CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, CHP Kayseri İl Binasında düzenlenen basın toplantısında referandumu anlattı. Köse, bu konunun bir kişiyle alakalı olmadığını, Cumhurbaşkanının oylanmadığını, ülkenin geleceğinin oylandığını belirtti.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse’nin konuşmasının satır başları şöyle; “Başkanlık sistemi hem federasyonu beraberinde getirdiği için, hem de despot yönetimlere zemin hazırladığı için riskli bir yönetim biçimidir. Özellikle Ortadoğu gibi demokrasi kültürünün tam yerleşmediği coğrafyalarda halkların büyük acılar yaşamasına sebep olur.
Fren ve denge mekanizmasının çalışmadığı, hukuk devleti anlayışının bulunmadığı, bütün gücün merkezde toplandığı bir ülkede başkanlık sistemi, ‘demokratikleşmeyi’ sağlamaz, tersine güç yoğunlaşması ile bütün güçlerin tek bir kişinin elinde toplandığı bir baskı rejimine dönüşür.
Anayasalar, toplumsal uzlaşma ve mutabakat metinleridir.
Türkiye, üniter yapısı ve parlamenter demokrasisi ile güçlüdür. Bu yapısını muhafaza ederek güçlenmeye devam edebilir. Çünkü koca bir ülke bir kişinin diktasında yönetilecek ve saltanat, hilafet, kapısı aralanacaktır.
Hukukun üstünlüğü ilkesi tarihe karışacaktır. Başkanlık sistemiyle birlikte toplumda ki siyasi, kültürel, mezhepsel, sınıfsal kutuplaşmalar derinleşecektir.
Ekonomi tek elden yönetilecek; faizlere, teşviklere, ihalelere ilişkin tüm kararlar bir kişiye bağlanacaktır.
Sendika ve grev hakları tamamen bir lüks haline gelecek ve tüm işçinin, emekçinin sesi kesilecektir.
Sosyal devlet ilkesi zayıflayacak; insan hakları, kadın hakları, kültürel çoğulculuk, düşünce, toplanma örgütlenme, basın özgürlüğü tamamen hayal olacaktır.
Yandaş medya dışındaki tüm aykırı sesler susturulacak ve hapishaneler, muhalif gazeteci, politikacı, aydınlarla doldurulacaktır.
Halkın geçim sıkıntısıyla boğuştuğu, çiftçisinin emeğinin heba edildiği, esnafın kepenk kapattığı ve ocağına her gün ateş düşen ülkemin sorunu başkanlık sistemi değildir.
Bu sistem doğru bir sistem değildir. Kendisini demokrat olarak gören, ülkesini seven, adını ve kimliğini nasıl tanımlarsa tanımlasın hepimizin ortak sorunudur.
İster kendini ülkücü tanımla, ister milliyetçi, ister dindar tanımla, nasıl tanımlarsan tanımla ama çocuklarımızın geleceğinin, ülkemizin geleceğinin oylanacağını düşün.
Karanlığa inat gökkuşağı bahçelerine ulaşmak için, umudu büyütmek adına hayır demeliyiz. Herkesin huzur içinde yaşayacağı, kimsenin kimseye üstünlük taslamayacağı yeni bir anayasa yazabiliriz.
Zalimleri var eden mazlumların rızasıdır. Onurlu bir Türkiye istediğimiz için hayır diyeceğiz.”