Yakın zamanda da Adliye serüvenlerimi kitaplaştırıp gözlerimle gördüğüm, kulaklarımla duyduğum bu yaşanılan olayları kaleme almayı planlıyorum. Uzun süredir aklımda olan bir şeydi bu.
Dün akıl almaz bir öz baba, kız hikayesini anlatmıştım, okuyanlar her satırında şok olduklarını söyleyerek geri dönüşte bulundular. Bir dizi izlediklerini, hayali bir kitap okuduklarını hissettiklerini söyleyenler de oldu. Ama tamamen gerçekti.
Bugün yine bir Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilginç bir dava ile karşılaştım. İlginç diyorum, savcılığın verdiği mütalaaya çok ama çok şaşırdım.
Mağdur 12 yaşında bir kız çocuğu, sanık da ondan birkaç yaş büyük suça sürüklenen bir erkek çocuğu…
Suç; her zamanki gibi çocuğun cinsel istismarı.
Aynı okulda okuyan bir iki çocuk, bir gün okul sonrası buluşup, mahallede bir kümese giriyorlar. Orada sanık olan çocuk, mağdur kıza istismarda bulunuyor. Ama fiili olarak işliyor bu istismarı, alenen…
Sonra bu durum okulda duyuluyor, hatta duruşmada yanlış anlamadıysam okulda kız çocuğuna hamilelik testi için diğer öğrencilerden para bile topladıkları iddiası var.
Neyse suça sürüklenen çocuk “Ben zorla bir şey yapmadım” diyor.
Ve savcı, sanık ile mağdurun rıza ile ilişkiye girdikleri kanaatine varıyor ve sanığın o suçtan cezalandırılmasını talep ediyor.
Mağdurun annesi bir şok ile ayağa kalkıp, “Nasıl yani? Şuan şok içerisindeyim, kızım daha 12 yaşındaydı olay günü, 12 yaşındaki çocuğun rızası olur mu?” diye yaşadığı şoku anlatıyor.
Duruşma ertelendi, mahkeme kararını daha sonra açıklayacak.
Bakalım adalet nasıl işleyecek?