Kış aylarında havalar normalden daha soğuk, nem oranı daha düşük ve artan hastalık riski daha yüksek olduğu için,  sağlıklı beslenme düzeni bu mevsimde vücudumuzu korumak ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmek adına önemli bir rol oynamaktadır. İşte bu noktada kış aylarına özel bir beslenme rutini, grip ve nezle gibi salgınlardan koruduğu gibi aynı zamanda da kışın vücudunuzun ihtiyacı olan enerji ihtiyacını da karşılamış olacaktır. 

Bir Hapşırık Yüzlerce İnsana Hastalık Bulaştırabilir mi? Bir Hapşırık Yüzlerce İnsana Hastalık Bulaştırabilir mi?

Kış Aylarında Neden Beslenmemize Dikkat Etmeliyiz?

Kış ayları pek çoğumuz için hastalıkların kol gezdiği, bir mevsim olarak bilinmektedir. Böyle anılmasının sebebi, kış ayında vücudumuzun daha çok enerjiye ihtiyaç duymasıdır. Enerjiye ihtiyaç duyan vücut, enerji açlığını gidermek adına daha fazla çalışır ve bu nedenle de  bağışıklık sistemimiz normalden daha düşük hale gelir. Hal böyle olunca vücudumuz hastalıklara karşı daha savunmasız ve etkisiz hale gelir. İşte tamda böyle dönemlerde beslenme şeklimize, yediklerimize ve içtiklerimize çokça dikkat ederek, kış ayında yaşanan olası nezle ve grip salgınına yakalanmamış veya yakalanmış olsak bile hafif  geçirmiş oluruz. 

Beslenme

Kış aylarına yönelik sağlıklı beslenme önerileri

Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı metne göre kışın nasıl beslenmeliyiz? sorusunun cevabı...

1. Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlımızın korunması için önemlidir. Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır.

2. Her gün mevsiminde bol meyve ve sebze tüketilmesi önerilmektedir. Kış aylarında vücut direncini artırmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması gerekmektedir. Metabolizmamızı güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi önemlidir.

3. Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi de önemlidir. Meyve sularının tüketiminde önemli olan sıkıldıktan hemen sonra tüketilmesidir. Çünkü meyve suyunun bekletilmesi C vitamininin azalmasına neden olmaktadır.

4. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmakta. E vitaminin; yeşil yapraklı sebzeler, fındık ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerin vs.dir. 

5. Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasını neden olmaktadır. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. D vitamininin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynaktır. Bu nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde haftada 2-3 kez yenilmesi önerilmektedir.

6. Kış aylarında genellikle meydana gelen beslenme alışkanlıklarının başında, daha yağlı yiyecekleri tüketmeye olan eğilimdir. Yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı margarin ve tereyağından kaçınılmalı, yoğun yağlı etlerden uzaklaşılmalıdır.
7. Basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3 kez) ve düzenli fiziksel aktivite yapılması önemlidir.

8. Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre (12-14 su bardağı) su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir.

Kaynak: Haber Merkezi