Ülkücü nedir? Dürüsttür. Ahlaklıdır. İslamiyeti yüreğinde bütünüyle yaşar. Bunu Türk kültürüyle de süsler. Töre örf adet gelenek ve göreneklere uyarak da hayatını devam ettirir. Toplum içinde de ülkücü örnek insandır. Bende bu özelliklere elimden geldiğince uymaya çalışıyorum. Parti içindeki çalışmalarda da çevremdeki arkadaşlarıma mümkün mertebe örnek olmaya çalışıyorum. Onlarında aynı görüşü taşımaları için elimden gelen gayreti sarfediyorum. Ülkücü görüşü Kayseri’de tanıtmak için de basının ve medyanın izin verdiği kadarıyla halkımıza anlatmaya çalışıyorum.
Kadın Kolları olarak yapmış olduğunuz faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?
Öncelikle mensup olduğumuz partililerimizin maddi veya manevi ihtiyaçlarını il başkanımızın da desteğiyle gidermeye çalışıyoruz. Sıkıntılarına destek olup onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bununla beraber aynı zamanda da eğitimci olduğum için ben daha çok kadınlarımızın eğitilmeleri için ev toplantıları yapıyorum. Parti içinde seminerlerimiz yapılıyor. Seminerlere sağlık tarih dini bilgi ve milli hassasiyetlerle ilgili günümüzde ki siyasi olaylarla beraber hanımlarımızı aydınlatmak için seminerler, toplantılar yapıyoruz.
Kadın Kolları başkanı olarak gerçekleştirmek istediğiniz hedefler için neler söylemek istersiniz?
Bunu sadece parti anlamında değil, ömrüm boyunca idealini taşıdığım tutkum olarak gördüğüm, hanımlarımızın aydın fikirli, eğitimli, çocuklarına iyi anne, etrafında ki kadınlara iyi örnek, eşlerine karşı da iyi bir eş olma yolunda iyi bir eğitim almalarını sağlamak. Son nefesime kadar da bu tutkumu gerçekleştirmek için uğraşacağım.
Kayseri’li kadınların politikaya ilgisi ne şekilde ? Onlardan yeterli desteği görüyor musunuz ?
Son yıllarda ekonomik şartlar bunu etkilediği için birebir görüşmelerimizde yaşananları anlattığımızda, kadınlar tepkileri siz haklısınız yönünde oluyor. Ancak birde şunu söylüyorlar. ‘‘Biz sizinle beraber göründüğümüz zaman eşimiz işinden olur’’ diyorlar. Üzerlerinde baskı olduğunu söylüyorlar. Özellikle iktidar partisine yakın olan iş yerlerinde çalışanlar, mümkün mertebe evlerimizde görüşelim, hanım oturmalarında bir araya gelelim, fikirlerinizi bizlerle paylaşın, bizi aydınlatın diyorlar ama iş parti çalışmalarına gelince, medya ya, basına görünmemek için korkuyorlar. Ama bunu cesaretlendirip etrafımızdaki kadın grubunu mümkün mertebe arttırıyoruz. Gittikçe çoğalıyoruz. Partimiz git gide daha güçlü oluyor.
Partilerin erkek üyeleri cephesinde rekabetlerine tanık oluyoruz. Bu rekabetin kadın kolları tarafında da olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bugüne kadar böyle bir çekişme yaşamadık. Ama herşeyden önce biz insanız. Eğer biz birbirimize kadın olarak destek olursak erkeklerin çekişmelerini en aza indirirsek toplumda huzur daha da artar. Kadınlarımız daha da güçlenmiş olur. Ve daha çok aydınlanırlar. Güçlü kadın, aydın kadın, eğitimli kadın demek, bir sonraki nesil içinde yetişecek olan evlatlarımızın daha bilgili, daha görgülü, daha geçimli insanlar olacağı anlamına gelmektedir.
Diğer partilerin kadın kollarıyla yaptığınız ortak çalışmalar oluyor mu?
Belirli günlerde ve haftalarda mesajlaşmalarımız ve haberleşmelerimiz oluyor. Ama bunun ötesinde dediğiniz gibi erkeklerin çatışmaları elbette partili olduğunuz için sizi de etkiliyor. Ama biz kollarımızı her kadına açtık. Onların hepsini bekliyoruz. Bizi tanımalarını istiyoruz. Kimin çözülmesini istediği ne sorunu varsa, gücümüzün yettiğince aklımızın erdiğince onlara kadın olarak destek vermeye hazırız. Biz Kayseri’nin ve Türkiye’nin tüm kadınlarına kucak açmaya açığız.
