Osmanlı döneminin günlük yaşamından izler taşıyan, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bazı gelenek ve adetleri vardı. Kahve kültürü, kapı adabı, pencere süslemeleri, hediye gelenekleri, sadaka taşları, evlerde yazan anlamlı sözler ve sofra adabı gibi konularda Osmanlı insanının zarif ve alçakgönüllü dünyasına ışık tutarak, geçmişten gelen bu incelikleri ve güzellikleri yeniden keşfetmek ve şimdiki dönemimize yansıtmak istenmektedir.
1. Osmanlı da kahve kültürü âdeti:
Osmanlı’da gelen misafire aç mısın diye sormak yerine daha naif bir şekilde aç olup olmadığı öğrenme yolu vardı. Gelen misafire kahve tutulurdu, kahvenin yanında su ile ikram edilirdi. Eğer misafir ilk suyu alırsa aç anlamına gelmekte, ilk kahveyi alırsa tokum anlamına gelmekteydi. Ev sahibi bu kahve ikramından sonra, misafir suyu aldıysa yemek masası hazırlar, kahve aldıysa meyve tabağı ikramında bulunurdu.
2. Osmanlı da kapı tokmağı:
Osmanlı kültüründe kapılarda iki adet tokmak bulunurdu. Kalın sesi olan tokmak erkekler için ince ses çıkartan tokmak ise kadınların çalması için yapılırdı. Böylelikle gelen misafir hakkında bilgi edinilir ve ona göre bir karşılama sergilenirdi.
3. Haddi aşmak:
Osmanlı döneminde yaş sorulduğunda 63 yaşına gelmişse veya geçmişse haddi aştık denirdi. Sebebi ise peygamber efendimizin 63 yaşında vefat etmiş olmasından kaynaklıdır.
4. Pencere önü çiçekleri:
Osmanlı döneminde pencere önlerinde çiçek eksik olmazdı. Her çiçeğin renginin ifade ettiği bir anlam bulunmaktaydı. Eğer pencerede sarı renkli bir çiçek varsa evde hasta var. Ses yapmayın anlamına gelmekteydi. Pencerede ki çiçeğin rengi kırmızı olursa ise, Evlilik yaşına gelmiş genç bir kız var. Evin önünden geçerken argo konuşmayın anlamına gelmekteydi.
5. Hediyenin yeri çok önemli idi:
Erkekler genelde kadınlar hediye tercihi olarak ayna alırdı. Bunun anlamı ise sana senden güzel verilecek hediye yok anlamına gelmekte.
6. Sadaka taşları:
Sadaka taşları, taş buldoklardan oluşan genele cami yakınlarında bulunan yardım taşlarıdır. Dönemin zenginleri riya ve gösterişten kaçındığı için, yardım edeceği kadar parayı bu taşlara koyar. Muhtaç sahipleri de ihtiyacı olan kadar alır gerisini bırakırdı. Kalan para da başka ihtiyaç sahibi olan kişiler alırdı.
7. Evlerin kapısında ki yazılar:
Osmanlı dönemin de evlerin kapılarına ‘Ya Mâlikü’l-mülk’-‘ Ey Allah’ım bütün mülk senindir. Ben bu kapının kölesiyim. Her şey sendendir ve bu alemde bana ait olan hiçbir şey yoktur’ anlamına gelen yazılar yazılırdı.