Bu aralar dilime dolanan bir parça, başa aldığım, dinleyip tekrar başa sardığım... “iki yalnız bir doğru edebilirdik. Şimdi farklı şiirlerde yaşar gibiyiz. Ben Mecnun, sen Şirin; tesadüf değil. Biz bize kurulmuş tuzak gibiyiz. Kendimi bulduğum, birilerinin yerine düşünerek onları koyduğum melodi, sözler ve verdiği buruk ses. Belki gerçekler diyorum; çevremdeki sorun dolu birliktelikteki beraberlikler(evlilikler)... Belki ben çekiyorum bu denli mutsuz insanların hikayelerini hayatıma. Bilemiyorum... Bazen de çare olmak istercesine bütün beyin hücrelerimi yakıyorum onlar için... Bazen de pat diye o hikayenin içinde buluyorum kendimi... Kim çağırdı? Kim getirdi? Kim dahil etti? Acaba diyerek. İnsanız ama değil mi? Evet evet her şey bizler için. Beraberliklerimizde mutlaka en yukardaki merdivene de çıktık koşa koşa ya da geri geri en alt basamağa da indik. Çıktık indik yılmadık, tekrar çıktık, tekrar indik. Kimimizde aradaki merdivenlerde baktı bizlere “biz iyiyiz” belki de burada... Yanlış birliktelikler miydi bizleri sabitleyemeyen diye de sordum vallahi kendime şuan. Oldurmaya çalıştırdıklarımız mıydı yıkılıp yıkılıp tekrar ayaklandığımız. Yoksa uyumsuzluk muydu bahaneleri hep karşı tarafa sardığımız. Birliktelikler... Evlilikler... Boşanmalar... Mutlular... Mutsuzlar... Bir de arada kalarak kaybolanlar. Mutlular mutludur zaten usta, aşmıştır birçok sanılan kavramları. Arada kalanlar; ah be gözüm, sessiz sakin hayatın sunduğu her şeye amenna deyip nefes alıyoruz hesapsız şükür... Şükrüyle hasbihal olanlardır. Ah mutsuzlar hep mutsuzlar. Beni en çok düşündüren, strese sokan, ne çaresi olan, ne de çaresizliği kabul eden diplerdeki canlar... Eleştiri... Yargılama... Suçlama... Kendinle hesaplaşmaktan kaçarak silahları kuşanıp karşı tarafa hücum şekli. Ah be mutsuzlar. Sizleri iletişimsizlik yordu... Saçma kurallarınız bitirdi... Parasızlık destekledi... Ailedekiler (anne-baba-kardeş-akraba) körükledi. Çevrenizdeki yakın sandığınız dostlar, arkadaşlar pekiştirdi. Cinsellikteki uyumsuzluk soğuttu. Şarkıya devam... “Söz ettim mavilere, içimdeki yaralardan. Gökteki yağdı yine, yerdeki yakamoz var. Bu bir soygundur der gibi bakan gözlerinden artık gider gibiyim...” Aşılmaz artık dediğimiz yol ayırdımı. Mutsuz birlikteliklerin son kullandığı cümledir. “Aşkımız bitti”, “Birbirimiz için yaratılmamışız”, ya da “Ne yaptığımızı bilmeden evlenmişiz” diyebilir. Unutmayın boşanma hayattaki kaygılara her zaman son vermez. Tam tersine, sorunların yerini başka sorunlar katlayarak alır. Dr. Brad Sachs kitabında şöyle uyarıyor çiftleri; “Ayrılan çiftler mükemmel bir boşanma hayal eder. Üzerinde kara bulutların dolaştığı fırtınalı bir evliliğin ardından, hayatların bir anda sütliman olacağını ve bu durumun süreceğini düşünürler. Oysa bu kusursuz evliliğe sahip olmak kadar imkansızdır...”

Ve şarkının sonu Azizim;

“Bahsetme kimselere, yaramızda kalsın. Sığmadık şehirlere, şiirlere taştık. Unutmadım yine, bir büyüklük bende kalsın. Ah be kadehler kırıldılar sana bu gece...”

Kimbilir belki de sevgiyi vermesini bilemedik...

Haaaaa.... Belki de almasını...

Saygı ve sevgilerimle...