Röportajında Güler, şunları söyledi: “Sinema şirketi yanınca, babam beni hikaye yazıyorum diye Yeni İstanbul Gazetesi'nde işe soktu. 1950'de muhabir oldum. Ondan sonra da b*ku yedim; işte bugüne kadar geldim. Tabii, o günleri çok iyi hatırlıyorum. Yıl 1955. "Halk Oyunlarını Yayma ve Yaşatma Kurumu" vardı. Açıkhava Tiyatrosu'nda bir gösteri olacaktı. Benim vazifem de gidip fotoğraf çekmekti. Neyse ben çıktım yola, İstiklal Caddesi'nde yürüyorum. Bir de ne göreyim? Camı çerçeveyi indiriyorlar her yerde. Ne yaptın peki? Taksim Sineması'nın karşısında balkonu olan bir kahvehane vardı. Hemen oraya sığındım. Dışarda o ona bağırıyor, camlar kırılıyor, tüm dükkanlar yağmalanıyor; anlayacağın tam bir kaos. Millet dükkanların vitrinlerinden içeri dalıp yeni elbiselerle çıkıyordu. Kocaman herifler 3 paltoyu birden üstlerine giyiyorlardı. Soygun oldu, resmen soygun! Taksim Sineması'nın karşısında balkonu olan bir kahvehane vardı. Hemen oraya sığındım. Dışarda o ona bağırıyor, camlar kırılıyor, tüm dükkanlar yağmalanıyor; anlayacağın tam bir kaos. Millet dükkanların vitrinlerinden içeri dalıp yeni elbiselerle çıkıyordu. Kocaman herifler 3 paltoyu birden üstlerine giyiyorlardı. Soygun oldu, resmen soygun! Mehmet Cemal'in anasının Gilda diye bir dükkanı var, süs eşyaları satılıyordu. Gittiğimizde, "Cemal Paşa'nın dükkanıdır burası" diye engel olmaya çalışıyorlardı. "Gilda Türk değildir. Gilda ne demek?" diye başladılar yıkmaya. O zihniyet bugün olsa bütün Türkiye yıkılır, bir tane dükkan kalmaz çünkü gavur isminden geçilmiyor. Resim çekmek uğruna akıl hastanesine yattım. Ürdün Kralı Talal akıl hastanesinde yatıyordu. Adamın öyle bir karısı vardi ki, kafayı üşütmemesi işten bile değildi. Tüm dünya basını devrik kralın bir kare fotoğrafını çekmek için yarış halindeydi, ama başaran yoktu. Neyse ben bunun resmini çekmek için hastaneye gittim. Tabii, almıyorlar içeri. Başladım garip garip hareketler yapmaya, 'hastayım' falan demeye. Maksat hastaneye deli olarak girip fotoğraf çekebilmek! Gittiğimin ilk günü bana bir iğne yapmazlar mı feleğim şaştı. Fotoğraf çekmeye teşebbüs edince Talal'ın korumaları, "Bir daha seni görürsek vururuz" dediler. O gece hastaneden kaçtım.” [Kaynak: haberler.com]