Gündem

Koca yürekli adamın hikayesi

RÖPORTAJ: Şeref KAHRAMAN, Onur DEMİREL, Ceylan KORKUT / Hayatının baharında cezaevine giren ve cezaevinde bıkmadan, usanmadan, üreterek ve üretime öncülük ederek günlerini geçiren bir emektar.. Hazırladığı el emeği, göz nuru bakır kabartmaların bulunduğu bir savcının desteği ile 1997’de Develi’de açılan büyük bir sergi… Öğrendiği bu işi, diğer mahkumlara da öğreterek, kasvetli ortamı biraz olsun rahatlatan adam.. O İhya Vural.. 1980 darbesinde cezaevine giren ve 17 yıl cezaevinde yattıktan sonra, Şeker Fabrikası’ndan emekli olan daha sonra evinde yaptığı bakır kabartmaları satarak ev ekonomisine katkı sağlayan değerli ağabeyimiz.. 

Abone Ol

 

Ömrünün 17 yılını cezaevinde geçiren İhya Vural, birçok mahkûmun psikolojik açıdan destekçisi ve üretken arkadaşlarının da öğreticisi oldu. İşte cezaevinde kaldığı süre zarfında hayata küsmeyen, aksine elindeki imkânların sınırını zorlayan emektarımız ile yaptığımız keyifli röportajımız sizlerle… 

“CEZAEVİNDE ÖĞRENDİĞİM NE VARSA DİĞER MAHKUMLARA DA ÖĞRETTİM”

SORU: Bize kendinizden ve yaptığınız işten bahseder misiniz?

 İHYA VURAL: 1957’de Kayseri Gesi’nin Kayabağ Köyü’nde doğdum. Siyasi olaylardan 1980 öncesi Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptım. Geçmişte bir cezaevi hayatım oldu ve şuan yaptığım bakır kabartma işini de, orada tanıştığım Samsunlu bir arkadaştan basit bir çiçek figürünü yapmayı öğrendim. Yaptığım motifleri bir savcının beğenmesi ve desteği üzerine bir sergi açtım. Cezaevinde öğrendiğim ne varsa diğer mahkûmlara da öğreterek, onların maddi ve psikolojisi açısından katkı da bulundum.

“BAKIR KABARTMA İŞİ BENİ ÇOK MOTİVE ETTİ”

SORU: YAPTIĞINIZ İŞ PSİKOLOJİNİZİ NASIL ETKİLEDİ? 

İHYA VURAL: 17 yıl 4 ay boyunca hücrede kaldım. Bu iş ile uğraşmak beni çok motive etti, maddi katkı sağladı ve psikolojimi de olumlu etkiledi. Bu işi orada bulunan Samsunlu arkadaşım bir çiçek motifi nasıl çalışılır bana öğretti. Ben de kendimi geliştirerek mahkûm arkadaşlarıma da öğrettim. Bir savcının yaptığım motifleri görmesi üzerine sergi açmam gerektiğini söyledi ve bana destek oldu. Bunun üzerine Develi’de büyük bir sergi açıldı ve tüm basın mensubu arkadaşlar sergiye ilgi gösterdi. Televizyonda yayınları izledim ve bu beni mutlu etti. Yaptığım serginin bana maddi anlamda katkıları oldu ve yetkililerde serginin bu kadar ilgi çekmesini şaşkınlıkla karşıladı. Daha sonra ise şirketlerin dikkatini çeken çalışmalarım beklenenden fazla sayıda istemeleri sonucu o sayıyı kendim düşürdüm. Mesela 100 tane isteyene 10 dedim, 10 isteyene 2 dedim sayıyı bu şekilde kendim azalttım. Böyle yaparak o yoğunluğun üstesinden gelmeye çalıştım.

“ZAMAN KAVRAMI DEĞER BULDU”

SORU: BİR BAŞKASINDAN ÖĞRENDİĞİNİZ MESLEĞİ SİZ DE BİR BAŞKA MAHKUMLARA ÖĞRETMİŞSİNİZ, ONLARIN ÜZERİNDE Kİ ETKİLERİNDEN BİZE BAHSEDER MİSİNİZ? 

İHYA VURAL: Kendimi geliştirerek diğer mahkum arkadaşlara öğrettiğim iş onlarında psikolojilerini olumlu etkiledi. Zaman kavramı değer buldu, o kasvetli ortamda bir uğraşları oldu. O dönemde yaptığım bakır kabartma işi diğer mahkûmların öğrenmesi ile yayılarak onlara maddi ve psikolojik katkılar sağladı. Cezaevinden çıktıktan sonra çalışmalarımı bilen arkadaşlar, benden çalışmalarımı istediler. Öğrendiğim ne varsa öğretmek, gri yaşamlarında biraz renk olsun istedim. Bunu başarmış olmalıyım ki öğrenenlerin maddi manevi sıkıntıları yoktu.  Bu durumda beni mutlu ediyor. 

Oradaki arkadaşlarımdan da bu işleri öğrenenler oldu ama devam ettiren pek göremedim. Yalnız çok güzel yapanlar, öğrenenler oldu. Bize bu işi yapmanın, onunla meşgul olmanın psikolojik açıdan bir desteği var ve insanı ruhen rahatlatıyor. İşi öğrenip, psikolojik açıdan rahat olan arkadaşlar daha sonra ailelerine yük olmaktan çıktılar.

