3. Kitap Fuarı için Balıkesir'den, yaklaşık 60 yıl sonra memleketi Kayseri'ye gelen Yazar Emine Pişiren Kayseri'den göç sebeplerini şöyle açıkladı: "Sık sık kerpiçten yaşadığımız evin camları dedem tarafından taşlanırmış. ‘Kızımı bedava aldın, başlık parası vermedin, bana borcun var, vs”’ diye… Ve bir gün olan olmuş! Rahmetli babam tarlada ekin biçerken dedem baltayla üzerine yürümüş. Az kalsın eğilmeseymiş babamın kafasını kesecekmiş. Ailece göç ettik, sonrası çileli."

İşte, 2009 yılında kansere yakalanan ve eşinin büyük desteği ve sevgisiyle kanseri yenen ve Kansere Gülümse Derneği Körfez Temsilciliği de yapan ressam-yazar Emine Pişiren'in yürek burkan, bir o kadar da ibretlik hikayesi...

SORU:  Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

CHP'den Şok Eden Tunç Soyer Kararı! CHP'den Şok Eden Tunç Soyer Kararı!

Soru kısa, ama yanıtı çok uzun bir soru. Zira bir insan kendisini anlatmakla bitiremez. Kısaca anlatayım: 

“…Kayseri’nin Develi ilçesi, Zile Köyünde 1956 yılında hayata gözlerimi açtım. İstanbul’a 1,5 yaşındayken ailemle göç ettim. İlk, orta, lise ve üniversiteyi İstanbul’da okudum. Asıl mesleğim olan hemşirelik görevini, aşırı duygusallığımdan dolayı yapmayıp, sivil alanda çalışıp memurluktan emekli oldum. Evli ve biri kız, diğeri erkek iki çocuk sahibiyim. Kocaeli ve Balıkesir olmak üzere iki şehirde yaşıyorum. Balıkesir Yazar ve Şairleri Dernek Edremit Körfez Temsilcisiyim. Kocaeli Şair ve Edebiyatçılar Derneği Yönetimindeyim. Kansere Gülümse Derneği Körfez Temsilcisiyim.”

SORU: Emine Pişiren nasıl bir kişiliğe sahiptir, nelerle ilgilenir, biraz bize anlatır mısınız?

“ …Tabi ki…Ben duygularını, tepkilerini ertelemeyen anında yaşayan, hümanist, doğa-severim. Kısaca ben sevgi insanıyımdır. İlgi alanım, insan yaşamını sorgulayan bilim dallarıdır. Öncelikle, Psikoloji, felsefe, tarih ve her üçünü  içine alan edebiyat başta gelir. Ve ilgi alanıma duygularımı renklendiren resim sanatı da girer. İlk resim sergimi 2016 yılının haziran ayında Balıkesir Edremit Akçay Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evinde açtım.”

…Ben yaşamımı, milattan öncesi ve milattan sonrası, diye ikiye ayırarak yaşadım. Nasıl? Diye soracaksanız; milattan öncesi çok çileliydi. İstanbul’da yaşamak, okumak ve çalışmak ciddi anlamda çetindir. 21 sene Kültür Bakanlığına bağlı bir sanat, kültür kuruluşu olan Atatürk Kültür Merkezinin sağlık bölümünde çalışıp, 1998 senesinde emekli oldum. Ekmeğime hizmet ettim. 

…Milattan sonra ise; yani 1999 senesinde büyük Marmara Depremi evimizi yıktı. İkinci göçü yaşadım. Kader bu kez bizi evimizle de vurdu.  İstanbul’dan ailece göç ettik. 2009 senesinde Kanser hastalığına yakalandım. Üç kez ameliyat oldum. Rab’bime şükür, Edremit Körfezi’nde yeniden yaşama, daha sıkı sıkı sarıldım. Bunu edebiyat ile sanatla başardım. Başta sevgili eşimin büyük desteği ve sevgisiyle kanseri yendim. Enerjimi üzüntüyle harcamadım. Pozitif düşünüp, yaşamın içinde edebiyat-severlerle aynı kervanda yol aldım. Halen, aynı tutkuyla, aynı aşkla edebi yolculuğu yapmaktayım. Duygu kervanımızı oluşturup, yazar, şair ve ozanlarımızla birlikte şehir şehir edebiyat safarisi yapıyoruz. Belediye ve Kaymakamlık Birimleriyle birlikte birçok edebiyat etkinlikleri gerçekleştirdik. Böylece aldığım ödüllerle yüreğimdeki duygularımı besleyip kendime, insanlara ve doğaya hizmet ettim, halen de etmekteyim.”

