Gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Kayseri Psikodrama Enstitüsü ve Aile Danışma Merkezi Başkanı Şeref Algur ile çocuk istismarı, çocuk gelin, gençlerin sınav maratonları ve aile üzerine konuştuk.

İşte Şeref Algur ile çok özel röportajımız:

SORU: Şeref Algur kimdir?

-Şeref Algur, Kayseri Psikodrama Enstitü Başkanı, Uzman Psikolojik Danışman, Psikodramatist, Psikodrama Eğitmenidir.

SORU: Kurumunuz hakkında bilgi verebilir misiniz?

-Bizim kurumumuz İstanbul Psikodrama Enstitüsüne bağlı olarak işlevini sürdürmekte. Sadece psikologlara, Psikolojik Danışmanlara ve psikiyatrlara açık grup verdiğimiz eğitimler sonucu verdiğimiz diplomalar Amerika’ da geçerli. Psikodrama bir grup psikoterapisi. Kayseri 1 ve Kayseri 1 gruplarımız mevcuttur. Kayseri 1 grubumuz yardımcı terapist olma yolunda ilerliyor. Kayseri 2 grubumuz daha yeni. Önümüzdeki günlerde Kayseri 3 ‘ün oluşumunu devam ettiriyoruz.

Bizim burası aynı zamanda yasal bir kurum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir kurum. Kurumumuzdaki kadromuzu güçlendirmeye çalışıyoruz. Kadromuza 10’ a çıkarmak üzereyiz. İç Anadolu’ da en büyük psikoterapi merkezlerinden biriyiz. Hem endüstriyel hem bireysel hem de grup anlamında da hizmetler veriyoruz.

Uzmanlarımızdaki en önemli özelliklerden biri yüksek Lisansını yapma şartıdır. Uluslararası geçerliliği olan psikodrama ihtisası yapma şartı da istiyoruz.

SORU: Psikodrama enstitüsü olarak bugüne kadar sürdürdüğünüz psikodrama gibi faaliyetlerinizin yanı sıra geliştirmeye çalıştığınız başka faaliyetleriniz de var mı? Katılımlar ne yönde oluyor?

-Psikodrama Yaşantı Gruplarımız bulunuyor. Ben mesela Diyanet Vakfının daveti üzerine 3 gün önce Hollanda’daydım. Tezimi anlattım. Tezim dünya’ da tek. Psikodrama ile Tasavvufu birleştirdim. Çok başarılı bir süreç geçirdik.

“İnsanların Eğitilmesi Gerekiyor. Bilimsel Formatta Cinsel Eğitim Verilmesi Gerekiyor”

SORU: Son yıllarda artan olaylardan birisi ve sürekli gündemde olan konulardan birisi de çocuk istismarı siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Çocuk istismarı acaba son dönemlerde mi arttı? Ya da son dönemlerde basın- yayın bu konu üzerine de gidiyor. Son dönemlerde daha çok mu ortaya çıktı?

Bunun Bilimsel istatistik verilerini bilmiyoruz. Ama şöyle diyelim: Tabi bu bizim toplumumuzun sorunu. Yani bu konularda idam veya başka şeylerde dillendiriliyor. Ama esas dillendirilmesi gereken şey eğitim.

İnsanların eğitilmesi gerekiyor. Bilimsel formatta cinsel eğitim verilmesi gerekiyor. Özellikle biz dokunsal bir toplumuz. Çocuklarımıza cinselliğin aileler tarafından okullarda anlatılması gerekiyor. Ve çocuklarımıza dokunsal eğitim vermemiz gerekiyor. Çünkü nasıl dokunacağımızı bilmemiz gerekiyor. Cinsel taciz dediğimiz zaman ona cinsellikle yaklaşmak anlaşılıyor. Bence dokunmakta taciz olabiliyor. Veya bir söz veya bakışta taciz olabiliyor. Sadece tacizi bir noktada sınırlandırmamakta gerekiyor. Bu problem eğitimsizliktir. Yani bu insanları idam edelim deniliyor. Tabi toplumun canı acıyor. Ama toplumun temel çözümü eğitimden geçiyor. Hakikaten ben sokağa çıktığım zaman birçok patoloji görüyorum.

“ Ben Temel Anlamda İdama Karşı Bir İnsanım. Çünkü Bu Vakalarda İdam Ne Kadar Etkili Olur, Ne Olur Tam Bilemiyorum. Ama Bir Problemi Bu Şekilde Değil de, Kökten Anlayış Değiştirerek Yaklaşmak Çok Önemli”

SORU: İdam sizce kesin çözüm müdür?

-Ben temel anlamda idama karşı bir insanım. Çünkü bu vakalarda idam ne kadar etkili olur, ne olur tam bilemiyorum. Ama bir problemi bu şekilde değil de, kökten anlayış değiştirerek yaklaşmak çok önemli. Bu sadece Türkiye’ de oluyor da Avrupa ‘ da olmuyor değil her yerde oluyor.

