Kadın Kollarının tarihçesinden ve sizin şuan ki konuma gelme aşamanız hakkında bilgi verebilir misiniz?

1934-1935 senesinde Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdığından beri kadın kolları olarak partilerde görev yapmaktayız. Epeyden beri kadın kolları başkanlığı seçimle gelmiyordu. Kurultaylar yapılmıyordu. Kayseri’de ilk defa seçilerek gelen kadın kolları başkanı ben oldum. Tabi daha önce partimizde kadın kolları başkanlığı yapmış arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Hakikaten onlar da canı gönülden özveri ile bu partiye hizmet etmişlerdir. 

Kadın Kolları olarak yapmış olduğunuz faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?

Kadın kolları başkanlığı olarak birçok şey yapmak istiyorsunuz. Fakat maddi imkanlarınız olmadığından hanımların ekonomik bağımsızlığnı kazanamadığından kendi imkanlarımızla kıt kanaat bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.  Genel başkanımız Hilal Dokuzcanın önderliğinde iki toplantı yaptık. Tabi bize erkeklerinde yardım etmesi gerekiyor. Şimdilik biz faaliyet olarak genel başkanımız 7 ay da 7 bölge çalışması yaparken, Kayseri’de 16 bölge olduğu için bizde inşallah 7 ay da 16 bölge çalışması yapacağız. Kadın kollarımızı tamamlayıp kurmak istiyoruz. Birçok ilçemizde de var zaten. Çalışma programlarımızı ve çizelgelerimizi hazırladık. Bir senelik çalışma çizelgesini hazırladım. İlçelere de dağıtmaya başladık bu çizelgeleri. Eşit katılım olarak da biz bunları planlayacağız. Arkadaşlarımızda büyük bir özveriyle geliyorlar. Kadın dayanışmasının her zaman sağlanması gerekiyor. onlara da teşekkür ediyorum. Halk butik diye bir çalışma hazırlıyorum. Yırtık ya da eski olmayan kadın çocuk ev eşyası ihtiyaç sahipleri halk butik diye bir yer açıp ihtiyacı olanların buradan faydalanmasını isteyeceğim.  Bir de ayrı bir bina düşünüyorum. Bu binada oturup dinlenmeleri için dinleneceği bir yer hazırlamak, gelirken bir de bizi dinlesinler istiyoruz. Yine şiddet gören kadınlara yardımda bulunmak istiyoruz. 

Kadın kolları başkanı olarak yapılmasını istediğiniz hedefleriniz nelerdir?

Benim tek hedefim aklımdaki projeleri temellendirerek bir düzene koyarak benden sonra gelecek arkadaşlara daha düzenli daha oturmuş bir yer bırakmak. Planlı ve projeli olan yerimizin yeni gelen arkadaşlara işlerinde kolaylık sağlayacağı muhtemeldir. Aynı zamanda yabancı şehirlerden gelen öğrencilere de yardım etmek istiyoruz. Şimdi biliyoruz ki öğrenciler hep dini yurtlarda abilerle ablalarla onlara bağımlı halde yaşıyorlar. Tabi istemeselerde sabahın erken saatlerinde kalkıyorlar. Mesela ben senin başın neden kapalı aç demem ama onlarda bana neden başın açık kapat demesinler. 

Kayseri’li kadınların politikayla ilgisi ne şekilde? Yeterli desteği görüyor musunuz?

Kayseri’li kadınlar düzgün bir ortam oluştuğu zaman gelirler. Yani onlarla kaynaşmamız lazım. Onların yanına gidip bağlarınızı sıkı sıkıya tutup dinlemeniz gerekir. Siyaset içine girdiği zaman ise işler değişiyor. Biz AKP gibi zorla baskıyla kimseyi kendi görüşlerimize yönlendirmiyoruz. Onların evlerinin içine girmeniz lazım. Siyaset değil. Onlarla arkadaşlık yaparak onları dinlemeliyiz. Onun için onların sevgisini kazanmamız lazım. Onların dertlerine ortak olmamız lazım. O şekilde olduğu zaman zaten bize ilgileri alakaları artmış olur. Son 2-3 ayda şikayetlerin oluştuğuna rastlıyoruz. Çünkü tencere kaynamıyor artık. Biz kadınlar olarak baksak gelir ve üretim yok daha sonra  önce halısını satar sonra başka eşyasını satar oturacak yer kalmaz ve huzursuzluk başlar. O zaman ailede olmaz. Şuan ki Türkiye’nin durumu da budur. Ya kaçıp başka şehire yerleşeceksin evim yankı kül oldu diyip yeni bir düzen kurmaya çalışacaksın ya da namuslu insanlar gibi birşeyler satmaya çalışacaksın. Önceleri öğretmenler bile iki iş yaparlardı. Hem öğretmenlik hem de işportacılık yapıyorlardı. Şimdi o da kalmadı. Atanamayan öğretmenleri görüyorsunuz. Adam 45 yaşına gelmiş hala atanmayı bekliyor. Peki bu adam evlenmeyecek mi çocukları olmayacak mı? Başbakan diyor 3 çocuk yapın diye. Ne ile besleyecek peki bu adam ailesini?  

