Gençlik bir ömrün ne başlangıcıdır ne de sonudur. Atılması gereken bir dönem değildir. Uyumsuzluk değildir, kişilik bulma savaşı değildir. Tecrübesizlik ve saygısızlıkta değildir. Ne sorun üretme merkezi ne de deşarj olmakta değildir. Gençlik demek geleceğin ihtiyaçlarına göre yetiştirilen toplumun ayakta kalmasını sağlayan temeldir. Ve bu temeli sağlam atacak bizler. Tanımadığım ama konuşmalarına dahil olduğum bir toplulukta karşılıklı konuşan iki anneydi bahsi geçen ve gerçekten düşündüren beni. Üniversiteyi kazanmıştı annelerden birinin kızı. Diğer anneye anlatıyordu kızının kalacağı evi, artık güvenmesi gerektiğini, bundan bir iki ay önceye kadar her şeyini kısıtladıklarını, amaa artık üniversiteli olduğunu, büyüdüğünü, aklı başında olduğunu iddia ederek, diğer anneye bir daha genç olmayacak ki, üniversitede artık özgürce yaşamalı, aklı kalmasın istediğini yapsın ve duymaktan canımın sıkıldığı birsürü cümleler... Hani temel dedik, hani sağlamlık dedik, hani hani ya...

Gene kalbim ağrıdı. Sanki öküz oturdu içime...

O anneye göre mutluluk her şeye sahip olabilmek, her şeyi yapabilmek miydi acaba?

Umut kaynağı yavrusunun umutsuzluk kapılarını kendi elleriyle açması nasıl bir düşünceydi? Biz yetişkin bireyler milli ve manevi değerlerimizle ne kadar donanımlıyız? Allah korkusunu sürekli içinde taşıyan, araştıran, derin düşünen, imanlı, inançlı, itikatlı ve vicdan sahibi isek bizler elbette geleceğe vereceğimiz evlatlarda bu yolda ilerler.

Tarihini bilmeyen gençlik yazık edecektir kendine. Tıpkı tarihini bilmeyen ebeveyn gibi.

Gençlerimizin bağımsızlığını kazanma sırasında otorite figürleri (anne-baba-öğretmen vb...) ile direniş içine girmesinin doğal yanları illaki olacaktır. Onları anlama, kendimizi anlatma ve anlaşmaya ulaşma oldukça zor ama anlamlı bir çabadır illaki.

“Gençler! Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve enerjisine bağlanmıştır. Bütün ümidim gençliktedir. Gençleri yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” Mustafa Kemal ATATÜRK