HAYALİ POLİS OLMAKTI

Türkiye Harp Malulü Gazi Şehit Dul ve Yetimler Derneği Başkanı Ali Yavuz'un ibretlik hikayesi hem duygulandırıyor, hem de gururlandırıyor. 1975 yılında Kahramanmaraş'ın Göksun İlçesinde doğan, ilk ve orta öğrenimini Göksun İlköğretim Okulu'nda, Lise eğitimini ise Kayseri Lisesi'nde tamamlayan Ali Yavuz, "Liseyi okuduktan sonra, ailem çok zengin bir aile değildi. Liseyi okurken sabahçıydım. Sabah okula gidiyordum, öğleden sonra da çalışıyordum. Kendi imkanlarımla okudum. Kısa yoldan memur olmak için çaba gösteriyordum. Bana en yatkın ve benim hayalimde olan polislikti. Polis olmak için müracaat ettim. Müracaat ettikten sonra bana tanıdığım bir ağabeyimiz, o zamanlarda polislerde askerlik yapma zorunluluğu vardı, askerlik görevimi yapmamı söyledi. Askerlik yaptıktan sonra da polis olabilirsin, hiçbir sorun olmaz demişlerdi. Ben de bu sözü tutarak askerlik vaktimin gelmesini bekliyordum" dedi.

MAHKEMEDE YAŞINI BÜYÜTTÜ VE..

 Başkan Yavuz, babasının doğum günlerini günü gününe getirmediğini ve nüfusa kaydını 1977 doğumlu olarak yaptırdığını belirterek, şöyle konuştu: "Benim kaydım yaşımdan küçük yazıldığı için askere gidemiyordum, benim yaşıtlarım askere gitti, ben gidemedim. Lise bittikten sonra üniversite sınavlarına girdim, kazanamadım. Hem üniversiteye hazırlandım, hem akrabamızın otobüsünde muavinlik yaptım.  Gaziantep'te asker sevkiyatları oluyordu. Davullar zurnalar ile aileler o zaman vatani görevlerini yapmaları için çocuklarını uğurluyorlardı. Biz de o arkadaşları gidecekleri birliklere telsim ediyorduk. Ben her ilde bunlarla karsılaştığımdan askere gitmek için otobüs şoförü ile konuştum. Ben muavinlik yapmayacağım, askere gideceğim dedim. Göksun'dan geçiyorduk, indim ve bir gün sonra yaşımı büyütmek için mahkemeye müracaat ettim. Müracaat ettikten sonra da yaşımı büyüttüm."

"BANA GÖRE İBRETLİK BİR OLAY"

Devre kaybı olarak askere gittiğini söyleyen Yavuz, sözlerine şöyle devam etti: "Belki zamanında gitmiş olsaydım ayağımı sivilde kaybedecektim. Bana göre ibretlik bir olay. İki sene sonra askere gitmiş olsaydım, illaki bu benim kaderime yazılmış. Belki kaza geçirip ayağımı kaybedecektim. Ama ne oldu askere gittim. Şırnak Silopi'de terör örgütünün tuzaklamış olduğu mayına basarak sağ ayağımı kaybettim. Mayına bastıktan sonra helikopter ile Şırnak Askeri Tıp Akademisi'ne getirdiler beni. Hastanede üç gün tedavi olduktan sonra Diyarbakır Askeri Hastane'sine geldim. Bir gün de orda misafir edildim. Ambulans uçak ile on beş tane yaralı olan gazi arkadaşlarımızla birlikte Gata'ya getirildik. 2.5 aya kadar orda tedavi gördüm. Tedavim yapıldıktan sonra 45 gün hava değişimine gönderildim. 45 gün sonra tedavimin geri kalan kısmı yapıldı. 

"AYAĞIMIN BÜYÜYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORDUM"

Biz o zamanlar protezin ne olduğunu bilmiyorduk. Ben doktorlar pansuman yaparken bile ölü dokuların kesilmesine karşı çıkıyordum ayağımı kesiyorlar diye. Ruhsal olarak çok etkilenmiştim. Ben ayağımın büyüyeceğini düşünüyordum. Ne olduğunu bilmem gerekirken orda insan akıl tutulması yaşıyor. Sen belli bir yaşa gelmişsin, 20 yaşına gelmişsin, ayağını kaybediyorsun beyin olarak kabullenemiyorsun. Doktorlar beni tedavi ederken ben bağırıyordum. Çok kabullenemiyordum. Ayağımın büyüyeceğini düşünüyordum. Arabistan'da ağabeyim vardı. 25 yıl orda kaldı. Benden daha iyi bilmesi gerekirken o geldi o da söyledi bana 'Kardeş ayağın ne zaman büyüyecek?' diye. İnsan çok etkileniyor. Allah kimsenin başına vermesin. Benim yanıma tedavi olurken, iki ayağı olmayan, iki kolu olmayan arkadaşlar geliyordu. Ben o arkadaşlarımı yanımdan kovuyordum. 'Gidin yanımdan neden geliyorsunuz sizin yaranız size, benim yaram bana' diyordum. "

