Çok fazla kalabalık yoktu tramvayda, etrafımda kulağında kulaklık ile müzik dinleyen bir kaç kişi, telefonunda sosyal medyayı stolklayan bir kaç kişi, telefonda şeker patlatma oyunu ile meşgul, başında yaşlı bir teyze ayakta, şapkası ile gözlerini azıcık kısmış kulağında kulaklık müzik dinleyen bir gencin aralarında olduğu yolcular ile ayakta yolculuk yapıyorduk. Ben de en az bir yarım saat uzun yolculuk nedeniyle canım dostum Fatma'nın hediye kitabı 'Son Ada'nın yarım kalan kısmına devam edeyim dedim. Kitabı okurken bir kaç durak sonra kafamı her kaldırdığımda garip bir şekilde bana bakıldığını fark ettim. Acaba kitap okumak garipsendi mi bu canım ülkemde, ya da tramvayda kitap mı okunur ya? düşüncesi mi vardı çevredekilerde. Zaten beş durak sonra tramvay tıklım tıklım oldu, kitabı okumayı bıraktım.
O müzik dinleyen genç hala yaşlı teyzeye yer vermemişti, elinde cep telefonu ile şuursuzca sosyal medya çılgınlığı yapanlar daha da fazlalaşmıştı, yanımda ayakta dikilen çocuk hala şeker oyunu oynuyordu ama beyni galiba (sabah olduğu içindir kesin) çalışmıyordu yirmi dakikadır aynı level'i oynuyordu. Gel gelelim ki kitap okuyan bir Allah'ın kulunu göremedim.
Bu aralar kitap okumaya aslında çok sardım, belki de bu insanları ben garipsemeye başladım. Eminim ki bu kişiler kitap da okuyordur, hem Raykitap projesinde raflara konulan yüzlerce, hatta binlerce kitap nereye gitmiş olabilir ki?