedefimiz olan 155 milyar dolarlık kısmı yakalayacağız diye ümit ediyorum” yanıtını verdi.
“Birde biliyorsunuz Güneydoğu’da ortaya çıkan bu terörle ilgili operasyon konusunda Habur Sınır Kapısı’nda Aralık ayının 20’sinden itibaren Ocak ayının 20’sine kadar tam 31 günlük bir süre içerisinde geçişler askıya alındı” diyen Elitaş, “Ocak ayı ihracatımızdaki hemen hemen 1 milyar dolara yakın düşüşün sebeplerinden biri de İran ve Irak gibi diğer Orta Asya ülkelerine giden sevkiyatlarda yaşanan bu aksama oldu. Aynı şekilde kış mevsimi münasebetiyle İran kapısı gibi Gürbulak Kapısı’nda da araçlar neredeyse 4’te 1 seviyesinde gümrük kapısından geçme imkanı bulabildiler. O açıdan baktığımızda Ocak ayındaki ihracat düşüşü biraz endişelendirmişti ama 2016 yılının Şubat ayı rakamlarına baktığımızda Gümrük Ticaret Bakanlığı verilerine göre yüzde 3.2 civarında bir artışın var olduğunu görüyoruz ki, bu artış yeni pazarlarla, yeni hedeflerle birlikte 155,5 milyar doları yakalamamız için önemli bir gösterge ve biraz da gayret göstermek gerektiğinin işareti” dedi.
TÜRKİYE - RUSYA İLİŞKİLERİ
Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili olarak da konuşan Bakan Elitaş, Rusya’yla ihracatın rakamsal açıdan bir değerlendirmesini ortaya koyarak mevcut ve potansiyel durumların çerçevesini çizdi. Elitaş, Rusya’nın en önemli gelirlerinden birinin enerji ihracatından eş deyişle doğalgaz ve petrol ihracatından kaynaklandığının altını çizerek şöyle konuştu:
“2014 yılının başında petrol fiyatları yaklaşık 120 dolar seviyesinden, 2015 yılı sonu itibariyle baktığımızda 40 dolarlık bir seviyeye geldi. 2016 yılının başında 30 doların altına düştü, şu anda da 35 dolarla 40 dolar arasında seyreden bir o fiyat izliyor. Ne olacağına baktığımızda benim kanaatimce Haziran 2016’ya kadar 40 doları aşmayacak gibi. Suudi Arabistan ve diğer ülkeler üretim rakamlarını kısmadıkları takdirde petrol fiyatlarının 40 doları geçmesi mümkün değil. Şimdi 120 dolarlık petrol satış gelirlerinden 40 dolarlık petrol satış gelirlerine düşen bir Rusya’yla karşı karşıyayız. 550 milyar dolarlık ihracat hacmi 400 milyar dolara düşmüş, yani 150 milyar dolarlık döviz gelirinde bir eksilme ortaya çıkmış. Zaten baktığımızda kendiliğinden 23-24 Kasım 2015 tarihine kadar 1 Ocak-23 Kasım tarihine kadar Rusya’yla olan ticaretimiz yüzde 37.7 gerilemiş pozisyonda. 24 Kasım’la-31 Aralık tarihine kadar baktığımız sürede de Rusya’yla olan ihracatımızda yüzde 54.6’lık bir daralmanın var olduğunu görüyoruz. 1 Ocak-31 Aralık tarihindeki ihracat düşüşümüz toplam olarak 39.4 seviyesinde, yani Rusya’yla ilişkilerimizin en iyi olduğu dönemde yüzde 37 ihracat düşüşü var, en kötü olduğu dönemde de yüzde 54’lük bir ihracat düşüşü var. Rusya’ya yaptığımız toplam ihracat 3 milyar 679 milyon dolar seviyesine inmiş, aynı tablo turizm faaliyetlerinde de ortaya çıkıyor. 2014 yılında 4,5 milyon civarında Rus turist Türkiye’yi ziyaret etmişken, 2015 yılının sonuna kadar, yani 23 Kasım tarihine kadar 3 milyon 700 bin turist Türkiye’yi ziyaret etmiş, normal şartlar altında 800 bin civarında bir turist azalması var. Hiçbir şey değişmemiş olsaydı, uçak krizi de yaşanmamış olsaydı, muhtemelen bu dönem içerisinde, 2016 yılında Rusya’dan 3 milyona yakın bir turist beklentimiz söz konusuydu. Rusya’ya yaptığımız ihracatın da 3 milyar 650 milyon yerine 3 milyar dolarlık bir ihracat olacağı varsayımıyla hareket ediyoruz, çünkü Rusya’nın gelirlerinde bir azalma var, Rusya’nın harcama kabiliyeti azalmış, alım kabiliyeti azalmış. Biz bu açıdan Rusya kriziyle ilgili durumu, farklı pazarlar ve piyasalar bularak telafi etmeye gayret ediyoruz.
