Mikro iğneli fraksiyonel radyofrekans sisteminin son yıllarda geliştirilmiş yeni bir teknoloji olduğunu belirten Özel Derim Dermatoloji Dal Merkezi hekimlerinden Dermatolog Uzmanı Dr. Melda Demirtaşoğlu, “Bu sistemde ucunda küçük altın iğnelerden oluşan bir başlık ve bu başlığın bağlı olduğu bir radyofrekans ünitesi bulunur. Radyofrekans enerjisi altın iğneler yardımıyla derinin alt tabakalarına iletilir. İletilen bu enerji dokuları ısıtır. Bu enerji deri altındaki dokularda yeni kolajen yapımını ve hasarlı kolajenin onarılmasını sağlar. Böylece ciltte yenilenme, hasarlı dokuların onarımı, parlak ve gergin bir cilt oluşumu gözlenir. Altın iğneli radyofrekans uygulamasında radyofrekans cihazının altın iğneli başlığı cilde temas ettirildiğinde mikro iğneler otomatik olarak ayarlanan derinlikte cilt içerisine ani bir giriş yapar. Kullanılan iğnelerin uzunlukları 0.5 ile 2.0 mm arasında değişmektedir. Burada kullanılan iğneler altından yapıldığı için bu yöntem 'altın iğne' olarak da adlandırılmaktadır. Mikro iğneler ile donatılmış olan radyofrekans cihazının akım çıkışı sağlayan ünitesi derinin üst tabakası olan epidermisi atlayıp, dermis adı verilen orta tabakaya ulaşmaktadır. Bu yöntemle iğneler cilt altına ilettiği radyofrekans dalgaları ile ısıyı 60 dereceye kadar çıkartabilmektedir. Çok sayıdaki altın uçlu mikro iğnelerle cilt üstünde fraksiyonel mikro delikler oluşturulur ve sadece iğne ucundan gönderilen cilt üstüne temas etmeyen radyo frekans ile dermiste kolajen ve elastin üretimi tetiklenirken, epidermis ve yüzeysel cilt tabakalarına potansiyel termal hasar verilmez. Amaç verilebilecek en yüksek enerjiyi derinin üst tabakalarına zarar vermeden doğrudan cilt altına ulaştırmaktır” diye konuştu.
Dr. Demirtaşoğlu, radyofrekans enerjisinin altın iğneler ile doğrudan dermis tabakası içine aktarılması sonucu burada oluşan koagülasyon ile kolajen liflerinde hızlı bir parçalanma sağlandığını, bunun sonucu yeniden organize olan liflerin kısa bir süre içinde kasılmayı, toparlanmayı sağlayacak şekle gelerek, yeni kolajen üretimi başlatıldığını kaydetti.
Uygulama seansları
Mikroiğneli fraksiyonel radyofrekans sisteminin uygulanma aşaması hakkında da bilgi veren Demirtaşoğlu, şunları söyledi:
“Uygulaması öncesi cilt temizlenir, ağrıyı minimize etmek amacı ile topikal anestezik kremler ile anestezi yapılmaktadır. Kişiye özel başlık sisteme takılır ve uygun dozlar belirlenir.Uygulama ortalama 30 dakika sürmektedir. Uygulama sonrası ilk 5-6 saat içerisinde cildinizde yoğun kızarıklıklar oluşacaktır. Takip eden 24 saat-72 saat arasında ise kızarıklıklar geçerek pembeleşmeye başlamaktadır. Seans yapıldığı gün yüz yıkanmamalı, seanstan sonra makyaj yapılmamalıdır. Uygulamadan sonra hafif kızarıklık, şişlik, ciltte kuruluk ve gerginlik görülebilir. Cilde nem veren kremler ve antibiyotik kremler seanstan sonra 3 gün süreyle uygulanmalıdır. Seans yapıldığı gün güneşten kaçınılmalı ve güneş banyosu ya da solaryum yapılmamalıdır. Uygulama sonrası ciltte minik kabuklanmalar olabilir, bu kabuklanmalar seanstan 3-4 gün sonra kendiliğinden geriler.”
Demirtaşoğlu, yeni yöntemin cilt kırışıklıklarının tedavisi, cilt yenilenmesi ve kalitesinin arttırılması, yüz, boyun, dekolte bölgesi sarkmaları, yara izi (skar) tedavisi, sivilce izlerinin tedavisi, cilt lekelerinin tedavisi, gebelik çatlaklarının tedavisi, kilo alıp verme gibi çeşitli nedenlere bağlı oluşan çatlakların tedavisi, kol ve bacaklardaki sarkmaların tedavisi, gözeneklerin sıkıştırılmasında kullanıldığını ifade etti.
“Tüm yüz, boyun bölgesi ve dekolteye uygulanabilir”
Mikroiğneli fraksiyonel radyofrekans sisteminin ayda bir seanslar şeklinde uygulandığını dile getiren Dr. Demirtaşoğlu, “Cilt yenileme ve sivilce izi tedavisinde 3 seans uygulama yeterlidir. Cilt çatlaklarında ise 5-6 seans tedavi gereklidir. Cilt gençleştirme amacıyla fraksiyonel radyofrekans sistemi tüm yüz, boyun bölgesi ve dekolteye uygulanabilir. Göz çevresi gençleştirme ve el bölgesine de uygulama yapılabilir. Ciltte parlaklık, gerginlik, yüz ovalinde toparlanma ve cildin yapısında düzelme görülür. Fraksiyonel radyofrekans tedavisinin diğer uygulamalar ile birlikte uygulanması etkiyi daha da artırmaktadır. Fraksiyonel radyofrekans ile kanama bozukluğu olan hastalar, kanser hastaları ve aktif enfeksiyonu olan hastalara uygulama yapılmamalıdır” diye konuştu.
“İfadenizde bir bozukluk oluşturmuyor”
İğneli radyofrekansın avantajlarına da değinen Dr. Melda Demirtaşoğlu, “Altın iğne radyofrekans uygulamasının en büyük avantajı uygulama sonrası fraksiyonel lazerde yaşanan uzun süreli kızarıklık, pullanma ve soyulmanın olmamasıdır. Hastada 3-5 saat kadar hafif bir pembelik oluşacak, pembelik bu sürenin sonunda tamamen gerileyecektir. Dolayısıyla hastanın günlük yaşantısında bir kısıtlama yapmayan bir tedavi çeşididir. Uygulama sonrasında belli belirsiz bir ödem oluşabilir, bu da kısa süre içerisinde gerileyecektir. Altın iğne yöntemi her mevsim uygulanabilmekte, ayrıca ifadenizde bir bozukluk oluşturmayarak diğer yöntemlerden kendisini ayırmaktadır” ifadelerini kullandı. (İHA)