SORU: Çok geçmiş olsun. Peki şimdi neler yapıyorsunuz, bize kısaca eserlerinizden, edebi ve kültür sanat çalışmalarınızdan, almış olduğunuz ödüllerinizden bahseder misiniz?

“…2014 senesinde Ege Türk TV’de Kültür ve Sanat Programı sundum. Körfez Haber, Olay, Star Gazetelerinde Köşe Yazarlığı yaptım. Yurdun çeşitli edebiyat dergilerinde şiir, öykü, makale, anılarım yayınlandı. İnternet köşe yazarlığını sürdürmekteyim. Halen Ankara’dayayınlanmakta olan Kültür Sanat Çağlayan Dergisinde yazmaktayım.

…Aldığım Ödüller: 

2014 Dünya Söz Akademisi Onur Diploması. 

 2014 Ankara İlesam ve Dünya Söz Akademisi Plaketi, 

2014 Balıkesir Havran Belediyesi I. Hoşmerim Şiir Edebiyat Ödülü,

2012 Bandırma Belediyesi  I.Edebiyat Ödülü,

2012 Samsun Bafra I.NeyzenTeyfik Şiir Ve Edebiyat Ödülü,

2012 Antalya I. Manavgat Edebiyat Ödülü,

2011 Edremit Belediyesi II. Sarıkız Şiir Etkinliği Ödülü,

2009 Edremit Belediyesi I. Sarıkız Şiir Etkinliği Ödülü,

2010 Edremit Belediyesi I. KazdağlarıBayşad Şiir Etkinliği Ödülü,

2012 Edremit Belediyesi II. KazdağlarıBayşad Şiir Etkinliği Ödülü,

2013 Edremit Belediyesi III. KazdağlarıBayşad Şiir Etkinliği Ödülü,

2014 Balıkesir Bayşad Şiir Etkinliği Ödülü,

2016 İvrindi Belediyesi Bir Tutam Mola Şiir Ödülü,

2016 8. Didim Şiir Festivali Ödülü,

2016 Kansere Gülümse Edebiyat Ödülü.”

…Basılı Eserlerim: 

2011 Konya Selçuklu Basımevi- Sahildeki Ceset (Hikaye)

2016 Maşuk Kitap ve Yayınları/ Lanetli Aşk (Roman)

“…Maşuk Kitap Ve Yayınlarında basılacak olan eserlerim:

Belki Günün Birinde (Şiir)

Japon Balinası (Çocuk Masal)

Kujira (Çocuk Tiyatrosu)

Keşkek Masalı 

Anı ve Makaleler

Lanetli Aşk II. Ve III. (Roman)

SORU:  Kayserilisiniz ve yıllar sonra yeniden Kayseri'ye geldiniz. Duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?

Anlatılamaz. Ancak yaşanır. Çünkü kırgındım hiç suçu olmayan Kayseri’ye... Ama ne zaman Kayserili okurlarıma denk geldim, bu duygum hafifledi. Onlara romanımı imzalarken sık sık duygulu anlar yaşadım. Özellikle romanımın ilk sayfasını açıp da benim Kayserili olduğumu öğrenen okurlarım beni heyecanlandırdı.  Çünkü her birinin gözlerinde aynı ışıltıyı görmüştüm. Hayranlıktı..!

"YILLARCA ÖFKE BİÇTİ YÜREKLERİMİZ"

SORU: Gün ışığına çıkmamış anılarınız olduğunu ve Kayseri'den öldürülme korkusuyla yıllar önce göç ettiğinizi öğrendik. Hikayenizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Evet… Her insanın yaşamak istemediği bir dramı yaşadık ailece. Annem iki sene önce hakka kavuştu. O yaşarken sık sık dinlerdik. Yıllarca öfke biçti yüreklerimiz. Annemin babası yüzünden tabi… Ben bir buçuk yaşıma girdiğimde kız kardeşim doğmuş. Sık sık kerpiçten yaşadığımız evin camları dedem tarafından taşlanırmış. ‘Kızımı bedava aldın, başlık parası vermedin, bana borcun var, vs”’ diye… Ve bir gün olan olmuş! Rahmetli babam tarlada ekin biçerken dedem baltayla üzerine yürümüş. Az kalsın babamın kafasını kesecekmiş, babam başını eğmeseymiş. Balta ters dönmüş dedemin burnunu kesmiş. Aynı gece apar topar babam ve annem Zile köyünden kaçmışlar. Sonrası çok çileli tabi. “

SORU: Aileniz ve siz daha sonra Kayseri’ye hiç geldiniz mi?