Petrol geliri elde eden ülkelerdeki yaşanan hadise gibi, Körfez ülkelerinde de gelir azalması var, Türk dünyasında, Orta Asya ülkelerindeki Türkmenistan, Kazakistan gibi petrol ihraç eden ülkelerde gelir azalması var, onunla ilgili alternatif pazarları aramak için gayret gösteriyoruz.
2016 yılının ilk aylarında Rusya’yla olan ticaretimizde bir daralma gözüktü, ama daha sonraki süreç rutin bir seyir içerisinde devam ediyor. Biz Rusya’yla olan ticari ilişkilerimizi hissiyata kurban vermek istemiyoruz. Rus yetkili makamlarına, her çıktığım televizyonda da ifade ediyorum, diyorum ki, bu işi, ticareti duygusallıkla değil kendi kuralları içerisinde devam ettirmemiz gerekir, ticarette birbirimizi cezalandırmaya kalktığımız takdirde bu kendi vatandaşımıza ceza vermek anlamına gelir.”
HEDEF ÜLKELER YENİ PAZARLAR
Bakan Elitaş, yeni ihracat pazarları oluşturmak açısından hedef ülkelere ilişkin de aşağıdaki bilgileri paylaştı. Elitaş, “Türkiye olarak bizim çevremizdeki ülkeler, petrol zengini ülkeler, doğal kaynaklarına baktığımızda petrol ihracatçısı olmuş ülkeler, bunların gelirlerindeki azalmadan dolayı yeni yeni pazarlara gitmek için gayret gösteriyoruz. Bu çerçevede 15 hedef ülke, 33 öncelikli ülke tayin ettik. Bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanımız, bir taraftan Sayın Başbakanımız olmak üzere sivil toplum örgütleriyle birlikte dünyayı karış karış gezmeye çalışıyoruz. Bakan olduğum günden bu yana, yaklaşık 3 aylık süre içinde 19 ülke seyahati gerçekleştirmişiz. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla gidiyoruz, orada iş konseyleri düzenliyoruz, iş adamlarını bir araya getirmiş oluyoruz” diye konuştu.
“En son Sayın Başbakanımızla beraber, DEİK işbirliğiyle ve 175 iş adamımızla İran çıkarması yaptık, hemen hemen bir o kadar da İranlı iş adamının katılımıyla neredeyse 400 kişinin oluşturduğu bir iş konseyini gerçekleştirmiş olduk” diyen Elitaş, şunları söyledi:
“İranlı ve Türk iş adamlarını bir araya getirip ticaret hacimlerini nasıl artırabiliriz, karşılıklı yatırımları nasıl gerçekleştirebiliriz diye görüştük. 1,5 saate yakın bir süreyle Sayın Ruhani’yle heyetler arası görüşme gerçekleştirdik. İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, Başbakan muadili olan Sayın Cihangiri’yle heyetler arası görüşmelerimizde çok önemli kararlar aldık. Ve bizim muhatabımız olan bakanlarla birlikte de, serbest ticaret anlaşmasını, tercihli ticaret anlaşmasını nasıl hızlandırabiliriz, aksayan yönler nelerdir diye görüştük. Kısacası İran’la yaptığımız ticaretlerde 2004’ten beri süregelen olumlu havayı 2016 yılının Mart ayı itibariyle daha da ileriye taşıdık.
