Türkiye’de Yerel Basın ve Sorunları”, “Türkiye’de Medya ve Sendikalar”, “Türkiye’de Toplu İş Sözleşmesi Düzeni ve MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi” ile “Sendikalar ve Yerel Basın” konularının masaya yatırılacağı ve iki gün sürecek kurultaya 90’a yakın yerel medya mensubu katılıyor.
Yerel Medya Kurultayı’nın açılış programı TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın açılış konuşması ile başladı. Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasında Yerel Medya Kurultayı’nın amacını şöyle açıkladı: “Bizim sizlere basın emekçilerinin desteğine ihtiyacımız var. Sesimiz olmanıza, nefesimiz olmanıza ihtiyacımız var. Bizim mücadelemize vereceğiniz her destek, yapacağınız her haber, yazacağınız her yazı emekçilerin sofrasında bir dilim daha ekmek olacaktır. Onların bebelerinin sütü olacaktır. Alın terlerinin karşılığı olacaktır” dedi.
Ülkemizin dört bir yanında işçiler hakları için direniyor.
Bir sendikanın en temel işlevinin faaliyet gösterdiği işkolunda başarılı toplu iş sözleşmeleri imzalamak olduğunu belirten Genel Başkanımız Kavlak, bu yanı sıra sendikalar için örgütlenmenin de önemli bir işlev olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi ülkemizde en sorunlu alanların başında sendikal örgütlenme geliyor. Çünkü ne yazık ki bazı işverenler, Endüstri İlişkileri Sistemi’nin olmazsa olmazı olan Sosyal Diyalogdan ısrarla kaçıyorlar. Sendikayla çalışmak istemiyorlar. Bu işverenler çalışma yaşamında dikensiz bir gül bahçesi istiyor. Çalışanlarını sömürmek, onları adeta boğaz tokluğuna çalıştırmak istiyor. Belki çoğunuzun haberi vardır. Yaklaşık bir aydır Çin kaynaklı bir telefon firması olan Xiaomi’de örgütlenme mücadelesi veriyoruz. Bakanlıktan çoğunluk tespitini almamıza ve işyerinde yetkimizin kesinleşmesine rağmen işveren, sendikalı 170 arkadaşımızı işten atarak sendikalaşmanın önünü kesmeye çalışıyor. Çoğunluğu kadın olan arkadaşlarımız günlerdir fabrika önünde yatıyor. Yalnızca Xiaomi’de mi? ülkemizin dört bir yanında direniş çadırları var. İşçiler hakları için direniyor. Sendikalaşmak istiyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için mücadele veriyor.
Ülkemizde işçi sınıfı içinde sendikal güvenceye sahip küçük bir azınlık var.
Sendikaların için örgütlenmenin önemine değinerek konuşmasına devam eden Genel Başkanımız Kavlak, “Ülkemizde sendikalı işçi oranı hala yüzde 14 düzeyinde. İki milyon civarında sendikalı işçi var. Toplam 15 milyon işçinin yalnızca iki milyonu sendikalı. Bunun da ancak 1,5 milyonu toplu sözleşme düzeninden yararlanıyor. Bu durum bize şunu gösteriyor, ülkemizde işçi sınıfı içinde sendikal güvenceye sahip küçük bir azınlık var. Sözleşme yapıyor, ücret artışı alıyor, sosyal hakları var, işten çıkarılırsa tazminatı garanti. Peki diğerleri? Bunların hiçbiri yok. Asgari ücrete talim ediyor. İşten atılıyor, tazminat falan alamıyor. Köle gibi çalıştırılıyor. Sahip çıkanı yok. O nedenle örgütlenme mücadelemizi ne pahasına olursa olsun sonuna kadar sürdürmeliyiz. O arkadaşlarımızı da sendikalarımız çatısı altına almalıyız. İşimiz çok zor ama biz yine de bütün bu olumsuz koşullara rağmen metal işkolunda örgütlenmemize devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz” dedi.
