Kalp krizi konusunda İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Türkay Özcan, kalp krizinin kişide göğüs ağrısı, sol kolda uyuşma, sırtta ağrı, bulantı, kusma, bayılma yapabileceğini söyledi. Vatandaşların bu tür sendromları olduğunda kalp krizini de akıllarının bir köşesinde tutması ve mutlaka bir hastaneye müracaat etmesi gerektiğini kaydeden Özcan, “Kalp krizi geçiren bir hastada mutlaka şuur bulanıklığı, terleme, denge kaybı, bayılma veya ani ölüm olabilir. Mutlaka bu hastanın rahat bir pozisyona alınması gerekiyor. Kravatı varsa çıkarılması gerekir. Şuur kapanıyor mu kapanmıyor mu diye hastanın solunumunun yakın takip edilmesi lazım. En kısa ve hızlı sürede de 112 Acil Servis aranarak profesyonel yardım istenmelidir” ifadelerini kullandı.
"Kalp krizi geçiren bir hasta sürekli risk altındadır"
Kalp krizi geçiren bir kişinin artık sürekli risk altında olduğunun altını çizen Özcan, “Bu kişilerde artık koroner arter hastalığı başlamış demektir. Bir kalp hastası geldiğinde öncelikle kardiyoloji bölümüne başvurmasını sağlıyoruz. Kardiyoloji bölümünde bu hasta kalp krizi ise gerekli tetkiklerden sonra gerekirse anjiyosu yapılıyor ve tıkalı damarı varsa bunların yüzde 90'ı stentle açılıyor. Stente uygun olmayan hastalarımızın da bypass olmasını sağlıyoruz. Bir hasta kalp hastalığına maruz kaldıysa ve stent veya bypass ameliyatı olduysa bundan sonra çok yakın takip edilmesi gerekir. Hem yaşam şekli değişikliği hem de ilaç kullanımı bu hastalar için mecburidir. Belli araklıklarla mutlaka hekim kontrollerini yapmaları gerekir. Bir insan ne kadar çok kalp krizi geçirirse, bunu bir çiçek gibi düşünürseniz nasıl bir çiçeği sulamazsan ölüyorsa kalp de öyledir. Kalbin damarları var ve bu vücudun belli bölgelerini besliyor. Hangi damar tıkanırsa onun beslediği bölge ölüyor. Doğal olarak ne kadar çok kalp krizi geçirirse hasta kalbin o kadar çok bölgesini kaybediyorsunuz” şeklinde konuştu.
"Genç yaşta kalp krizi geçirmenin en büyük nedeni modern hayatın olumsuz yaşam biçimidir"
Kalp krizi geçirme yaşının gittikçe düştüğüne dikkat çeken Özcan, "Bunun en büyük nedeni de modern yaşamın getirdiği olumsuz yaşam biçimidir. Kalp krizinde kontrol edebildiğimiz risk faktörleri var, kontrol edemediğimiz risk faktörleri var. Bir kere kalp krizinin risk faktörlerine bakacak olursak yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol olması, sigara kullanımı ve genetik. Bunlar en önemli risk faktörlerimiz. Bunun yanında hastanın erkek cinsiyet olması, kilolu olması, sürekli oturarak yaşamını götürmesi de temel risk faktörleridir. Sadece genetik olan risk faktörüne yapacak bir şeyimiz yok. Tabi o kötü bir miras. Ama bunun haricinde diğer tüm risk faktörlerini kontrol edebiliriz. Bir kere ilaçlardan önce sağlam bir yaşam biçimi değişikliği uygulamalıyız. Haftada 5 gün en az 45 dakika egzersiz yapmalıyız. Mutlaka üç tane beyaz dediğimiz tuz, şeker, unlu mamullerden uzak durmalıyız. Diyetimize dikkat etmeliyiz. Daha çok sebze ve baklagilleri tercih etmek, ağır hamurlu gıdalardan uzak durmak korunmak için önemli önlemlerden bir tanesidir. İkinci önlem ise sigaradır. Toplum için en büyük halk sağlığı problemi sigara kullanımıdır. Mutlaka hem kullananları hem de kullanmaya meyilli olanları sigaradan uzak tutmamız gerekir. Sigara önemli bir risk faktörüdür. Bunun yanında aşırı alkol alımı da risk faktörlerinden bir tanesidir" diye konuştu.
"Ağır yemek de kalp krizine neden olabilir"
Kalp krizinin yetişkinlerdeki ani ölümün başlıca nedenlerinden biri olduğunu vurgulayan Özcan, "Kalp krizinin risk faktörleri genel olarak hipertansiyon, yüksek kolesterol, şeker hastalığı, sigara içmek, ailede erken yaşta koroner kalp hastalığı görülmesi, şişmanlık, hareketsiz yaşam, kötü yaşam biçimi ve kötü beslenme alışkanlıklarıdır. Kalp krizi bazen ani ve bunaltıcı stres, ağır yemek, soğuğa maruz kalma sonrası oluşabileceği gibi aniden de ortaya çıkabilir. Kalp krizi geçiren hastanın en sık ve en önemli şikayeti göğüs ağrısıdır. Ağrı göğüs orta bölümünde yaygın, sıkıştırıcı, ağırlık hissi veya hazımsızlık tarzında, sol kola, çeneye, dişlere, omuza veya sırta vurabilen değişik şekillerde olabilir. Genelde 20 dakikadan uzun sürer ve istirahat veya dilaltı ilaçlar ile geçmez. Fakat, özellikle yaşlılarda, şeker hastalarında ve nöropatik hastalarda bu ağrı hissedilmeyebilir. Ayrıca göğüs ağrısı ile birlikte veya tek başına ölüm korkusu, nefes darlığı, bayılma, baş dönmesi, bulantısı ve kusma eşlik edebileceği unutulmamalıdır" dedi.
Özcan, vatandaşların her türlü hastalıktan korunmak için öncelikle sigara kullanımını bitirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. (İHA)