Yine ondan önce Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber Gine, Nijerya, Gana, Fildişi Sahili ziyaretlerimiz oldu, orada da hakikaten çok önemli ticari faaliyetlerde bulunabilecek 165 iş adamımızla Orta Afrika, Batı Afrika çıkarmasını gerçekleştirdik. Ondan bir hafta veya 10 gün önce yine Sayın Cumhurbaşkanımızla Şili, Peru ve Ekvador’u kapsayan Latin Amerika seyahati gerçekleştirdik.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın gittiği ülkelerdeki ortaya çıkardıkları sinerjinin etkisini daha iyi bir şekilde alabilmek için, biz en geç 2 ay içerisinde aynı ülkelere iş adamlarımızla birlikte Ekonomi Bakanlığı’nın öncülüğünde gitmek için planlar yapıyoruz, ondan sonraki süreçte de iş adamlarımız kendi başlarına gidecek ve ondan sonra Ekonomi Bakanı olarak ben Peru’da iş bağlama imkânı olan iş adamımızı arayıp diyeceğim ki, “Ahmet Bey, Peru’daki durum nasıl? Oradaki ihracatımız ne alemde? Müteahhitlik hizmetlerini alabildiniz mi, gayretleriniz nedir?” vs. Böylece onları teşvik etmek için sürekli takip aşamasında olacağız, ancak bu şekilde ihracatımızı arttırabiliriz.”
“HEDEF ÜLKELERLE ÖNCELİKLİ ÜLKELERİMİZİN LEHİNE BİR KAZAN-KAZAN DÜSTURUYLA ÇALIŞIYORUZ”
Ahmet Ergen’in “Sözünü ettiğiniz 15 hedef, 33 öncelikli ülke şu ana kadar ziyaret ettikleriniz mi yoksa ihracatta yeni hedef ülkelerimiz mi?” sorusu üzerine Elitaş, ziyaret edilenler arasında hedef ülkelerin de bulunduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Amerika Birleşik Devletleri’ne aybaşında Sayın Başbakanımızla beraber gidiyoruz, Çin Halk Cumhuriyeti’ne yine gideceğiz. Etiyopya bu hedeflerimiz arasındaki ülkelerde, biliyorsunuz 2011 yılında biz herkesin kaçtığı bir dönemde orada çok önemli işler yaptık. Güney Kore, Hindistan, Irak, İran, İran zaten gerçekleşti, Japonya, Meksika, Nijerya, Polonya, Romanya, Rusya ve Suudi Arabistan; Suudi Arabistan’a gittik. Rusya’yla bu 24 Kasım uçak krizinden sonraki ilgili kısım biliyorsunuz, ama biz yine de ticari faaliyetlerin işleyeceğini düşünüyoruz. Öncelikli ülkeler arasında da ziyaret yaptığımız ülkelerimiz de var, mesela Azerbaycan, Almanya, Brezilya, Bulgaristan bunlardan bazıları. Bu ülkelerde incelemelerimizi yapıp hedefler doğrultusunda ne yapabiliriz buna bakıyoruz. Pozisyonumuzu ortaya koyup ona göre iş adamlarımızı, iş heyetlerimizi oraya yönlendirme çalışıyoruz. Çünkü bizim ürettiğimiz mallarla rekabet edebilme imkânı olan pazarlar bunlar diye düşünüyoruz. Mukayeseli üstünlükler çerçevesinde baktığımızda, bu ülkelerle yapacağımız ticaretler Türkiye’nin lehine ve hedef ülkelerle öncelikli ülkelerimizin lehine bir kazan-kazan düsturuyla çalışıyoruz.”
