11 yaşındaki öz mü öz kızına defalarca tecavüz eden bir baba hakim karşısındaydı.

Tam sanığın arkasında oturuyordum, önce sanığı dinledim, masum masum anlatıyor. Kızımı çok severim de, annesi onu aldattığım için böyle bir yola başvurdu da felan filan…

Sonra sanık, kızının arada kendisine ‘dudaktan öpüşme’nin nasıl olduğunu sorduğunu, kızına sinirlendiğini söyledi.

Ağzından da bir ara izlediği porno videoları kızının yanlışlıkla(!) gördüğünü kaçırdı.

Sıra kıza geldi tabi…

Pedagog mağdur kızın ifadesi öncesi anne ve babanın duruşma salonu dışına çıkarılmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul ederek, şikayetçi anne ile sanık babayı salon dışına çıkardı.

Kız öyle şeyler anlattı ki içim titredi, karşımda duran o sanığın cezaevinde beslenmemesi gerektiğini, idamın bir an önce gelmesi gerektiğini düşünüp durdum.

Kızın anlattıkları kan donduracak cinstendi…

Utandığım, sıkıldığım, ahlakım elvermediği için sadece biraz da yumuşatarak mağdur kızın şu cümlelerini haberleştirebildim: “2018 yılı Kurban Bayramı sonrası bunları yapmaya başladı. 15-20 defa sürtünerek, 30-40 defa nitelikli cinsel saldırı yaptı. Bir gün uyurken yanıma geldi, eli kalçamdaydı, dirsek attım, uzaklaştırmaya çalıştım. İnternetten çocuk istismarı videoları ve H.P. isimli kadın ile olan videoları izletiyordu. Odadaki süs eşyalarını da annemin kamera koyacağını düşünerek ters çevirirdi. Babam, ‘bunları sadece karı kocalar yapar, şimdi sadece sana ben yapıyorum, evlenince kocan yapacak’ derdi. Olaydan 3 ay sonra anneme sadece kalçama dokunduğunu anlattım. Annem ağlamıştı, babama sordu. O da uykusunun ağır olduğunu, annem zannettiğini söylemişti. Yalnız kalınca bana ‘sana çok kırıldım’ demişti. Daha önceleri tehdit ettiği için şikayet edemedim. ‘Anneni öldürürüm bana kalırsın, daha çok yaparım’ diyordu. Bir gün bana ve o H.B. isimli kadına birkaç kez hap vermişti ama ben içmedim.”

Bu sözleri duyduk ya abartmıyorum duruşma salonundaki herkes şok geçirdi, adeta saçlarını başlarını yolup sanığa içinden sövdü de sövdü…

Şimdi o çocuğun psikolojisi ne olacak? O çocuk ömrü boyunca bu acı ile yaşamak zorunda kalacak.

Kanayan yaramız…

Cinsel istismar…

Daha büyük kanayan yaramız ise çocuğa cinsel istismar…

Bu davayı izleyince aklıma Kırlangıç Çığlığı adlı kitap geldi.

Çocuğa istismar olayını konu ediyor ve orada Körebe lakaplı bir seri katil çocuk tacizcilerini öldürüyor kendi yöntemleriyle. ‘Körebe’, 2012’de 12 cinayet işleyen bir seri katil. Çocuk tacizcilerini öldürmüş ama yakalanamamış.

Kitapta bir erkek ile kadın polis cinayeti araştırdıkları sırada aralarında çok anlamlı, çok manidar bir konuşma geçiyor.

Erkek polis konuşuyor: “O kadar ince düşünmeye gerek yok, Adamlar sapık, boşuna zaman harcamayacaksın, hiçbir işe yaramaz. İnsan içine çıkarmayacaksın bunları. Öldürelim demiyorum ama artık hastane mi olur, hapishane mi olur bilmiyorum, bir yerlere kapatacaksın bu herifleri…”

Zaten onu yaptıklarını söyleyen kadın polis, “Bir insan nasıl olur da küçük bir çocuğu taciz eder? Neden bu iğrenç fiili işler? Önemli olan bu sorunun yanıtını bulmak. Belki o zaman bu hastalıkla daha kolay başa çıkabiliriz” diyor.

Erkek polis, “Bana ne hastalıktan. O konuyla sosyologlar, psikologlar uğraşsın, benim vazifem bu alçakları bulup çocuklardan uzak bir yere kapatmak” diye araya giriyor.

Ve kadın polis, şimdiye kadar yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz bir gerçeği okuyucuların adeta yüzüne bir tokat gibi çarparak o erkek polise de müthiş bir cevap veriyor:

“Öyle değil işte… İster çocuk tacizi de adına, ister pedofili, bütün toplumu saran bir hastalıktan bahsediyoruz. Bir insanlık sorunundan, daha doğrusu insanın ne olduğu sorunundan. Daha geçenlerde İstanbul’da bir hastanede sadece beş ayda 115 kız çocuğunun hamile olarak kendilerine başvurduğunu açıkladı. Evet, kızlar kendi kardeşlerini doğuruyor, abilerinden, amcalarından, babalarından hamile kalıyor. Yani bu öyle sadece ceza verilerek çözülecek bir mesele değil. Önemli olan toplumu iyileştirmek, insanın ruhunu yüceltmek, sapıklığı, suçu ortadan kaldırmak. Bunun için de gerekirse psikolog gibi düşünmek, sosyolog gibi davranmak lazım.”

Evet…

Önemli olan toplumu iyileştirmek, insanın ruhunu yüceltmek, sapıklığı, suçu ortadan kaldırmak…

Nasıl yapacaksak bunu bir toplum olarak yapalım ve bu iğrençliği ortadan kaldıralım.

Çocuklarımızı ihmal etmeyelim, çocuklarımızı imha da etmeyelim.