Türk Kadınlar Birliği Yönetim Kurulu adına açıklamada bulunan Ayşe Uzunlu, "Olayı duyduktan sonra yaptığım kısa araştırma sonucunda çarşı esnafının tehlike arz ediyor diye düşünüp imza toplayarak belediyeye şikayet edip kaldırılması talebini duymak beni sarstı. Merak edip heykelin olduğu alana gidince konuşup sohbet ettiğim iş yeri sahiplerinin konuya bakış açısı ise daha vahimdi.

Kayseri savaşmadı ki, kadınlar ne yaptı ki, esas kadınlar çarşısı burası değil ki, bazıları da heykeli sanatsal olarak değerli bulmayıp bu konuda yorum yaptı. 2003 yılında ‘’Kayseri Ticaret Odası tarafından yaptırılan Kadınlar Çarşısı Heykeli’’ Kayseri tarihinde yer alan önemli bir değerdir" ifadesinde bulundu.
Uzunlu, "Geçmişin unutulmaması, yeni kuşaklara aktarılması ve sevdirilmesi için şehirlerin yapısında bulunması gereken binalar, parklar, anıtlar, heykeller şehrin geçmişinin en güzel simgeleridir. Kadınlar Kurtuluş Savaşında hem cephe hem cephe gerisinde vardı. Cumhuriyetin ilanı ile her alanda var ve görünür olduk. Kadınlar Çarşısı heykeli ile hem maneviyatımızı hem de şehrimizin güzide hikayesini geri istiyoruz. Ya heykelimizi yerine iade edin ya da Kayserili kadınlara ait bu kültürü yaşatacak anlamlı bir şeyler yapın."

Konu ile ilgili Başkan Uzunlu şunları sözlerine ekledi: “Heykelin kaidesinde yazan Kadınlar Çarşısı 11 Eylül 1921 tarihinde: “Ben şehit anasıyım, diğer askerler de evlatlarımdır. Kızımın çeyizinden şu esvapları onlara çam sakızı, çoban armağanı olarak vereceğim” diyen Türk kadınının başlattığı ve diğer Türk analarının desteklediği kampanya ile elde edilen gelirle Milli Mücadele için cephane alınarak cepheye bizzat kadınlar tarafından sevkiyatın başlatıldığı Kutsal bir Mahaldır.” Cümleleri bize kurtuluş savaşında kadın duyarlılığını gösteren en güzel sözlerdir.

2008 yılında Kayseri’de uygulanan “Mızrak Duruşlu Kadınlar” adlı AB projesi Kayseri Ticaret Odası ve Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şubesi tarafından yürütülmüştür. Projenin adının nerden geldiği tarihsel açıdan çok önemlidir.

Kayseri’de bulunan cephanenin Çukurova direnişçileri için Ulukışla’ya taşınması gerekmişti. Mustafa Kemal Paşa, Halkı aydınlatması ve gençleri orduya kazanması için Kayseri’ye yolladığı Mazhar Müfit Kansu’ya bir telgraf göndererek cephanenin her türlü çareye başvurularak Ulukışla’ya ulaştırılmasının sağlanmasını istedi. Mazhar Müfit bir hafta Kayseri’de kaldı .Müdafaa-yı Hukuk Derneği gibi Anadolu Kadınları Müdafaa-yı Vatan Derneğinin şubesinin çalışmalarını da başarılı bulmuştu. Kayserililerin büyük çoğunluğu milli namusu savunan Ankara’yı candan desteklemekteydi. Gençlerin askere katılması için özel bir çaba harcamak gerekmemişti.

Memduh Büyükkılıç İstedi, Bakan Osman Aşkın Bak “Kayseri kendi işini halleder dedi” Memduh Büyükkılıç İstedi, Bakan Osman Aşkın Bak “Kayseri kendi işini halleder dedi”

“O kadar ki Kayseri Lisesi’nin bu yılki son sınıfları, öğrencilerinin tümü askere gittiği için kapalıydı.”

“Mutasarrıf Ethem Bey’e Paşa’dan aldığı telgrafı gösterdi. Ethem Bey ilgilendi. Cephane hemen yola çıkarılabilirdi. Ama bir sorun vardı: Cephane kafilesini kimler eşkiyaya karşı koruyacaktı?

Bir küçük müfreze kurmak gerekti. Çünkü Kayseri’nin çevresi eşkıya çeteleriyle doluydu. Ama Kayseri’de eli silah tutan kim varsa ya cephedeydi ya cephe yolunda. Bir çözüm bulamayan Mazhar Müfit Bey geceyi uykusuz geçirdi. Sabah, mutasarrıfın çağırdığını söylediler. Koştu. Ethem Bey’in yüzü gülüyordu.”

Az önce Müdafaa-yı Vatan Derneği’nin Başkanı Seyyide Hanım ile yardımcısı Feride Hanım (Güpgüpoğlu)geldiler.(Ferruha Güpgüpoğlu 1935 yılında meclise seçilen ilk kadın milletvekilimizdir.) Beni durgun görünce sebebini sordular. Anlattım. Bu hanımlar bir gün gerekir diye silahlı bir kadınlar kolu da kurmuşlar. Cephaneyi bu hanımların götürebileceğini söylediler. Ne dersin ?”

“Götürebilirler miydi? Mazhar Müfit Bey bocaladı. Ancak silahlarını kuşanmış yüzleri açık mızrak duruşlu hanımları görünce içi rahatlayacaktı. Silahlı kadınlar kolu cephane dolu arabalarla sabah erkenden yola çıktı. Yol boyunca eşkıyalarla karşılaşan kol, bunlarla çarpışa çarpışa ilerledi. Cephaneyi esenlikle Ulukışla’daki yetkililere teslim etti.”

“Milli haklarımızı ve namusumuzu koruyacak hükümet ve erkek yoksa biz varız.”

(20 Kasım 1918) (Turgut Özakman Çılgın Türkler)

Tarihimizi okumadan kadınlar Kurtuluş savaşında çarpışmadı diyene cevabımız budur.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi anıtın bakıma alındığı açıklamasını yapmış. Aynı gün Bursa’da kitap okuyan kız heykelinin kaldırılması kadınları olumsuz duygulara sürükledi. Yine Ticaret Odası duyumlarımıza göre anıt saçtan yapıldığı için güvenlik sorunu nedeniyle bakıma alındığı bilgisini öğrendik. Keşke anıtı kaldırmadan açıklama yapsalardı. Toplum gerilmeseydi.

Geçmişin unutulmaması, yeni kuşaklara aktarılması ve sevdirilmesi için şehirlerin yapısında bulunması gereken binalar, parklar, anıtlar, heykeller şehrin geçmişinin en güzel simgeleridir. Kadınlar Kurtuluş Savaşında hem cephe hem cephe gerisinde vardı. Cumhuriyetin ilanı ile her alanda var ve görünür olduk.

Kadınlar Çarşısı heykeli ile hem maneviyatımızı hem de şehrimizin güzide hikayesini geri istiyoruz. Ya heykelimizi yerine iade edin ya da Kayserili kadınlara ait bu kültürü yaşatacak anlamlı bir şeyler yapın.” [Kurumsal]