“İRAN’LA TÜRKİYE ARASINDAKİ TİCARET HACMİNİN ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
“İran bütün dünya için yeni fırsat kapısı pozisyonuna geldi. Sayın Başbakanın son ziyareti sonrasında gümrük duvarlarının tamamen kaldırılacağı bir yeni ticari ilişkisi döneminden söz edildi ama mevcutlara ek olarak yeni sektörlerle İran’a girmek ve ihracat yapmak mümkün mü? Görüşmelerde bu anlamda somutlaştırılan bir nokta oldu mu?” sorusuna Ekonomi Bakanı Elitaş, şu yanıtı verdi:
“Şimdi İran’ın gayrisafi yurt içi hasılası yaklaşık 450 milyar dolar 2015 yılında gerçekleşmiş, ihracatı yaklaşık 80 milyar dolar, ithalatı da 70 milyar dolar seviyesinde; tam rakamlar şu anda aklımda değil ama ihracatı ithalatından biraz daha fazla. Ve şu anda İran artık petrol üretebilip petrol ihraç edebilir bir ülke konumuna geliyor. Ne zaman yaparlar bilmiyorum ama 1,5 milyon varil gün üretim yapmayı hesaplıyorlar, muhtemelen 2016 yılının ikinci yarısından itibaren bu seviyeye gelebilirler. Ve tüketim eğilimleri çok yüksek olan bir toplum var. 80 milyondan fazla bir nüfus, yastık altı birikiminin çok fazla olduğu söylenilen bir nüfus ve uzun yıllardır, hemen hemen 5 yıldır harcama eğilimleri kısıtlanmış, harcama iştahı zirvede olan bir ülke olduğunu düşünürsek, İran’la Türkiye arasındaki ticaret hacminin çok hızlı bir şekilde artacağını düşünüyoruz.
2016 yılında İran’ın ambargo olmadan önceki büyüme seviyesine ulaşabilmesi için ithalatını yüzde 10 arttırması gerektiğine dair hesabımız var. Şimdi 80 milyar dolarlık bir ithalat rakamının olduğu bir pozisyonda, ithalatını yüzde 10 arttığında 7 ila 10 milyar dolar civarında bir ithalat artışıyla karşı karşıya kalacak. Türkiye’nin ihracat yapısında da bunun 1- 1,5 milyar dolarlık bir ihracatına artış sağlayacağı kanaati bizde mevcuttur. Onun için İran’la ilişkilerimizin düzelmesi, ambargonun Ocak 2016’dan itibaren kaldırılması en çok Türkiye’ye yarayacak. Yine hem Sayın Ruhaniyle yaptığımız heyetler arası görüşmede, hem de Sayın Cihangir’iyle yaptığımız heyetler arası görüşmede ve basın toplantısında Türkiye’nin turizm açısından İranlılar tarafından ilgi gösterilmesi gereken bir ülke olduğunu ifade etmesi de bizim için çok önemli. 2015 yılında 1.7 milyar dolarlık turizm geliri elde ettiğimiz, 1 milyon 800 bin İranlı turisti Türkiye’de misafir ettiğimiz bir ülke. 2004 yılında İranlı turistin Türkiye’de bıraktığı rakam yaklaşık 250 dolar civarındayken, 2015 yılında İranlı turistin Türkiye’de bıraktığı kişi başına rakam yaklaşık 960 dolarlara, 969 dolara gelmiş ki bu da çok önemli bir pazardır bizim için. Birde ilişkilerimizi çok rahat kurabileceğimiz bir ortak dilimiz var; nüfusunun yüzde 50’ye yakını Türkçe konuşuyor, Türkçe biliyor. İlişkilerimizi çok rahat kurabileceğimiz bir ülke olduğundan dolayı manevi bağlarımızın da olduğu bir ülke, tarihi bağlarımızın da var olduğu bir ülke; 400 yıldır sınırı değişmeyen iki komşu ülkeyiz.”