Partilerin erkek üyeleri cephesinde rekabetlerine tanık oluyoruz. Bu rekabetin kadın kolları tarafında da olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bazen çeşitli etkinlikler oluyor ve tüm partililer olarak bu etkinliklere katılıyoruz. Öyle bilindiği gibi gözüken rekabetler olmuyor. Bizler kadınlar olarak zaten uyum içerisinde oluyoruz. Zaten şöyle bir gerçekte var ki; ‘‘Mecliste yarı yarıya eşitlik sağlanıp kadınların önü açılsaydı Türkiye böyle olmazdı.’’ 

Politikacı kişiliğinizin dışında, aynı zamanda bir annesiniz. Bu yıl içerisinde, eğitim alanında yapılan  yenilikler oldu. 4+4+4 ve ilkokullarda kıyafet serbestliği gibi. Siz bu yenilikler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şimdi daha önce eşitlik diyoruz. Eşit katılım eşit temsil gibi. Şimdi çocukların aileleri arasında çok zengin olanlar var. Başbakanımız çocuklarını burslu okuttu ama şuanda Dünya’nın en zengin başbakanı konumunda. Peki bu devlet okullarında yırtık önlüklü ayakkabısı olmayan öğrenciler var. Öbür tarafta bu eğitimde marka giyinen çocuklar var. Şimdi o çocukların o eski kıyafetleri giyerek yeni kıyafetleri olan öğrencilere imrenerek bakmalarını sağlar mı? Size soruyorum. Bunlarda psikolojik sorunlar oluşacak. Aşşağılık duygusu oluşacak. Kin beslemeye başlayacak öğrenci, diğer arkadaşlarına karşı. 6 Eylül’de vitrinler taşlandı. Bunları da göze alırsak ilerisi için herkes birbirinden korkacak hale gelecek. Yani bir anne olarak ben normal önlüklü düzenin devam etmesinden yanayım. Bana göre AKP’nin oyunundan başka birşey değil bu eğitim sistemi. 10 yıl sonra Türkiye’de doktor, avukat, nasıl çıkacak korkuyorum. Daha sonra dış ülkelerde öğretmenler getirilecek. Türkiye’yi yabancılaştıracaklar. Diyanete ayrılan parayla eğitime ayrılan parayı bir kıyaslayın. Eğitim kalitemiz git gide düşüyor. Eğitim seviyesi yok artık bu sistemle tamamen bitmiş olacaktır. Askeri okullarda bile dini dersler getirildi. Bizi Cumhuriyet Halk Partisi olarak dinsiz görmesinler. Biz bu laikliğin sağlanmasından yanayız. Kıyafet serbestliğiyle güvenlik sıkıntısıda yaşanacak. Biz çocuklarımızı nasıl gönül rahatlığıyla okullara göndereceğiz. Kimin öğrenci kimin sokak çocuğu olduğunu nasıl anlayacağız. 

Geçtiğimiz hafta kutlanan Atatürk’ün kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı üzerine değinilen konulardan en önemlisi kadınların kamusal alanda istihdam oranının azlığıydı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Aradan geçen 78 yıllık süreçte kadınların daha ileriye gitmesi beklenirken daha geriye gittiğine tanık oluyoruz. Hiç iç açıcı bir olay değil. Oransal olarak baktığımız zaman erkeklerin ezici bir üstünlük sağladığını görebiliyoruz. Her alanda bu kötü tabloyla karşılaşıyoruz. Çok komik rakamlar oluyor. Biz hep diyoruz eşit katılım gerekiyor diye. Yani biz kadınlar olarak yönetimde daha eşit haklarla fayda sağlayacak katılımlarda bulunmak istiyoruz. Bunun içinde kadınların önünün açılması gerekiyor.

Son olarak Kayseri’li kadınlara neler söylemek istersiniz? Onlara hangi konularda önerilerde bulunabilirsiniz?

Kayseri’li kadınlar siyasete atılmaları şart. Yani belediye meclis üyeleri olsunlar, muhtar olsunlar, yönetsinler. Artık kayseri’yi yönetsinler. Erkeklerin egomanyasından kurtulup hiç değilse hakların yarısını alıp söz sahibi olsunlar. Biliyoruz ki bu devlet kadınların etkisiyle daha etkin daha uygar bir millet olacaktır.