Mutluluğun kişiden kişiye değişen farklı farklı etkileri olduğunu söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Murat Gürbüz, mutluluğun günlük hayattaki etkilerini açıkladı.
Genetik faktörlerin mutluluk ve mutsuzluk üzerinde yüzde 40-50 gibi yüksek oranda bir etkiye sahip olduğunun altını çizen Dr. Gürbüz "Mutluluk önemli ölçüde dış etkenlerce belirlense de aslında kalıtsal parçaları tamamıyla kişiliğin genetik mimarisiyle şekilleniyor. Yani mizacımız, adaptasyon kabiliyetimiz ve yatkınlığımızın genlerle ilişkisi yüksek. Mesela hep 'sebepsiz mutlu' ya da 'doğal mutlu' olarak gördüğümüz insanlar vardır. Araştırmacılar, bu durumun doğuştan sabit bir mutluluk noktası olduğunu belirtiyor. Eğer mutluluk düzeyiniz, denge noktanız, doğuştan yüksekse mutlu olmak için çok çabalamanıza gerek yoktur. Bu avantaja sahip olan kişiler genellikle mutlu olma ihtimalleri diğer insanlara göre daha yüksektir. Hayata 1-0 önde başlamışlardır da diyebiliriz. Tabii ki bu insanlar da mutsuz oluyorlar. Çünkü mutluluğu etkileyen tek unsur genetik değil" dedi.
Beslenme ile mutluluk arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu da belirten Dr. Murat Gürbüz "Ancak bunların önem sırasını zihnimize nasıl oturttuğumuz çok önemli. Beslenme bizim için temel bir gereksinim, mutluluk için her zaman bu durum geçerli değil. ''Mutlu olmak için nasıl beslenmeliyim'' diye yola çıkarak sağlığımızı kaybedebiliriz. Sağlıklı olmak ve mutlu olmak her zaman beraber olmak zorunda değildir. Beden sağlığımız ve ruh sağlığımız bir bütündür ve sağlıklı kalmak için beslenmeliyiz her şeyden önce, daha mutlu olmak için değil. Sağlıklı beslenmek ise amacınız, o zaman tabii ki beslenme uzmanına gidebilirsiniz. Çünkü sağlıklı beslenmeyen hiç kimse, sağlıklı bir ruhsal yapıyı da uzun süre muhafaza edemez. Bu nedenle, beslenmenin mutlulukla değil, mutluluğun beslenmeyle olan ilgisinden söz edebiliriz" şeklinde konuştu.
İnsan hayatında en mutlu ve en mutsuz olduğu yaş dönem ile ilgili Dr. Gürbüz, "Her insanın hayatı biriciktir ve insanın mutluluğu içinde bulunduğu yaş dönemleri, ilişkiler, hastalıklar, kayıplar, olumlu olumsuz yaşam olayları gibi birçok faktörden etkileniyor. Yapılan çalışmalar yaş-mutluluk ilişkisinin U şeklinde bir eğriye benzediğini, yirmili yaşlarda azalmaya başlayıp, 40-50 yaş arası hayatımızın en mutsuz dönemi yaşadığımızı sonra tekrar artışa geçtiğini,75 yaş civarı zirveye ulaştığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Kadınlar, erkeklere ortalama yaşantılarında daha mutlu olduğunu ancak depresyona daha yatkınlığa sahip olduğunu belirten Dr. Gürbüz, "Kadınların yüzde 15-25'i hayatının en az bir döneminde depresyona giriyor. Evli olmak, mutluluk ortalamasını yukarı çekiyor. Dışa-dönük olanlar daha mutlu bir yaşam sürüyor. İlginç ama çocuk sahibi olmak ortalama yaşamımızda bizi daha mutsuz kılıyor. Yetersiz beslenme ve besin maddesine ulaşabilme, eğitim, işsizlik ortalama yaşam mutluluk düzeyini en çok etkileyen nedenler. Para mutluluk getirmez diyenler yanılıyor, zenginler, fakirlerden birkaç kat daha mutlu. (Kurumsal)