Moderatörlüğünü Dünya gazetesi Genel Yayın yönetmeni Hakan Güldağ’ın yaptığı Kültepe Ekonomi Zirvesinde ‘Türkiye Ekonomisinin Genel Görünümü ve Sürdürülebilir büyümenin önemi konulu’ oturumda konuşan Başkan Akay, mısırdan elde edilen Nişasta bazlı Şeker’in sağlık açısından ciddi manada sorunlar teşkil ettiğini belirtti.
Başkan Akay, Sağlık Bakanlığının “Nişasta Bazlı Şekerlerin sağlık etkileri” hususundaki son açıklamasının ve zamanlamasının da önemine dikkat çekerek, “Gelişmiş ülkelerde ve Avrupa ülkelerindeki NBŞ üretimi toplam üretimin yüzde ikisi kadardır. Ülkemizde kota olarak yüzde on olarak uygulanıyor ama gerçekte kontrolsüzlük olduğu zaman yüzde onbeşleri ve yirmileri geçtiği oluyor. Bu bizim nesillerimizin, çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği ve tüm insanların sağlığı açısından önemlidir” dedi.
Başkan Akay sözlerini şöyle sürdürdü;
“2016 yılından beri Şeker kuruluna atama yapılmayınca dolayısıyla sektörde düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin de ortadan kalkması gerçek pancar şekerinin dışında NBŞ üreticilerine avantaj sağladı. Çünkü onlar yılın her ayında üretim yaparak bu boşluğu farklı şekilde değerlendirdiler. Aynı zamanda yurt dışından da ithalat yapılmaya başlandı. Türkiye’de NBŞ’nin kotası 265 bin ton iken üretim kapasitesi 1 Milyon 350 bin tondur. Bu kadar kapasiteyi ne için oluşturdukları konusunda şüpheler bulunmaktadır. Bu nedenle denetim faaliyeti önem arz ediyor.
Bunun yanında daha tehlikeli olan ve ülke dışında kimyasallardan üretilen Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcılar da insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Geçen sene ülkemizde 2 bin 963 ton YYT ithalatı yapılmış olup bu miktar Kayseri Şeker’in yıllık toplam şeker pancarı kotası olan 328 bin 800 ton şekere eş değerdir. Bu kadar YYT ithal etmek demek Kayseri Şeker gibi bir fabrikayı aslında üretimden uzaklaştırmak anlamına da geliyor. Bu nedenlerle şeker sektöründeki asıl sorunun NBŞ ve YYT den kaynaklanmakta olduğunu söyleyebiliriz.”
“Türkiye şeker ihracatçısı olabilir”
Şeker Sektöründe sürdürülebilirliğin önemine değinen Başkan Akay, “Ülkemiz Şeker sektöründe de ihracatçı konuma gelebilir. Avrupa Birliği, 13 sene planlı bir sistem uyguladı ve ithalatçı konumdan bunu başararak ihracatçı konuma geldi. Ülkemizde de şeker sektörü bu çerçevede yeni bir planlamayla ele alınıp bu noktaya getirilebilir. Bunun düzenlemesinin yapılması lazım. 2000 yılından beri kamuya ait 25 Şeker Fabrikası özelleştirme kapsamında bekliyor. İki kere ihalesi yapıldı. İhale gerçekleştirilemedi. Bunların netleşmesi lazım. Şeker sektörünün daha sağlıklı zemine oturup kendi ayaklarının üzerinde devam ederek kendi ülkemizin ihtiyaçlarını karşıladığımız gibi çevremizdeki ülkelerin şeker ihtiyaçlarını da bu şartlarda karşılayabiliriz. Bizim çiftçimizin böyle bir üretim gücü var. Fabrikalarımız da eğer yeni şartlara göre düzenlenip de bunu başaracak olursa ülkemiz bu noktada önemli bir gelir kalemine kavuşmuş olur” ifadelerini kullandı. (Kurumsal)