Basın- Yayına’ da burada bir görev düşüyor. Çok popülist şekilde yayınlar yapılıyor. Popülist şekilde yayın yapınca da toplumun psikolojisini Kitle Psikolojisi şeklinde etkileyebilmektedir. Tabi ki bunları yayınlamalı ama bilinçli bir şekilde yapılmalı. Sanki herkes reyting peşinde. Burada bilimsel yaklaşılmalı. Üniversitelerin Psikoloji Bölümlerinden de yararlanılmalı.

YKS Ek Yerleştirme Sonuçları Açıklandı! Kayıtlar Ne Zaman Gerçekleşecek? YKS Ek Yerleştirme Sonuçları Açıklandı! Kayıtlar Ne Zaman Gerçekleşecek?

Bir uzlaşma oluşturulmalı ve faaliyete geçilmeli. Yoksa bu döngü devam eder. Toplumda herkes birbirini suçlar. Bu olayların bunu, şunu yok bu bir insanlık sorunudur. Çünkü Dünya’nın en masumları çocuklardır. Bizim çocuklarımızı korumamız son derece önemlidir. Ve çocuklarımızda bu konularda bilinçlendirilmelidir. Çocuklarımızın özellikle dokunurken er- ojen bölgelerine dokunmamız, onların mahrem alanı olduğunu söylememiz son derece önemli.

“Bu Aslında Bireye Olan Saygısızlığın Göstergesi”

SORU: Çocuk gelinler hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Normalde aslında kanunlarımıza göre 18 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor. Ama o da deliniyor.

Bu aslında bireye olan saygısızlığın göstergesi. Çünkü bir toplumda erkek cinselliği kutsanırsa bunlardan kaçınılmaz. Bu tür yaklaşımlar ailelerde olduğu sürece bizim toplumumuz için kutsallaştırılmış bir şey. Bir erkek çocuk her küfürü söyler, çapkınlık yapar, bu övünülecek bir şeydir. Kadın hiçbir şey olmamalıdır. Bu son derece yanlıştır. Bir çocuğa sen sırf erkek diye bütün yaşama serbestîsini gösterirsen olacağı bu.

“ Çocuk Susmamalı”

SORU: Bu konularla ilgili paylaşımda bulunurken çocuk susar sen susma etiketini kullanıyorlar. Sizce çocuk susar mı? Susmalı mı?

-Çocuk susmamalı. Çocuğun susmaması için iki şey gerekli. Çocuğun ailesi ile ilişkisinin çok iyi olması lazım. Ve sağlıklı aile yapısı olması lazım. Özgüvenli olmalı. Ben tacize uğrayan çocuklarla ilgili bir araştırma okudum.

Vakalar çoğunlukla sağlıksız ailelerin çocukları. Evliliklerde 3 kişi var aslında. Anne, baba, çocuk diye söyleyeceğimi bekliyorsunuz ama 3. sü ilişki. İlişki ne kadar sağlıklı olursa çocuğa da yansır bu etki. Burada çocuklara abartıya kaçıp aman oynamaya çıkma. Bu süreçte eve hapsetmekte sağlıklı değil. Bu tür olayların gündeme gelmesiyle çocuğu korkutmaya çalışmak çocuğun sağlıklı gelişimine zararda bulunduğunu söylerim.

Özellikle buradan sizin aracılığınızla şunu da söyleyim; Ruh sağlığı hizmeti alacak insanların mutlaka psikolog, psikolojik danışman… Vs. olmasına dikkat etsin. Özellikle yaşam koçu gibi bunlara yanaşmasınlar.

“ İnsanları Olaylar Yormaz. Olaylara Yükledikleri Anlamlar Yorar”

SORU: Gençlerimizde sınav maratonu ve gelecek kaygısı var. Bu sınav psikolojisini gençler üzerinde nasıl yorumluyorsunuz?

-İnsanları olaylar yormaz. Olaylara yükledikleri anlamlar yorar. Bizi hasta eden şey olayların kendisi değil, algılarımızdır. Sınava nasıl anlam yüklediğimizle ilgili, ya da ailelerin yaklaşımlarıyla ilgili. Eğer aile sınava bir ölüm- kalım savaşı olarak bakıyorsa, çocukta onu ölüm- kalım savaşı olarak görecek. Ve çocukta kaygı içine girecek.

Şu da unutulmamalı artık ülkemiz de veya dünya ‘ da iyi meslek yok. İyi yetişmiş insan var. Bu çok önemli.

SORU: Aile danışma merkezinize katılımlar nasıl?

-İnsanlar artık bu tür kurumları ayıptan çıkarıp ihtiyaç olarak görmeye başladılar. Çok şükür İç Anadolu’da ilk 5’ girecek kapasitedeyiz.

SORU: Son olarak ne söylemek istersiniz?

-Ben Kayseri Basını olarak bu konuyla ilgilendiğiniz için özellikle Kayseri Deniz Postası’ na çok teşekkür ediyorum.