 "45 ASKER BASMADI, O MAYINA BEN BASTIM"

Gazi olmadan önceki son sabahını ve gazi olduktan sonraki hatırladıklarını şu sözlerle anlattı: "Ben çok duygusal bir insanım. Usta birliğine gittiğimde ben tankçıydım. Şırnak'ta Silopi'ye gönüllü olarak gittim. İş güvenlik taburuna seçmeli olarak geçtik. G3 silahını ben acemi birliğinde görmedim. 15 gün eğitim aldıktan sonra da operasyonlara gittim. Habur Sınır Kapısı'na yakındık. Sınır olduğumuz için de nerdeyse her gün çatışma oluyordu. Çünkü terör örgütünün geçiş güzergahındaydık. Çok tehlikeli bir noktaydı. Talabani, Barzani birbiri ile savaş halindeydi. Oradan kaçan PKK'lılar da gelip bizimle savaşıyordu. Çok zor günler geçirdik. Başarılı operasyonlar yaptık. Yaralandığım sabahtan önceki akşamı da 23.30'da çatışmaya başlandı sabah 06.00'a kadar. O gün dört tane arkadaşımızı şehit verdik. 15'e yakın arkadaşımız da yaralandı. İçimize kadar sızmışlardı. Bayrağımızı indirmeye çalıştılar ama indiremediler. Revirde, yaralı olan PKK'lılar tedavi olmuş, gitmiş. Sabah da arama tarama faaliyetleri yapılıyordu. Bizim time görev verdiler, denetim yapılması için. O noktaya gittik. Görevi tamamladıktan sonra geri dönüyorduk, önümden 45 tane asker ve koruyucu geçti. Ben geçerken, mayın patladı. Nasip işte. Kısmetinde ne varsa o olur. Üç mayının üzerinden geçiyorum, dördüncüye basıyorum. Sonra beni gönderiyorlar, arkadaşlar orayı imha ediyor. Arkadaşlarım benim can güvenliğimi sağlamak için kendini siper etti ve bu beni çok gururlandırmıştı."

'TOPAL ALİ' LAKABI TAKTILAR

Başkan Yavuz, herkesin bir hayali olduğunu ancak böyle bir durum sonrası tüm hayallerin yıkılıp, bittiğini belirtti. Tedavisi yapıldıktan sonra ayağına protez takıldığını belirten Yavuz, "Ayağıma protez taktıktan sonra eve, ailemin yanına  gönderildim. Tabi istediğim şekilde yürüyemiyordum. Kış ayında evime gönderildim. Karda yürüyemiyorsun sağlam insan gibi. Sonuçta bu vatan için bir ayağını verdin ama çevremdeki insanlar; 'Topal Ali geldi' diyorlardı. Sen ne kadar gazi olsan da onların gözünde topal olarak görülüyorsun. Onlar kötü anlamda söylemiyor belki ama ben bu yüzden köyümden kaçtım" ifadelerini kullandı. 

"KIZ İSTEMEYE DE, NİŞANIMA DA GİTMEDİM"

1989 yılında Kayseri'ye geldiğini söyleyen Yavuz, evlendiği anını ise şöyle anlattı: "Annem yaşlıydı, bu durumda insan evlenmekten de korkuyor. Sonuçta bir ayağın yok, engelli durumundasın. Bana kız gelir mi, gelirse işte ne der? İnsanda bir korku oluyor. Ailem çok ısrar etmesine rağmen ben çok evlenmek istemedim. 'Yok yok' dedim ama ağabeyim telefon açtı. Şu an ki eşime dünür gittiğimizi söyledi. Eşimi ben tanıyordum ama ben  yanına gitmeden dünür gidildi. Kız istedik, ben gitmedim. Nişanlandık. Nişanımda bile, yüzük takılırken orda bulunmadım. İnsan onun yanına varmaktan, o topluma girmekten çekiniyor. Allah kimsenin başına vermesin çok zor."

EVLİ, 3 ÇOCUK BABASI BİR GAZİ

Yavuz, hikayesini anlatmaya şöyle devam etti: "Evlendim, iki kızım, bir oğlum var, mutlu bir ortamımız var. Yatalak olan arkadaşlarımız var. Evliyken terk edilen arkadaşlarımız var. Bunları da görüp bilince insan haline şükrediyor."

GÖZLERİ DOLDU, KELİMELERİ DÜĞÜMLENDİ

2008 yılından beri Türkiye Harp Malulü Gazi Şehit Dul ve Yetimler Derneği Başkanlığı yapan Gazi Ali Yavuz, hayat hikayesini anlatırken gözleri doldu, o anlar gözünün önüne geldikçe de kelimeler sık sık boğazında düğümlendi.