Şu bilinmelidir ki, Türkiye’yi kan kokusu sarsın diye düşünenler, asla başarılı olamayacaktır.
Demokratik hak arayanlar, haklarını yakıp yıkarak, insanların can ve mallarına zarar vererek hak almazlar. Bu yaptıkları ancak eşkıyalık, gasp ve kundaklama suçları ile sonuçlanır. İnsanların canına malına zarar verenler, acaba hangi sonuçlara neden oluyoruz diye oturup düşünmelidirler.
Öncelikle aklıma gelen birkaç cümle yazmak istiyorum. Türkiye’yi kaosa çekmek, ülkemizde yaşayan bütün insanların yaşam teminatının olmadığını ortaya çıkarır ve dış mihrakların ekmeğine ya sürer. Ekonomisinin zarar görmesini sağlar. Türkiye devletinin ileri değil tamamen geriye götürmesini sağlar.
Demokratik hak arayanlar haklarını nasıl arayacaklarını çok iyi biliyor olmalıdır diye düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devletidir. Varsa bir talep, istek ve itiraz bunun yolu meydanlara dökülüp ortalığı karıştırmak değildir. Yapılan bu eylemlerin sonuca varması için yasal yollarla başvurulmalıdır.
İlle de eylem ve mitingler yapılacaksa gerekli mercilerden izinler alınır. İzin verilen yerlerde ve meydanlarda haklı dava güdülür. Bu şekilde istenilen ya da yanlış görülen duruma karşı olunur. Bu arada durumdan istifade ederek emellerini gerçekleştirmek isteyen provokatörler, hak arayanların içlerine sızamamış ve bir sonuca varamamış olacaktır.
Hükümetin oyların yüzde 50’sini alarak istediği kararları alıp uygulamasında fazla bir engel göremiyorum. Fakat milleti ilgilendiren, bu ülkede yaşayan insanların yaşamsal koşullarını değiştirerek bir toplumsal durum hakkında karar alacaksa bunun yolu “ben yaptım oldu” demek olmasa gerek.
Doğru olan ise, hükümetin yapması gereken toplumun genelini ilgilendiren konularda, Yapılacak işlerin, projelerin ve hizmetlerin çok iyi derecede insanlara anlatılmasıdır. Herkesi ilgilendiren konularda toplumun genelinden onay alması gerektiğini düşünüyorum. Yine belirli bir oranda itiraz olursa konuyu referanduma getirmesi gerektiğini düşünüyorum.