“YAZDIĞIM AYETLER, PROPAGANDA ARACI OLARAK KULLANILMIŞ”

SORU: CEZAEVİNDE KALDIĞINIZ SÜRE İÇİNDE HERHANGİ BİR PROBLEM YAŞADINIZ MI?

İHYA VURAL: Son tahliyem Sivas’ta idi. İşimi gayet rahat yapıyordum. 21 yer gezdim sadece Kırşehir’de problem yaşadım. Bu işi yapmaya Bursa Özel Tip Cezaevi’nde başladım. O dönemlerde dini motiflere biraz daha ilgi gösterdim ve o yazılması zor ayetleri, hatları teker teker yazıyordum. Dönemin iktidarının, yazdığım ayetleri propaganda işlerinde kullandıklarını öğrendim. O zamanlar iktidar, bir uğraşımın olmasına güçlük çıkardı, onun dışındakiler hep yardımcı oldu, herhangi bir problem yaşamadım.

SORU: İDAREDE BULUNAN KİŞİLERİN SİZE KARŞI TAVIRLARI NASILDI?

İHYA VURAL: 17 yıl boyunca yattığım cezaevinde savcılar, ağır ceza hâkimleri ziyaretime geldiklerinde farklı biri olduğumu söylüyorlardı. Konuşmaktan aciz, psikolojik sorunları olan biri olduğumu düşünüyorlarmış. Beni tanıdıktan sonra şaşırdıklarını ve mutlu olduklarını söylüyorlardı. Psikolojimin düzgün olmasının bir meşgalemin olması yani yaptığım saatlerin bakır kabartmalarının etkisinin olduğunu düşünüyorum. Hiçbir sağlık problemim yoktu benim ve ben orada bunalıma girerek kendini asan insanlara şahit oldum. Aklıma gelen bir olay var, bir öğretmen ezana küfür ettiği için imam tarafından bıçaklanmıştı. İmam ise bu olay karşısında dayanamamış ve kendini asmıştı. İmam benim yanımda olsaydı, onu benim yanıma verselerdi kendini asacağına inanmıyorum. 

SORU: İLK AÇTIĞINIZ SERGİNİZİN SİZE KATKILARI NELER OLDU?

İHYA VURAL: 1997’de açılış için tarihler belirlenerek sergi açıldı ve savcılar bana gelerek ‘ İhya, bize de iyi oldu ve bakanlıklardan takdir ve beğeni aldık’ dedi. O sergi de mahkûmları öğütledim. Süre az ve en az 150-200 tane eserin olmasını istiyorlar. Ben de tüm alçı, montaj gibi kaba işleri mahkûmlara yaptırdım, geriye kalan ince işleri ise ben yaptım. Bütün işlerin parasını da mahkûmlara ben verdim.  Bakır zehirleyen bir madde var o maddeden dolayı mahkûm arkadaşların zehirlenmemeleri için özel maskeler ve gözlükler getirttim. Savcıların böyle bir ortama girdikten sonra mahkûmlara olan bakış açıları değişti. 

SORU: SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNDE YER ALMAK İSTER MİSİNİZ?

İHYA VURAL: Sosyal sorumluluk projelerinde seve seve yer alır, desteklerim.  Elimden gelen katkıyı da yapmak isterim. 

“ TASARIMLARIM EL EMEĞİ, GÖZ NURU”

SORU: KENDİ TASARLADIĞINIZ SAATLERİN SATIŞINI NASIL YAPIYORSUNUZ?

İHYA VURAL: 1987-88 yılları arasında saatleri yapmaya başladım. Saatlerimi garantili satıyorum ve motor arızası yaptığında ücret almadan değişimini yapıyorum. İsmimin duyulması konusunda hiç zorluk çekmedim. Kendi iş yerimi açmayı hiç düşünmedim. İnternet üzerinden saatler için sipariş alıyorum. Satın almak isteyenlere saatlerin örnek fotoğraflarını gönderiyorum, iletişim bilgilerimi veriyorum bu sayede müşteriler de zorluk çekmiyor. Benim gibi internet üzerinden satış yapan insanları görüyorum, işçilik çıkaramıyorlar ve 175 TL, 200 TL, 300 TL gibi pahalı fiyatlardan satıyorlar. Ben el emeği göz nurumu 75 TL’den satıyorum. Siyasi amaçla ‘Her eve bir tane hediye’ maksatlı satış başlatırken 75 TL fiyat koymuştum ve daha sonra kar amacı güdeceğimi düşünmesinler diye fiyatta bir değişiklik yapmadım. Kurnazlık yaptığımı düşünmemeleri açısından, kar etmesem de 75 TL’den satışa sunmaya devam edeceğim. Ayrıca sosyal medyayı sadece saat satışı yapmak için kullanmıyorum. Köyüm için bir sosyal medya sitesi açtım. Orada sayfa yöneticiliği yapıyorum. Köyüm olan Kayabağ’da bir vefat eden olursa ilk ben duyarım daha sonra da sosyal medya aracılığı ile herkese duyuruyorum.  İlk olarak birinci planda cenazesi olan bana haber veriyor. Bende taziye mesajı yayınlayarak haberi insanlara vermiş oluyorum daha sonra ise yaptığım saatleri önemsiyorum.

Bu keyifli röportaj için Sayın İhya Vural’a teşekkür ederiz..