2021 yılı asgari ücreti, brüt 3577 lira 90 kuruş, Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil net 2825 lira 90 kuruş olarak belirlendiğini söyleyen Sağlam,” Öncelikle vurgulamak isteriz ki 2021 yılı net asgari ücreti 2825 lira 90 kuruş değil, 2557 lira 59 kuruştur. AGİ olarak ifade edilen 268 lira 31 kuruş ücretin bir parçası değildir, geçmişteki vergi iadesi uygulamasının bir devamıdır. Yıllardır tanık olduğumuz senaryo tekrar etti ve Asgari Ücret Tespit Komisyonundaki hükümet/işveren çoğunluğu bir kez daha -hem de pandemi koşullarında- işçileri açlığa, yoksulluğa mahkum etti. Asgari Ücret belirlenirken bir kez daha uluslararası standartlara uyulmayarak işçinin ailesi hesaba katılmadı. Daha bir hafta önce Türkiye İstatistik Kurumu sadece tek bir bekar işçinin asgari geçim tutarını 2792 lira olarak açıklamışken bir hafta sonra böyle bir rakam belirlemek, milyonlarca aileyi açlığa mahkum etmek anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Asgari ücretteki ayda 501,20 lira, günlük ise 16,70 liralık artış, özellikle ekonomik kriz ve pandemi koşullarında ağırlaşan yaşam maliyetlerini telafi etmekten oldukça uzaktır. Biz işçilerin çarşıda, pazarda, markette, faturalarda karşılaştığı zamların, günde 16 liralık artış ile giderildiğini, işçilerin enflasyona ezdirilmediğini söylemek işçilerin aklı ile alay etmek olduğunu vurgulayan Sağlam,”2021 yılı asgari ücreti belirlenirken, vergideki ve diğer kesintilerdeki adaletsizlik de giderilmemiştir. Özellikle pandemi sürecinde devletin taşın altına elini koyması, asgari ücretin vergiden muaf olması ve SGK kesinti yükünün hazineden karşılanması talebi hükümet tarafından kabul edilmemiştir. Önemli bir toplumsal destek gören bu talebin karşılık bulmaması iktidarın tercihleriyle ilgilidir. Büyük şirketlerin vergileri sıfırlanırken, sermaye sürekli olarak vergi aflarıyla ve imtiyazlarla donatılırken, asgari ücretliden vergi kesmek, politik bir tercihtir. Pandemi döneminde halkın yaşamını değil bir avuç patronun karlarını güvence altına almaya yönelik bu tercih işçi sınıfı tarafından unutulmayacaktır. Sadece asgari ücret civarında ücret alan 10 milyon işçiyi ve ailesini değil, emeklisinden kamu çalışanlarına ve işsizlere kadar emeğiyle geçinen herkesin yaşam koşullarını belirleyen asgari ücret için iktidarın ve işverenin kurduğu "sefalet ittifakı” affedilmeyecektir. Daha dün uluslararası sermayeye ucuz emek cenneti vaat edenler ve bugün bu vaade uygun asgari ücret belirleyenler bilsinler ki, Türkiye işçi sınıfı da bu halk da bu ülke de sahipsiz değildir. Ülkemizi ve emeğimizi uluslararası sermayeye pazarlamakla mükellef olanlar, karşılarında memleketini ve haklarını savunan Türkiye işçi sınıfını bulacaktır. Bugün meydanlarda da ifade ettiğimiz gibi bu dava burada bitmez, bu hesap böyle kapanmaz. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak, masada olmamamıza rağmen, işyerlerinde, meydanlarda, sokaklarda, vergi dairelerinin önünde verdiğimiz mücadeleyi 1 Ocak 2021'den itibaren sürdürmeye kararlıyız. 2021 yılı asgari ücretini arttırmak ve insanca yaşayacağımız bir düzeye getirmek için, tümüyle vergiden muaf olması için, kesinti yükünün devlet tarafından karşılanması için, net olarak ödenmesi için mücadeleye devam edeceğiz. 2021 asgari ücretini, emeğimizi ve ekmeğimizi hükümet ve işverenlerin keyfiyetine bırakmayacağız. Tüm işçileri 2021 yılında örgütlü olmaya, güçlü olmaya, DİSK'li olmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.