“YABANCI SERMAYENİN TÜRKİYE’YE HAKİKATEN ÇOK OLUMLU BAKTIĞINI GÖRÜYORUZ”
“Yabancı sermaye akışı Türkiye’de son yıllarda ekonomide yakından takip edilen oldukça önemli gelişmelerden biri. Doğu’daki operasyonlara ilişkin bu son süreç yabancı yatırımcı nezdinde algıyı, yaklaşımı nasıl etkiledi, buna yönelik izlenimleriniz nelerdir?” sorusu üzerine Elitaş, “Şimdi yabancı sermayenin Türkiye bir cazibe merkezi olduğu malum. Ama bu son yaşadığımız hadiselerle birlikte maalesef olayları öylesine bir büyütüyoruz ki olayları yangın yerine döndürdüğümüzden dolayı kendi içimizdekini sanki sadece biz bölgesel yayın yapıyormuşuz hissiyle hareket ediyoruz. Oysa artık bu iletişim çağında şu anda konuştuğumuz her şey, dünyanın en uç noktasına saniyesinde ulaşıyor. Onun için duyarlı bir yayın politikası gütmeli; Türkiye’nin belirli bölgelerinde yapılan operasyonları sanki tüm Türkiye yangın yeriymiş gibi göstermemeliyiz. Biz siyasetçiler olarak sürekli vurguladıkça, sizler medya grubu olarak sürekli ekrana taşıdıkça bu olumsuzluklar fazlasıyla büyüyor. Şimdi ben ülkemin içerisinde bu yayınları izledikten sonra operasyon olan bölgelerde yatırım yapılmaz diye bir düşünceye kapıldığım takdirde çok uluslu bir şirketi buraya nasıl çekebilirim? Amerikan şirketi, İngiliz şirketi, Alman şirketi Türkiye’yi eğer operasyon yapılan bir bölge olarak görmeye başlarsa korkacak ve yatırıma cesaret edemeyecek. Oysaki yalnızca belirli bölgelerde sıkıntılarımız var, bugüne kadar çukur kazarak ülkenin temeline dinamit koymaya, bomba yerleştirmeye çalışan terör örgütüyle yapılan mücadele haklı bir mücadeledir ve sonuna kadar devam ettireceğiz. Ama bu mücadele çerçevesinde sanki her tarafta yangın varmış gibi, her tarafta bir huzursuzluk ve terör ortamı varmış gibi gösterirsek bundan zararlı çıkarız.
Diğer taraftan yaptığımız görüşmelerde de anlattığımız meseleleri ifade etmeye çalıştığımızda yabancı sermayenin Türkiye’ye hakikaten çok olumlu baktığını görüyoruz. İran’da 200’e yakın iş adamıyla bir araya gelebiliyorsanız, Güney Afrika ülkelerinde tatil olmasına rağmen 100 civarında Güney Amerikalı iş adamlarıyla bir araya gelebiliyorsanız, Afrika’da bizim mallarımıza talebi olan iş adamlarını bir araya getirebiliyorsanız, Amerika’nın sermayesinin Türkiye’ye gelmek için fırsat kolladığını değerlendirebiliyorsanız ve Almanya gibi ülkelerin Ticaret Bakanlarının Ağustos, Eylül ayında Türkiye’yi ziyaret ederek yatırım ortamını değerlendirip nasıl yatırım yapabiliriz'le ilgili iş adamları heyetlerini Türkiye’ye getireceklerini düşünüyorsanız hep bu olumlu bakış nedeniyledir.
Daha bugün İngiltere Başbakanı’nın Türkiye Masası Şefi Yatırımlardan Sorumlu Danışmanıyla bir görüşme yaptık. Türkiye’de İngiliz iş adamlarının nasıl yatırım yapacaklarıyla ilgili istişarelerde bulunduk. Yani Türkiye yatırımcı için güvenli bir liman. Türkiye bölgesine dağıtım yapabilmek için çok önemli bir ülke” şeklinde konuştu.