“…Hayır!..İstanbul gibi koca şehirde zor yaşam koşulları… Annem ve babam bir daha Kayseri’ye hiç dönmemişler. Babamın kanser oluşu ve ben 4 yaşındayken ölmesi. Hiçbir akrabamızın bize yani 4 çocuklu yalnız kalmış bir kadına sahip çıkmamış… Annem hiç evlenmedi ve bizi büyütmek için, hani derler ya ‘Saçını süpürge etmiş’ işte o misal. Anlatsam dağlar acıyla yarılır..!

"ERCİYES DAĞINI GÖRÜR GÖRMEZ YÜREĞİME BİR SANCI SAPLANMIŞTI"

SORU:  Yıllar sonra geldiğiniz Kayseri'ye, doğdunuz ve o acıları yaşadığınız topraklara adım attınız mı? Ve gittiyseniz neler yaşadınız o an?

“…Evet …İşte siz şimdi bana donduğum, gözlerimin sıklıkla buğulandığı ve yüreğimin hıçkırdığı anlarıma dokundunuz. Öncelikle Erciyes dağını görür görmez yüreğime bir sancı saplanmıştı. Rahmetli annem çocukluğumuzda okuduğu Gesi Bağları ve Kara Tren adlı okuduğu türküler belleğimden yuvarlanıp kulaklarımda akisler yaptı. Gözlerim yaşarmıştı o an. Ve “Ah Erciyes annemi ve babamı bağrında neden tutamadın, neden bizi eteklerinde yaşatmadın?” diye söylenmiştim açıkçası.”

"İLK KEZ BİR KAYSERİLİ OLUŞUMLA ÖVÜNDÜM"

SORU: Kayseri Kitap Fuarı'na ilgi beklediğiniz gibi oldu mu?

“…Evet. Hem de çok! Şaşırdım da!..İlgi oldukça fazla olmuştu. Belki de basının ve sizin etkinizdi böylesi bir ilgiye… İtiraf ederim ki ben ilk kez bir Kayserili oluşumla övündüm. Zira İstanbul’da ve Balıkesir’de bana  insanlar ‘Nerelisin?’ diye sorduklarında memleketimi açıklamaktan sakınırdım. Neden, diyeceksiniz şimdi…Ne zaman Kayserili olduğumu söylesem hep aynı tepki ve konuşma ile karşılaşmıştım: ‘Sahi sen eşeği boyadın mı? Gerçekten anneni boyayıp babana everdin mi? Sizlerin çok kurnaz olduğunuzu söylerler, doğru mu?” ve benzeri sorularla karşılaşmak beni sıkardı. Önyargı işte…İnsanların ağzı torba değil ki büzesiniz.Ama ben borçluydum Kayseri’ye..! Bu borcumu ödeyemeyeceğimi hep düşünürdüm.

SORU: Neden ve niçin borçluydunuz?

“…Hani bir şair şöyle der: ‘Bir insanın doğduğu şehre, yaşadığı şehre ve doğaya üç şiir borcu vardır. İnsan bu borçlarını yaşarken ödemek zorundadır. Ben ilki hariç diğer ikisini ödemiştim.Bugünse kader mi, yoksa tesadüf mü, desek bilmem ama ben vefa yani şiir borcumu da ödemiş oldum.

Hem de ilk romanım LANETLİ AŞK adlı eserimi doğduğum şehir Kayseri’de imzalamakla ödedim. “

Teşekkür ederiz. 

“…Asıl ben teşekkür borçlandım size. Bana böylesi bir köşe ayırıp kendimle, geçmişimle ve geleceğim arasında onurlu yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için. Ve son olarak Kayserili okurlarıma, hemşerilerime bir sözüm olacak. 3. Kitap Fuarında beni varlığınızla, desteğinizle onurlandırdınız. Size sonsuz teşekkür ederim. Allah ömür verirse bir 4. Kayseri Kitap Fuarında buluşmak umuduyla.”

Teşekkür ederim size ve gazeteniz Kayseri Deniz Postası'na...