Açılış konuşmasını Final Okulları Kurucu Müdürü Mehmet Karataş yaptı. Ardından Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Kösedağ öğrencileri ve katılımcıları selamlayarak, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü ile ilgili kısa bilgi verdi.
Konuşmacıların yerlerini almasıyla birlikte Mehmet Sena Kösedağ ‘yerel gazetecilik’, Cem Atakan ‘ajans haberciliği’, Veli Altınkaya ‘yerel televizyonculuk’ hakkında konuşmalarını yaptılar.
İlk olarak söz alan Mehmet Sena Kösedağ, konuşmasına öğrencilere ‘lütfen bulunduğunuz okulların kıymetini bilin sizler bizim geleceğimizsiniz” tavsiyesinde bulunarak başladı.
Kösedağ, çağımızın İletişim çağı olarak anıldığını vurgulayarak, “bilgiyi, haberleşmeyi en güzel şekilde kullanmalıyız. İnsanlar yaşadıkları dünya da olup bitenleri merak ediyorlar ve haber talep ediyorlar. Kitle iletişim araçları da bu görevi üstleniyor. Kitle iletişim araçlarının en eskisi gazetedir. 1800’lü yılların ortasında ülkemize gazete geldi. Ama daha çok yabancıların çıkardıkları gazetelerdi. Milli mücadele zamanında da yerel gazeteler hayati önem taşıyordu.” İfadelerini kullandı.
Gazete çeşitlerinden bahseden Kösedağ, “ulusal, yerel ve bölgesel olarak nitelendirdiğimiz gazete çeşitlerimiz var. Gelişmiş ülkelere baktığımızda basına daha çok önem veriliyor. Bizde neden böyle değil? Bu sorgulanmalı.” Dedi.
Yerel basının önemine değinen Kösedağ, “Ulusal gazetelere baktığınız zaman İstanbul bazlı haber yapıyorlar. İstanbulda kar yağdı diye öyle bir haber yapıyorlar ki sanki tüm Türkiye’ye kar yağdı. Türkiye sadece İstanbul ve Ankara’dan ibaret değil. İşte yerel gazetelerinde önemi burada ortaya çıkıyor. Yerel basının desteklenmesi gerekiyor.” Diye konuştu.
Kösedağ, “Gazetecilik gönül işi. Ekonomik gelir beklemiyorsunuz. Sermaye grupları da rant olmadığı için girmek istemiyorlar bu işe. İletişim fakültelerine baktığımız zaman şuan 65 iletişim fakültesi var. Mezun olanların yerel basında istihdamı çok az. Mezunların yerel basında da istihdam edilmesi gerekir. Ayrıca her ilde 10, 15 tane gazetede var. Çok seslilik güzel ama bölünmüş yapı, güçsüz gazetelerin oluşmasına neden oluyor” şeklinde sözlerini noktaladı.
Daha sonra söz alan Cem Atakan soru cevap şeklinde öğrencilerle sohbet ederek konuşmasını sürdürdü.
Atakan, önce öğrencilere hangi haber ajansları bildiklerini sordu. Ardından evlerine yerel gazete girip girmediğini sordu. Cevaplardan yola çıkarak, “Kayseri’de 16 tane gazete var. Burada yerel gazeteyi desteklemediğimiz gibi bir sonuç çıkıyor. Bizler işin mutfağında çalışırız. Bizleri çoğu kimse bilmez. Bizde hızlılık ve doğruluk çok önemlidir. İnsanlar başları sıkıştığında, sıkıntıya düştüğünde bizleri ararlar. Bu işimizin bir penceresi. Gazete alınmamasının en büyük sebebi ise kullandığımız akıllı telefonlar istediğimiz bilgiye buradan erişebiliyoruz” dedi.
Ajans haberciliğinin 24 saat sürdüğünü belirten Atakan, “24 saat açık olan kurumlar. Eskiden gün bitti haber bitti denilirdi artık öyle değil” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Son olarak söz alan Veli Altınkaya, televizyon tarihinden bahsetti. 1923’te ilk televizyon yayınına başlandığını bildiren Altınkaya, “68’de TRT ilk yayınına başladı. 2 saat sürüyordu siyah beyazdı. Haftada 3 gün yayınlanıyordu. 84’te renkli televizyon ile tanışıldı. Bugün Kayseri’de 5 yaygın 2 yerel televizyon var” ifadelerini kullandı.
Altınkaya, “Türkiye’de televizyon izleme oranı maalesef artıyor. Gazete de az olduğundan yakınırken televizyonda ise izlenme oranlarının çok olmasından yakınıyoruz. Elbette televizyon izleyeceğiz. Ama televizyonu bilinçle izlemezsek bize zarar verir. Oradaki bir çok program afyon gibidir. Bağımlılık yapar. Televizyonlarda tartışma programlarını izlemeyi tercih edin” diye konuştu.
Konuşmaların ardından basın temsilcileri öğrencilerin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin öğrencilerle birlikte öğle yemeği yemesinin ardından program son buldu.