Belediye hem bu durumu ortadan kaldırmak hem de israfı önlemek adına aşevlerini kapatma kararı aldı. Peki doğru bir karar mı? Tartışmaya açık bir konu…
Şöyle ki; Bir anne ya da bir baba düşünün ki, aşevlerinde sıra bekleyip, kaplara konulan yemekleri evlerine götürüp, yarı sıcak, yarı soğuk şekilde Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in de ‘evlatlarına karşı onur kırıcı’ olarak nitelendirdiği bu durumu ortadan kaldırmak gerçekten de çok mantıklı. Yukarıda bahsettiğim gibi evinde düdüklü tencerenin o fışırdayan sesi gelmeden, mis yemek kokuları alınmadan yemekleri yemek yerine, Büyükşehir Belediye’nin dağıtacağı tek kişilik aileye 100 TL, 2 kişilik aileye 125 TL, 3 kişilik aileye 150 TL, 4 kişilik aileye 175, 5 kişilik aileye 200 TL, 5 ve daha fazla olanlara da 225 TL alışveriş kredisi yüklenecek olan ‘sosyal destek kartları’ ile ihtiyaç sahibi aileler kendi istekleri dahilinde alışveriş yapabilecek. Belediye, ayrıca ücretsiz ekmek dağıtmaya da devam edecek.
O aileler kendi damak tadına uygun şekilde alışveriş yapacak ve evinde pişirip ailece yemek yiyebilecekler. Pişirip demişken, işte o tartışmalı konuya geliyoruz. İhtiyaç sahibi o ailede peki yemek pişirecek bırakın ocağı, tüp dahi yoksa, ne olacak? O yapılan alışveriş malzemeleri nasıl pişecek? İhtiyaç sahibi derken sadece yemeğe, aşa ihtiyacı olanlar mı, yoksa evlerinde küçük tüp dahi olmayan ihtiyaç sahipleri mi? ‘Eeeee kardeşim tüpü de çalışsın alsın. Devlet de her şeyi düşünecek değil’ diyenler de kesin çıkacaktır. Düşünecek kardeşim. Devletimiz her şeyi düşünecek. O ihtiyaç sahibi ailelerin neler yaşadığını ben de dahil hiç kimse yaşamadan bilemez. Hiç kuşkum yok ki belediyemiz bu konuyu da düşünmüştür.