Politikacı kişiliğinizin dışında, aynı zamanda bir annesiniz. Bu yıl içerisinde, eğitim alanında yapılan yenilikler oldu. 4+4+4 ve ilkokullarda kıyafet serbestliği gibi. Siz bu yenilikler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu sorunları birkaç maddeyle açıklamaya çalışalım. 4+4+4 sistemi ile ilgili oluşacak sorunları sıralayacak olursak; öncelikle okullarda temizlik görevlileri yok. Sınıfların temizliğini veliler yapıyor. Bu şimdiye kadar görülmemiş bir skandal. İkincisi ikili eğitim yapılan okullarda sabah saat 6 buçukta görev başlanıyor. Akşam 5 gibi dersler bitiriliyor. Kayseri şartlarında gündüzlerin çok kısa gecelerin çok uzun olması nedeniyle akşam çıkışları neredeyse yatsı ezanına denk geliyor. 12-13 yaşındaki bir çocuğun o saatlerde evine gidip dersine hazırlanması çok zor bir durum oluyor. Zaten okulda 6 saat ders görüyor. Yoruluyor. Evine gidip yemeğini yiyip, sabaha kadar yorgunluğunu atmaya çalışıyor. Sonrasında da milli eğitim bakanlığınında öğretmenleri aşşağılayıcı sözleri oluyor. Bu sözleri şuan paylaşmak istemiyorum. Öğretmenler zaten yeterince rencide oluyorlar. Maaş ve ücretleri gerçekten yaşam standartlarını bir öğretmen olarak çünkü bir öğretmen demek, toplumun aynası olmak demektir. Öğretmenin maaşı iyi olacak ki kendi giyimini, kendi yemesini, eğitim masraflarına, para ayırabilecek ki, öğrencilerine önderlik yapabilsin. Ama malesef ki siz öğretmenlerin maaşında düşüklüğe giderseniz, onlara az maaş verirseniz, öğretmen ikinci bir iş yapmak zorunda kalır. Öğrencilerine karşı verimli olamaz. Orayı sadece para kazanma mekanizması olarak görür. Sizde onun yetiştirdiği öğrencilerden verim alamassınız. Bunun en güzel örneğini de yıllardır memleketimizde, üniversite sınavları yapılıyor. Ancak hiç bu kadar sıfır çeken olmamıştı. Bu sene tam 50 bin öğrenci sıfır çekti. Bu sayı ülkemizdeki eğitimin geldiği noktayı, eğitim kalitesini gün yüzüne çıkarıyor. Müfredatın içi boşaltıldı. Dersaneler kapatılacak. Tamam kapatılsın ama insanlar özel okullara yönlendirilecek. Devlet okulları boşaltılıp, özel okullar çoğaltılacak. Şimdi özel okula göndermek için aileler ekstradan gelir kaynağı aramaya başlayacak. Buda hem ebeveynleri yıpratacak hem de aşağılık kompleksine girmelerine zemin hazırlayacak.
Bunun üstüne birde kıyafet serbestliği geldiği zaman özel okullarda, ya da gelir seviyesi yüksek kesimlerde bu yönetmelik güzel birşey. Evet çocuğun özgüveni gelişir. Ancak memleketimizin gelir seviyesi ne baktığımız zaman asgari ücretle çalışan bir veli kirada da oturuyorsa, iki tane çocuğunu okutuyorsa ve siz bu çocukları serbest kıyafetle okula gönderdiğiniz zaman o anne çıldırır. Çocuklarımızda reklamlar çok izleniyor. Çevremizde gittikçe artan yabancı markalar var. Türkiye’de tekstil öldürüldü. Kadınlarımızın örgü örmesi, dikiş dikmesi, kendi çocuklarına faydalı birşeyler yapmaları tamamen öldürüldü. Reklamların ve izlenen ekonominin sayesinde tüketici bir toplum olduk. Bundan dolayı mağazalar, markalar müşteri bekleyecek. Ağlayacaklar. Hangi çocuğu hangi renkle kandırırız diyecekler ama anneler, babalar da kan ağlayacak. Asgari ücret 731 TL. Ocak ayında 20 küsür lira zam yapılacak. 750 küsür lirayla çocuklarını okula gönderen aile nasıl geçinecek, nasıl psikolojileri düzgün kalacak, bunu milli eğitim bakanlığına soruyorum. Ama gelir seviyesi olarak çoğunluk bu şekilde. Milli gelir olarak halkımız eşit şekilde faydalanamıyor. Malesef bir tabaka kaymağını yiyor, öbür taraf ayranını bile içemiyor.
Geçtiğimiz hafta kutlanan Atatürk’ün kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı üzerine değinilen konulardan en önemlisi kadınların kamusal alanda istihdam oranının azlığıydı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Toplumumuzda sen kadınsın. Beyine, görüşe değil de fiziksel duruma bakılıyor. Bana göre öyle değil. Kadınlar erkeklerden akıl anlamında hiç de geri değiller. Fakat erkek egemen bir toplum olarak başbakanımızın da 3 tane çocuk yapın diyip hanımları eve hapsetmesi kadınlarımızı daha da köreltmiştir. Kadınları eve hapseden, şuan ki hükümetin izlediği siyasettir. İki, üç veya dört çocuk olur. Ama bunun yanında anne kayınvalidesiyle iyi geçinir annesiyle iyi geçinir çocuklarının bakımlarını ebeveynlerine emanet eder gider işini de yapar aşını da yapar çocuklarına annelikte yapar. Ben hem öğretmenlik yaptım hem de 3 çocuk büyüttüm. Ama allah rahmet eylesin iki annemin sayesinde çocuklarımın psikolojileri, bedenen görünümleri, düzgün olduğu için hem görevimi yerine getirdim hem de öğretmenliğimi, anneliğimi layığıyla yerine getirdim. Toplum içerisinde birbirimize destek olmayı unutmazsak aile ilişkilerinde birbirimize destek olursak hiçbir zaman kadın eve hapis olmaz.
Son olarak Kayseri’li kadınlara neler söylemek istersiniz? Onlara hangi konularda önerilerde bulunabilirsiniz?
Kayseri’li kadınlar kendi haklarını, kendileri arasınlar. İstedikleri zaman biz onların emirlerindeyiz. Kendimizi de anlatırız. Doğrularımızı da anlatırız. Gerekli ortamlarda tartışır, onları fikirlerine de değer veririz. Kendilerini yetiştirsinler. Toplum içinde ben tahsil ile kültürü birbirinden ayırt eden birisiyim. Kültür anlamında kendilerini geliştirsinler. Bende varım desinler. O zaman onlar için açılmayacak kapı yoktur.