“ÇOCUKLARIN DA BİR KİŞİLİĞİ VE KORUMAYA DEĞER SAYGINLIĞI VE ONURU VAR”

Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Kayseri Barosu avukatlarından Ceza Avukatı Emre Ayan, ‘şişko’, ‘köpek’, ‘ayı’, ‘it’, ‘yılan’ gibi kelimelerin hakaret kastı taşıyorsa suç oluşturduğunu belirterek, “Hakaretin muhatabı bir çocuk dahi olsa unutulmamalıdır ki çocukların da bir kişiliği ve korumaya değer saygınlığı ve onuru vardır. Hakaret içeren sözün kişinin onur şeref ve saygınlığını doğrudan rencide edecek mahiyette olması gerekiyor. Bir spor müsabakasında sporcu için ‘at gibi kuvvetli’ övgü olabilecekken bir insana onu rencide edecek tarzda mesela ‘at gibi suratı var’ cümlesi hakaret suçunu oluşturur” dedi.

emre ayan

“HAKARET AYNI ZAMANDA SÖZLÜ ŞİDDETİN BİR BİÇİMİDİR”

Hakaretin mağdura yöneltildiği anda hakaret eden kişide açıkça hakaret etmek kastı aranması gerektiğini vurgulayarak, “Sarf edilen söz hakarete maruz kalan kişide açıkça hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sosyal çevresinde ve kişinin iç dünyasında onu rencide edecek etkiyi yaratmalıdır. Toplumumuzda küçük çocuklara bazen aile efradları tarafından dahi sözlü şiddet ve hakaret uygulandığına tanık oluyoruz. Hakaret aynı zamanda sözlü şiddetin bir biçimidir” diye konuştu.

“3 AY İLE 2 YIL ARASINDA HAPİS CEZASI VAR”

Avukat Ayan, hakaret suçunun Türk Ceza Kanunu’ndaki cezasından da bahsederek, şunları söyledi: “Hakaret suçu Ceza yasamızın 125. maddesinde alt sınırı 3 ay verilebilecek en yüksek ceza miktarı ise 2 yıl olan bir yaptırımla düzenlenmiş olup bazı nitelikli halleri alenen işlenmesi ve durumlarda ceza miktarları bir miktar daha artabilmektedir. Yasamız ancak haksız fiile uğrayan darp edilen yada ilk önce kendisine hakaret edilen kişilerin haksız fiil ve uğramış oldukları hakaretin yarattığı haksız tahrikle sarf ettikleri hakaret sözlerinin cezasızlık hali oluşturduğuna hükmetmiştir. Bunun dışında karşınızdaki kişinin onurunu kıracak her türlü sözlü davranış hakaret suçunu oluşturur.”

“EĞİTİMCİLERİMİZ BU KONUDA DİKKATLİ OLMALI”

Klinik Psikolog Dr. Mehmet Karakaya da bu tür söylemlerin çocuğun iç dünyasında üzüntü şaşkınlık ve öfke patlamasına, Moral motivasyon kaybına, devletine ve topluma saygısının azalmasına, bazı uyarı ve kurallara uymamaya başlamasına, zararlı alışkanlıklara başlamasına sebep olabileceğini söyledi. Bu konuda eğitimcilerin dikkatli olmasını dile getiren Karakaya, “Öğrencilerini yanlış bir davranışları karşısında uyarırken böyle negatif anlam ifade edebilecek sıfatları kullanmak yerine onları kazanacak şekilde onların diğer iyi yanlarını da dile getirerek sitemini belli etmelidir” diye konuştu.

mehmet karakaya

Narin’in ‘Histopatoloji' Raporunda Kan Donduran Detay: Narin’i Arkadan Koluyla Sararak… Narin’in ‘Histopatoloji' Raporunda Kan Donduran Detay: Narin’i Arkadan Koluyla Sararak…

“OKUL ORTAMINDA LAKAP TAKILMASI BAŞARIYI DÜŞÜRÜR”

Melikgazi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Psikoloğu Nazan Sondaç ise okul ortamında lakap takılmasının çocukta ders başarısında düşüşe sebep olabileceğini belirterek, “Lakap takmak günümüzde hem aile ortamlarında hem de akranlar arasında görülen psikolojik güç dengesizliklerinden biridir. Lakap genellikle insanların zayıf olan yönlerine vurgu yapılarak oluşturulur. Lakap her yaştaki bireyi sosyal, ruhsal ve psikolojik gelişimsel yönden olumsuz olarak etkilemektedir. Kendini savunabilen yetişkinlerde bu ve benzeri durumlar ile baş etmek kolaydır fakat savunmasız, soyut işlemler becerisini kazanmamış bir çocuğa, özellikle de akranlarının yanında lakap takılması çocuğun psikolojik gelişimine ciddi oranda zarar verecektir. Çocuğun depresyona girmesine kadar varabilecek sonuçlar doğurabilmektedir. Lakap takmak çocukların temelde kendilerine olan güvenlerini kaybetmesine sebep olduğu gibi, uzun süre devam ettiği durumlarda kişinin sevilebilirlik ve değerlilik duygularına da ciddi zararlar vermektedir. Okul ortamında lakap takılması ise okul fobisine, gelişen fobiyle birlikte ders başarısında düşüşe sebep olabilmektedir. Aynı zamanda oyunlarda da geri planda kalırlar ve bu da çocuğun sosyal gelişimine ket vurmaktadır” şeklinde konuştu.

nazan sondac

“AİLELER YAKINDAN TAKİP ETMELİDİR”

Ailelerin çocukları yakından takip etmesi gerektiğine değinen Sondaç, “Bunlarla baş edebilmek için; aileler ve öğretmenler çocuklarına güçsüz değil olumlu ve güçlü yönleri konusunda farkındalık kazandırmalıdır. Bu özellikleri ve yeteneklerini akranları arasında sergilemesi istenebilir. Çocukların kendilerine lakap takan kişileri görmezden gelmeleri de bir baş etme yöntemidir. Aileler bu gibi durumları göz ardı etmeden, yakından takip etmelidir” ifadelerini kullandı.