Ay, çocuklarda kışın daha çok viral hastalıklar yaşandığını belirterek bahar ve yaz aylarında ise alerjik ve ishal vakalarının görüldüğünü söyledi. Yazın yaşanan başlıca çocuk hastalıklarından söz eden Ay, “Yaz aylarında çocuklarda güneş yanığı, isilik, böcek sokması, havuz ve denizle ilgili enfeksiyon hastalıkları ile ishal hastalıklarını daha sık görüyoruz. Bahar mevsiminden yaza geçerken ise alerjik hastalıkları daha çok görüyoruz” dedi.
Alerjik hastalıkların da yaz ve kış mevsimlerinde farklılık gösterdiğine değinen Ay, “Kışın viral hastalıklara bağlı olarak astım alerjiyi çok görüyoruz. Bahar ve yaz döneminde ise havanın değişmesiyle birlikte çiçek tozlarının etrafa yayılması, sıcak ve nemli ortamdan dolayı da küf mantarların çoğalması, çocukların yaz gribi ve alerji yaşamasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Alerjinin sebebi genetik olabilir
Polenlerin rüzgarla birlikte 100 kilometreye kadar yayılabildiğini söyleyen Ay, alerjik hastalıkların polen dışında virüs, ev tozu, hayvan tüyü gibi maddelerin vücuda girmesiyle de olacağını belirtti. Alerjik hastalıkların iki sebebinin olduğunu söyleyen Ay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alerjik hastalıklar genetik bir yatkınlıkla ilgilidir. Eğer ailesinde astım alerjik varsa o çocuk yüzde 30 bu hastalıktan olur. Eğer anne babada varsa bu oran yüzde 60’a çıkıyor. Bir de çevresel faktörler etkili oluyor. Bunlar, sigara dumanı, hava kirliliği, yiyeceklerdeki katkı maddeleri, polenler gibi maddeler. Sezaryen doğumlar alerji ihtimalini arttırıyor. Anne sütünü yeterli alamama alerjik hastalıkları arttırıyor. Evde beslenen kedi ve köpekler alerjiyi etkileyebiliyor.”
Alerji belirtilerinden de söz eden Ay, “Bebeklerin yüzünde, kollarında kırmızı döküntüler, yiyecek alerjileri oluyor. Örneğin inek sütü alerjisi oluyor. Alerjiler döküntü, kaşıntı, öksürük yapabildiği gibi ishal de yapabilir. Alerjik hastalıklarda yüksek ateş olmaz. Fakat kaşıntı ve öksürük uzun sürer” dedi.
Alerjik hastalıklar hemen geçmez
Ay, alerjinin teşhisi ve tedavisi hakkında bilgi vererek, şunları söyledi:
“Çocuğun alerjik olup olmadığını anlamak için bazı testler yapıyoruz. Eğer bu testler yeterli olmazsa daha üst düzey alerji testleri de isteyebiliyoruz. Çünkü çocukların alerjileri hemen geçmiyor. Aileler, ‘çocuğumun alerjisi geçmeyecek mi, ömür boyu sürecek mi’ diye soruyor. Bu çok nadir olan bir şey. 3 yaşında, 6 yaşında ve 12 yaşında bu alerjiler duruyor. Yüzde 10-15 oranında hastanın 18 yaşına kadar alerjik hastalıkları tekrar ediyor. Alerjik hastalıkları tedavi etmezseniz akciğerlerde iz kalır. Başka sonuçlar yaratır, başka hastalıkları tetikler. Broşlarda daralma, akciğer enfeksiyonları, solunum güçlükleri, kalp sorunlarının olmaması için tedavi edilmesi gerekiyor. Kalıcı hasar bırakmamanız lazım.Sulu nefes açıcı makineler, kortizonlu ilaçlar kullanıyoruz. Kortizon korkusu var bu çok yanlış. Bu korku nedeniyle tedavilerini ayrım bırakıyorlar.”
Alerji sebebi bilindiğinde ailelerin ona göre hareket etmeleri gerektiğini söyleyen Ay, “Diyelim ki çocukta ev tozu alerjisi çıktı, hepafiltreli süpürge kullanılabilir. Çocuğun odasında halı olmamalı. Tüylü, polarlı oyuncak kesinlikle yasak. Polen alerjisi çıktıysa nisan, mayıs, haziran ayında pikniğe gitmemeli. Kedi köpek alerjisi varsa uzak duracak” dedi.
İshalden korunmak için hijyen şart
Enfeksiyon ve ishal hastalıklarının sebeplerine değinen Ay, “Yazın havanın ısınmasıyla birlikte daha çok yiyecekler ve su ile bulaşan enfeksiyon hastalıkları ve ishali daha sık görüyoruz” dedi.
Yaz aylarında yaşanan ishal hastalıklarının sebeplerinden söz eden Ay, “Açıkta satılan gıdalar ve içme suyunun hijyeni ishalde çok etkili. Yazın sinekler artıyor, gıdalara mikrop taşıyor. Temizliğe dikkat etmek gerekiyor. Sebze ve meyvelerin çok çok iyi yıkanması gerekiyor. Elleri sık sık yıkamak bu anlamda çok önemli. Açıkta satılan yiyeceklerin yenmemesi gerekiyor.
İshalde sıvı tüketimi çok önemli
İshal hastalıklarında hangi durumdan itibaren durumun ciddileştiği hakkında konuşan Ay, şunları söyledi: “Günde bir kere ishal olmasını önemsememek gerekiyor. Bu o gün yediği bir şeyle ilgili basit bir durum olabilir. 4-5 kez sulu ve sümüklü, pis kokulu kaka yapıyorsa bunu ciddiye almak gerekiyor. Eğer 10 defaya yaklaşırsa daha çok ciddiye almak gerekiyor. Çünkü ne kadar çok olursa vücutta tuz ve su kaybı oluyor. Çocuğa yemek yemesi için ısrar edilmeyecek, genelde sıvı gıdalar tercih edilecek. Az ve sık beslenecek. Bir çocuksa bol bol emmeye devam edecek. Mama yiyorsa mamaya devam edilecek. Büyük çocuklar için elma, muz püresi, pirinç lapası, yoğurt, kefir yemesini öneriyoruz. 1 litre suya iki yemek kaşığı şeker, bir çay kaşığı soda, bir çay kaşığı tuz koyup bunu bebeklere her kakadan sonra ayrım çay bardağı verilebilir. Ama eğer çocuk hiç yemiyor, baygın düşmüş ishal sayısı artmış ise hastaneye gelmeli ve serum verilmeli.” (İHA)