Benim kuşağımın bir başka hususiyeti de; ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturuyor olmamızdır. Türkiye biz gençken, genç bir nüfusa sahipti, orta yaşa geldik çoğunluktayız, şimdi de ülkemiz bizimle yaşlanıyor. Amacım 80 kuşağı mağdurları edebiyatı yapmak değil. Bir durum tespitinde bulunmak. Bu kuşağın talebeliği hem yoğun toplumsal protestoların yapıldığı, protestonun suyunun çıkarıldığı, hem de her şeye evet denilen dönemlerde geçti. Bu gün her ikisinin de iyi olmadığını düşünüyorum. Ancak hangisi daha kötü karar veremiyorum.

İktidarı elinde bulunduranlar örneğin başbakanın –ki iktidarı neredeyse tek başına elinde bulunduruyor-  talebeliği protestoların zirve yaptığı dönemde geçmiş. Kendisi de ciddi bir muhalif hareketin önemli katılımcılarından olmuş, hal böyleyken memleketin hal-i pür melali ortada. Diğer taraftan onları oylarıyla iktidara taşıyanın, bizim protesto –dolayısıyla sorma, sorgulama- özürlü eğik ve ezik kuşağımız olduğu düşünülürse, kararsızlığım anlayışla karşılanır ve yaşdaşlarımın kararsız, silik, genel geçere eyvallah diyen tavırlarına uygun düşer.

 

Gençler, özelliklede üniversite talebeleri sorgulayıcı bir zihin yapısına ve protesto cesaretine sahip olabilmelidir. Aksi takdirde ne özel hayatlarında ne de toplumsal hayatlarında başarılı ve mutlu olabileceklerini düşünmüyorum. Bu sadece dünya hayatlarını değil, bana kalırsa ukba saadetlerini de etkileyecektir. “İsyan ahlakı” ile donanmamış beyinlerin ve gönüllerin sürüleşecekleri aşikârdır.

 

Gençlerin protestolarına muhtelif eleştiriler getirilebilir, doğrudur gençler bir Ebu Zer duruşu sergileyememiş olabilirler ancak kimse de kendisini Hz. Ömer zannetmesin.

 

İdarecilere düşen her karşı çıkışı, her şikâyeti dikkatle dinlemek ve gidermeye çalışmak olmalıdır. Şikâyetler haklı olmasa, bir algı farkından kaynaklansa bile idareciler şikâyetçileri şiddetle susturmaya değil, yanlışları gidermeye uğraşmalıdırlar. Muhalif görüşlere anlayış ve gösteri hürriyeti, bir lütuf değil demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır.

 

Geçtiğimiz hafta iki ayrı politikacı, iki ayrı üniversitemize gittiler. Ulusal basında da geniş yankı bulan ilkinde; politikacı protesto edildi. İkincisinde ise öğrenciler boncukla sansasyonel bir çıkış yapan ve başarılı sayılabilecek icraatıyla alakası olmayan bu çıkışa telmihen, politikacıdan boncuk istediler. Ne ciddi bir soru ne eleştiri! Bol bol fıkra dinleyip hoşça vakit geçirdiler. Protestocu üniversitemiz kurulduğu günden beri gösteri ve protestolara sahne olmuş bir üniversitemiz ve başından beri mezunları, gerek kamu gerekse özel sektörde en aranan, en başarılı kişilerdir. 

 

Benim tavsiyem; başta boncuk isteyen okulun talebe ve yöneticileri olmak üzere, diğer bütün üniversiteler bu sorgulama ve iktidara, güçlüye ilişik (yer yer yalaşık) olmama ile başarı ilişkisi üzerinde durmalıdırlar.

 

 

ŞİİR

Evet İsyan’dan

İsmet Özel

bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan

halksa kal'am onu kal'a kılan benim

boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü

çünkü kavganın göbeğidir benim yerim.

canlarım, kollarında parti pazubentleri

dik başlar, erkek haykırışlarla

göndere, en yukarlara çekiyorlar

en yukarlara çatlıycak kadar aşkî yüreklerini.

ben merd-i meydan

yani toprağın ve kanın gürzü

güllerin bin yıllık mezarı bendedir

yukardan bakarım efendilerin pusatlarına

insanların bütün sabahlarını merak ederim

gök hırpalanmaktadır merakımdan

ıtır kokan benim yumruklarımdır

benim kavgamdır o, aşk diye tanınan.

alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara

vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın

vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa

zülküf de vursun.

yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.

 

TEMBİH

Derviş Yunus bu sözü

Eğri büğrü söyleme

Seni sigaya çeker

Bir Molla Kasım gelir

Güngör Uras; İnşaat ile 2023’te ilk 10’dan biri olamayız

Yusuf Kaplan; Tekno-paganizm ve estetize 'kıyamet terörü' yazılarını ve

Ümit Aktaş; Şehri terketmeden önce kitabını okuyunuz.

Dikkatli olun