21-28 Nisan Ebeler Haftası’nı ülke olarak salgına karşı verilen bir mücadele ile karşılıyoruz. Bu mücadelenin kahramanları sağlık çalışanları ise tükenmişlik sendromu ile baş başa bırakıldılar. Sorunlarına çözüm üretilmedi, talepleri karşılanmadı diyen Bayer,”Türkiye’de sağlık çalışanını mağdur etme ve memnuniyetini önemsememe üzerine kurulan bir düzen var. Emeğinin karşılığının verilmemesi, sorunların görmezden gelinmesi gibi bir anlayış var. Bu bakış açısı tüm sağlık çalışanlarını mağdur ettiği gibi ebe arkadaşlarımızın da sorunlar içerisinde bir çalışma hayatı sürdürmelerine neden olmaktadır.
Vekil ebe-hemşirelik, kamu dışı aile sağlığı çalışanı gibi istihdam modelleri ile güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya mahkum ediliyor. Eğitim ve sertifika programları ihtiyacı karşılayacak düzeyde yapılmıyor. Yapılanlara katılım konusunda da haksızlıklar oluyor. Ebeler bazı sertifika ve eğitim programlarına dahil edilmiyor. Oysa ki, ebelerimiz çalışma alanındaki tüm birimlerde görev yaptırılmaktadır. Anne ve bebek sağlığı için hizmet üreten ebelerimizin görev yaptıkları kurumların yüzde 80’in de kreş bulunmuyor. Bu zorluk kendi aile yaşamlarını da olumsuz etkiliyor. Bugün ebe arkadaşlarımız dünyaya gelen her bebeğin ilk nefesinde yanındalar. Anne ve bebek sağlığı için şifa dağıtıyorlar ama 10 yaşından küçük çocuğu olan sağlık çalışanı annelere idari izin yok. Süt izni kullanan sağlık çalışanı anneler de idari izinden mahrum bırakıldılar, bebekleri bile mağdur edildi. Kendi bebeklerinden ayrı kalan sağlık çalışanlarımız ise, kendilerine emanet edilen bebeklerin ailelerine kavuşmasını sağlıyorlar. Üvey evlat muamelesi gören sağlık çalışanlarımız böyle bir çarpık çalışma düzeni içerisinde canlarını hiçe sayarak sağlık hizmeti sunmaktadır” dedi.
Tüm sağlık çalışanları gibi enflasyon karşısında eriyip giden ücretler, sözde kalan bir yıpranma payı, sefalete mahkum edilen emeklilik nedeniyle geleceklerinden endişe duyduklarını dile getiren Bayer,”Ebe arkadaşlarımızın bu sıraladığımız temel sorunlarına duyarsız kalınması kabul edilebilir bir durum değildir. Aileye ve çocuğa çok önem verdiğini iddia eden ve bunu sık sık dile getirenlerin anne ve çocuk sağlığının temel taşı ebelerimizin sorunlarına kulak tıkaması da ayrı bir çelişkidir. Bu çelişkiler sonlandırılmalı ve ebe arkadaşlarımızın sorunları çözülmelidir.Sendika olarak yaptığımız “Pandemi Döneminde Sağlık Çalışanları Araştırması” sonuçları, çalışanların durumunu net bir biçimde anlatıyor.
Araştırmamıza göre;
*Sağlık Çalışanlarının %79’u pandemi dönemi boyunca kendilerine gereken değerin verilmediğini düşünmektedir.
*Sağlık Çalışanlarının %92’si aldıkları maaş ve döner sermayelerin yeterli olmadığını belirtmektedir.
*Sağlık Çalışanlarının %54’ü emeklerinin karşılığının verilmediğini düşünmektedir.
*Sağlık Çalışanlarının %70’i geleceğe dair kendini güvende hissetmemektedir.
*Sağlık Çalışanlarının %75’inin bu dönemde en büyük kaygısı virüsü aile bireylerine bulaştırmak olmuştur.
*Sağlık Çalışanlarının %33’ü bulaş korkusu ile ailesinden ayrı bir yerde konaklamak zorunda kalmıştır.
*Sağlık Çalışanlarının %80’i izinlerin yasaklanması ve yoğun çalışma temposu nedeniyle ailelerine yeteri kadar vakit ayıramadıklarını belirtmiştir.
Sağlık çalışanlarının dile getirdikleri bu meseleler üzerinde durulmalı ve çare üretilmelidir. Canlarını hiçe sayarak savaşmanın karşılığı bu olmamalıdır.
Türk Sağlık-Sen olarak çözüm üreten, sağlık çalışanlarının hakettiği mali ve özlük hakları veren, gözleri gören, kulakları duyan yöneticiler istiyoruz.
Ebe arkadaşlarımızın tüm sağlık çalışanlarının sesine kulak verilmeli, onları sevindirecek düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.” diyoruz.
Bu düşüncelerle fedakârlık gerektiren mesleğin cefakar çalışanları olan tüm ebe arkadaşlarımızın Ebeler Haftasını kutluyor, sorunların çözülmesi için derhal adımların atılmasını talep ediyoruz. Millet olarak sağlıklı günlere en kısa sürede kavuşmak temennisiyle salgına karşı cephenin ön safında kahramanca savaşan tüm sağlık çalışanlarına kolaylıklar diliyoruz” ifadelerini kullandı.