“O BÖLGENİN İŞ ADAMLARINA DİYORUM Kİ, GELİN DOĞDUNUZ YERE YATIRIM YAPIN”
“Bölgede ekonomik ve ticari faaliyetin yeniden canlandırılması açısından neler yapılacak? Sayın Başbakanın iş dünyasına bir çağrısı olmuştu bölgede iş yapanlara, ticaretle uğraşanlara elinizi uzatın şeklinde, bu anlamda nasıl bir yeni dönem göreceğiz?” sorusu üzerine Elitaş, terör bölgelerinin hızla normale döndürüleceğini vurguladı. Elitaş, şunları kaydetti:
“Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu operasyonlardan dolayı sıkıntı yaşayanlarla ilgili bir tedbir paketi çıkarttık. Bölgede sıkıntı yaşayan insanlarımızı dikkate alarak devlet olarak neyi erteleyebiliriz veya neden vazgeçebiliriz bunları araştırdık, ilgili çalışmalarımızı gerçekleştirdik ve bunu da kamuoyuyla paylaştık. Ama bölgeler arasındaki dengesizliği kalkınma ve büyüme farkını ortadan kaldırabilmek için iş adamlarımıza da önemli bir sorumluluk düşüyor. Batı’daki iş adamlarını beklemek yerine, kendisi orada doğup büyümüş, fakat başka yerde kazanmış, ekmeğini elde etmiş Doğulu iş adamlarını bölgeye davet ediyorum, topraklarına olan borçlarını ödeyebilmek için yatırım yapmalarını tavsiye ediyorum. Şırnaklı bir iş adamı Ankara’da kazanıp, İstanbul’da kazanıp bütün kazancını o bölgeye yatırım yapmak yerine doğduğu bölgeyle ödeşebilmek için, oraya vefasını gösterebilmek için bölgesine de harcarsa kalkınmada hız kazanılır. Yani İstanbul’da doğmuş, İzmir’de doğmuş, Ankara’da doğmuş, Kayseri’de doğmuş birisini götürüp Diyarbakır’a yatırım yapmaya ikna etmek yerine, Diyarbakırlı bir iş adamını oraya çekmek; öncülük etmesini sağlayarak diğerlerini de teşvik etmek gerekir. Zira kendisi gitmeden bana hadi diyorsa bu yapmacıktır, yani insan doğduğu yerle ödeşmelidir. Onun için ben o bölgenin iş adamlarına diyorum ki, gelin doğdunuz yere yatırım yapın. Anadolu’nun başka bölgelerindeki iş adamlarına öncülük yapabilmek için önce bölge doğumlu iş adamlarının orada yatırım yapmaları gerekir, bunu tavsiye ediyorum.”
MAKRO HEDEFLER
Bakan Elitaş, makro hedeflerle ilgili olarak da şunları söyledi:
“Enflasyonla ilgili 2016 yılında Merkez Bankasının yüzde 7,5 civarında bir tahmini söz konusu. Şayet gıda fiyatlarını dikkate alarak enflasyon artışını normal bir seviyede tutabilirsek ben yine yüzde 7,5’luk rakamın gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. 2016 yılındaki büyüme hedefimiz yüzde 4,5 bu hedefi biraz fazla görenler olabilir ancak 2015 yılındaki performansımızı yüzde 4’e yakın bir büyüme potansiyelini gördükten sonra 2016 yılındaki hedefimize de ulaşacağımıza inanıyorum. 2016 yılında ihracatımızın 155,5 milyar dolar olması için gayret göstereceğiz, ithalatımızda da yaklaşık 210 veya 211 milyar dolar civarında artış hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için canla, başla çalışacağız, gayret göstereceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi dünyayı fellik fellik, karış karış dolacağız.”