Kayseri’nin tarihî dokusunun en önemli simgelerinden biri olan Hunat Külliyesi, Selçuklu döneminden günümüze ulaşan eşsiz bir miras. 1238 yılında Mahperi Hunat Hatun tarafından yaptırılan külliye, cami, hamam ve medrese gibi birimlerden oluşuyor. Selçuklu mimarisinin ve taş işçiliğinin seçkin detaylarını barındıran yapı, Kayseri’nin merkezi noktasında tüm görkemiyle ziyaretçilerini karşılıyor.
Selçuklu mimarisinin benzersiz bir örneği
Hunat Camii, 1238 yılında Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat’ın eşi Mahperi Hunat Hatun tarafından, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yaptırıldı. Sultan Alaattin’in vefatından sonra Müslüman olan Mahperi Hatun, inancını yansıtacak bir eser bırakma amacıyla bu külliyeyi inşa ettirdi.
Cami, hamam ve medreseden oluşan külliye, Selçuklu mimarisinin benzersiz bir örneği olarak öne çıkıyor. Caminin 2250 metrekarelik geniş iç hacmi, 7 görkemli taç kapıdan biri olan batı giriş kapısıyla tamamlanıyor. Cami içerisindeki ince taş işçiliği ve geometrik desenlerle süslenmiş çivisiz kundekari yöntemiyle yapılan ahşap minber, dönemin zanaatkârlığının en güzel örneklerinden biri.
1870’lerde kare planlı caminin üstü görkemli bir kubbeyle kapatılmış, 1900’lü yıllarda ise II. Abdülhamid döneminde batı girişine zarif bir minare eklenmiştir. Caminin mihrap bölümündeki burgu şeklindeki sütunlardan biri hâlâ dönebilme özelliğini koruyor.
Hunat Külliyesi’nin hamam kısmı ise külliyenin genel yapısına açısal uyumsuzluk gösteriyor. Bu durum, aynı yerde daha önce bulunan bir Roma hamamının temel izlerinin yeniden kullanıldığı düşüncesini doğuruyor.
Kayseri’nin tarihî ve kültürel mirası olan Hunat Külliyesi, şehirdeki yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekerken, Selçuklu döneminin ihtişamını günümüze taşımaya devam ediyor.