Bir çoğumuzun utanarak ve korkarak dile getiremediği bu belirti eğer ciddiye alınmazsa belki de ‘‘Kanser’’ gibi tehlikeli bir hastalığın ilerlemesine yol açabileceğini anlatan Avrasya Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A.Kerim Özakay, “Dışkılama ile makattan parlak kırmızı kan gelmesine tıbbi dilde hematokezia veya rektal kanama denir. Rektal kanamalar ağırlıklı olarak kalın barsağın son kısımlarını oluşturan rektum ve anüs kaynaklıdır. Kalın barsağın son 15 cm.’lik kısmı rektumdur, anüs ise dışarıya açılan son 1,5 -2 cm.’lik bölümdür. Rektal kanamada gelen kanın rengi genellikle kanamanın olduğu yere göre değişir” diye konuştu.
Kırmızı renkli kanama büyük olasılıkla kalın barsağın alt bölümlerinin veya anal bölgenin hastalıklarından kaynaklandığını dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A.Kerim Özakay, “Dışkıya bulaşık olmayan,damlama şeklinde ve kırmızı renkli kanamalar genellikle hemoroid ve fissür diye adlandırdığımız anal hastalıklarla ilgilidir.Dışkıyla bulaşık, koyu kırmızı ve siyah renkli kanamalar ise kalın barsağın üst bölümlerinden,ince barsaktan ,üst sindirim sisteminden kaynaklanabilir buna da melena denir.Kan uzun süre barsak bakterileriyle temas ettiğinde bakteriler tarafından sindirilerek rengi koyulaşır ve siyahlaşır.Nadiren mide- duodenum, ince barsaklar veya kalın barsağın başlangıç kısmından aşırı kanama oluşursa , bunlar hızla aşağıya ineceği için bakterilerce parçalanamadan dışarıya kırmızı renkte taze kan şeklinde de çıkabilir. Polip,divertikül,ülser,anjiodisplazi,kolit ve kanser gibi hastalıkların da ilk belirtisi rektal kanama olabilir. Sindirim sisteminin herhangi bir yerinden çok az kanama olur ve kanama gözle görülmeyebilir. Örneğin,kolon polip veya kanserlerinde bazen çok az kanama olup bu gaita ile karıştığı için gözle görülemez ancak gaitada gizli kan tetkiki yapan testlerle tespit edilebilir. Bu şekilde olan gizli kanamalar azar azar ama devamlı kan kaybı yaptığı için anemi dediğimiz kansızlık halinin oluşmasına yol açabilirler” diye konuştu.
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A.Kerim Özakay, her rektal kanama yakınması bulunan hastaların ,kanamayı açıklayan hemoroid,fissür gibi hastalıkları bilinse dahi bir Genel Cerrahi Uzmanı tarafından incelenmeleri gerektiğini dile getirerek, “Özellikle 50 yaş üzerinde erkek ve kadınlarda daha önce hiç kanama öyküsü yokken ortaya çıkan kanamalar ciddi olarak araştırılmalıdır. Kanama yapan neden mutlaka bulunmalıdır.
Kanamanın şiddeti, yani gelen kan miktarı çok değişiklik gösterebilir. Çoğunlukla az miktarda ve kendiliğinden duran kanamalar oluşur. Pek çok hasta birkaç damla taze kan geldiğini veya tuvalet kağıdına az miktarda kan süründüğünü ifade ederler. Bazen de biraz daha fazla ama kendiliğinden duran kanama tariflenir. Bu tip hafif kanamalarda acil tanı ve tedavi , acilen hastaneye yetişmek gibi bir gereklilik yoktur, muayene ve basit tetkikler sonrası tanı konup tedavi yapılır. Rektal kanama daha şiddetli de olabilir. Orta şiddette bir kanamada tekrarlayan daha çok miktarlarda taze veya pıhtılı kan gelebilir, bu kan gaita ile birlikte veya kendiliğinden gelebilir. Ağır kanamalarda ise hasta çok kan kaybedebilir. Orta veya ağır şiddetteki rektal kanamalarda, aşırı kan kaybına bağlı halsizlik, baş dönmesi, çarpıntı, bayılma hissi veya gerçekten bayılmalar oluşabilir; hastada tansiyon düşüklüğü oluşabilir. Nadiren hastayı şoka sokacak kadar şiddetli kanamalar oluşabilir. Orta veya ağır şiddetteki kanamalar hastaneye yatırılarak takip ve tedavi edilmelidir. Şoka girecek kadar şiddetli kanamalarda acilen hastaneye yatırılıp kan transfüzyonları yapılması gereklidir” dedi.
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A.Kerim Özakay, kadın ve erkeklerde rektal kanama görülme oranı birbirine yakın olduğunu belirterek, “Ama her iki cinsiyette utanma duyguları nedeniyle veya önemsemeyerek bu kanamaların ardından hekime başvurmuyorlar.Bu da belki çok ciddi olan bir hastalığın (Kanser gibi) ilerlemesine yol açabiliyor. Her rektal kanama araştırılmalı özellikle 50 yaş üzerindeki hastalarda daha da önemsenmelidir.Küçük bir şey diye düşünebileceğiniz bir rektal kanama çok ciddi bir hastalığın habercisi ve tek belirtisi olabilir” şeklinde konuştu. (Kurumsal)