belgesel 3

Kayserili Belgesel Yönetmeni Öner Çalış engel tanımıyor. 4 yıl önce gazetecilik mesleğini bırakarak belgeselciliğe adım atan Yönetmen Öner Çalış: “Ben çok renkli bir insanım. Bunu herkes söylüyor. Gezmeyi seviyorum. Ve bu işe de merakla başladım. Ben köyde yaşamadım. Şehirde büyüdüm. Belgesel serüvenime bir günde verdiğim ani bir kararla başladım. Bir gün televizyona bakarken bir inşaatın havadan görüntüsü beni etkiledi ve bunu köyle birleştirmeyi düşündüm. Belgeselciliğe ilk başladığımda sadece cep telefonum vardı. Başka hiçbir şeyim yoktu. Şu an da öyle mesela aracımız yok. Köylere otobüsle gidiyoruz. Veya köyden bizi bir araç alıyor. Çevremdekilere belgesel çekeceğimi söylediğimde Kayseri’de yapamazsın dediler. Ama yaptık, 2015 yılından itibaren de Kayseri’ de bulunan köylerde belgesel çekimi yapıyoruz. 2018 yılında altı kişilik bir belgesel ekibimizle bir dernek kurduk. Daha sonra bu sayıyı 20’ye tamamladık. Belgesellerimiz doğa ve tarih anlamını taşımıyor. Sadece köy belgeseli olarak çekiyoruz. Köye sabah hava aydınlanınca gidip hava kararana kadar 10 saatlik belgesel çekimleri yapıyoruz. Çekimlerimizin içinden kestiğimiz güzel konuşmaları, reklamları ve yaptığımız söyleşileri birleştirerek 1 veya 2 saatlik 3-4 bölümlük köylerden belgesel çıkarıyoruz. Bundan sonra ki hedefimiz Kayseri’deki 650 köye 10 yıl içerisinde ulaşıp, yaklaşık 3bin 500 bölüm belgesel çekmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Belgeselin içinde o günü yaşıyorum”

Köyde en çok sevdikleri şeyin yemek olduğunu bazlamalardan tutunda baklavalara kadar, bağ bozumundaki üzümlerden tutunda kamera çantalarıyla kavun getirdiklerini belirten Öner Çalış: “Maddi açıdan sponsor bulamazsın da dediler. Kayseri’de belgesele kimse para vermez de dediler. Ama ben gidip köylerden ve camilerden kapı kapı para topladım. Daha sonrasında sponsorlarda bulduk. Montajı ben yapıyorum. O atmosferi yaşamak montajda da avantaj sağlıyor. Belgeselin içinde o günü yaşıyorum. Ara sıra canım sıkılınca evde açıp yaptığım belgesellere bakınca o günleri tekrar yaşarım. Belgeselimize konu olan çoğu insan vefat etti. Bazen onları izleyince güldüğüm kadar ağladığımda oluyor. Köylerde gördüğümüz en büyük eksiklik göç ve genç nüfusun olmaması. Biz mesela ekipçe köye gittiğimizde eşyalarımızı indirmeye yardımcı olacak gençler bulamıyoruz. Çocuk yok. Köyde gördüğümüz insanların yüzde 90’ı yaşlı insanlardan oluşuyor. Şimdiki gençlik ola ki şehir hayatından bıkıp köye giderse tarım ve hayvancılıkla üretime katkı sağlayabilir. Ama bize sağlayacakları sadece 5-10 saniyelik belgeselde görüntüye girmeleri oluyor. Bize köydeki insanlar unutulduklarına dair serzenişte bulunuyorlar. Bize içlerini döküyorlar. Köyde yaşadıkları sorunlar hakkında da şikâyette bulunuyorlar” şeklinde konuştu.

Kayseri’de Mevsimin İlk Karı Yağdı Kayseri’de Mevsimin İlk Karı Yağdı

Belgesel Yönetmeni Çalış konuşmasını şöyle sürdürdü:

” Ekibimizle Gurbetçi Köyünü çekiyorduk. Dedesi Almanya’daki torununa selam yolladı. Daha sonra köye gittiğimizde tesadüfen o çocuk bizi buldu. Bu gibi şeylere şahit olmak bizleri sevindiriyor. En unutamadığım anılarımdan birisi yolda kaldığımızda yaşadığımız durumdu. Kamera ve çantalarımız elimizde Bünyan Karahandır Köyüne otobüs gitmiyor. Sabah gittik. Ama dönüşte köyde kaldık. Belgeseli çektiğimiz bir köylüye gittik ağabey biz köyde kaldık. Araba da yok, bizi şehir merkezine bırakır mısın? Adam çok şaşırdı tabi. Ya siz nasıl belgeselcisiniz diye.

“Bazen bizi kapıdan da kovdukları oluyor”

Bir gün de köy muhtarı aramıştı. İfade veriyorum diye. Köylü çekimi şikâyet etmiş diye. Şaşırdık! Karakol Komutanı ifadeye çağırdı. Ben de gelmiyorum suç işlemedim sadece belgesel çektim dedim. Bizim Türkiye’de belgesel izleme oranımız yüzde 5 onlarında belki yüzde birlik kısmı sıkı takipçidir. Benim youtube kanalımın izlenme oranı takipçim iki bin. İzleme oranımız da 3 milyona yaklaştı. Orada gördüğümüz atmosferden birisi de insanlar yazın köyde kışın şehirde. Kışın çekim için köylere gittiğimizde konuşmak için insan bulmakta zorlanıyoruz. Bütün Türkiye genelinde aslında Şehirlere ’de köy diyebiliriz. Şehirleşmiş köy atmosferiyle karşılaşıyoruz. . Sokak sokak gezerek tesadüfi çekimler de yapıyoruz. Bizi dolandırıcı sandıkları da oluyor.”

Yönetmen Çalış, belgesel anlamında Kayseri’ye değer kattıklarını ve Kayserililere ilkler yaşattıklarını Kayseri’ye ‘Türkiye’nin İlk Hobi ve Koleksiyon Müzesi’ ile Dünya’ya hitap eden 16 dil olduğunu, biz kendi şehrimizi bu 16 dil dediğimiz Felemenkçe, İngilizce ve Almanca gibi belgeselimizde alt yazı hazırlayacakları, şehrimizi daha iyi tanıtacakları, turizm elçisi olacakları projelerini anımsattı.

“Bizlere manevi olarak destek vermelerini istiyoruz”

Yönetmen Öner Çalış: “Son olarak bizlere dernek olarak sivil toplum örgütlerinden, valilik, kaymakamlık, kültür ve turizm bakanlığı gibi kurumların maddi destek vermeleri önemli değil, böyle bir ekibin Kayseri’de bulunduğu ve Kayseri’yi tanıtmak istedikleri için bizlere manevi olarak destek vermelerini istiyoruz. İnsanların belgesele bakış açılarını değiştirdik” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.