Türk sendikal hareketine büyük bir dinamizm getirdik.
Sendikamızın son dönemde imzaladığı sözleşmeleri değinen Genel Başkanımız Kavlak, Türk Metal Sendikası’nın yalnızca örgütlenme çalışmalarımızla değil, örgütlediği işyerlerinde üyeleri adına imzaladığı toplu iş sözleşmeleriyle de başarılı bir sendika olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Özellikle son iki dönemde imzaladığımız toplu iş sözleşmeleriyle Türk sendikal hareketine büyük bir dinamizm getirdik. 2017 yılında altı aylık enflasyon yüzde 3,2 idi. Biz ilk altı ay için yüzde 38,28 talep ettik, yüzde 24,63 zam aldık. 2019 sözleşmesine otururken altı aylık enflasyon yüzde 6 idi, biz ilk altı ay için yüzde 20 talep ettik, yüzde 17,12 aldık. İmzaladığımız bu sözleşmelerle metal işçileri hem ücretleriyle hem de sosyal haklarıyla çok önemli kazanımlar elde ettiler. Düşünün ülkemizde ortalama ücret neredeyse asgari ücret düzeyinde. Ücret artışları da kamuoyunun şüpheyle yaklaştığı TÜİK rakamlarına dayanıyor. Ancak bu tabloya rağmen üyelerimiz bizim sözleşmelerimiz sayesinde insan onuruna yaraşır bir ücret alıyor. Bağımsız anket firmalarına yaptırdığımız ölçümlerde toplu sözleşmelerden memnuniyet oranı Yüzde 90’a yakın çıkıyor. Fakat bizim bu başarılı sözleşmeleri imzalamamıza rağmen elde edilen bu ücretler yeterli mi? Asla değil. Bizim bütün çabamıza, mücadelemize, sözleşmelerde elde ettiğimiz bütün kazanımlara rağmen ülkemizde emekçileri yoksulluk sarmalından kurtaramıyoruz.”
Bizim sizlere, basın emekçilerinin desteğine ihtiyacımız var.
Ülkemizde ve dünyada özellikle son 40 yıllık süreçte yaşanan gelişmelerin çalışma hayatına yarattığı olumsuz etkilere dikkat çeken Genel Başkanımız Kavlak, “Kolay değil. 40 yıllık bir tahribattan söz ediyoruz. Bu tahribatın ortadan kaldırılması gerekiyor. 12 Eylül ürünü çalışma mevzuatının mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. 12 Eylül’den bu yana işçi sınıfı üzerine çöken kara bulutların dağıtılması gerekiyor. Yıllar içinde bir bir elimizden alınan haklarımızın geri alınması gerekiyor. Sermaye çevrelerinin bir türlü gündemden düşürmediği, pandemi koşullarında bile gündeme getirilen kıdem tazminatı hakkımızı sonuna kadar korumamız, sahip çıkmamız gerekiyor. Peki, bunları kim yapacak? Elbette ki biz yapacağız. Nasıl ki on yıllar boyunca kamu kesimindeki taşeronlaşmanın, sömürü çarkının sona ermesini biz sağladıysak, diğer sorunlarımızı da yine biz çözeceğiz. Nasıl? Mücadele ederek. Nasıl? Direnerek. Gerekirse kavga vererek. İşte bu toplantımızın en önemli amaçlarından biri budur. Bizim sizlere basın emekçilerinin desteğine ihtiyacımız var. Sesimiz olmanıza, nefesimiz olmanıza ihtiyacımız var. Bizim mücadelemize vereceğiniz her destek, yapacağınız her haber, yazacağınız her yazı emekçilerin sofrasında bir dilim daha ekmek olacaktır. Onların bebelerinin sütü olacaktır. Alın terlerinin karşılığı olacaktır” dedi.
İşçi sınıfı canı pahasına üretmeseydi, ekonominin çarkları dönemezdi.
Sendikamızın Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yeni bir toplu iş sözleşmesi sürecine girdiğine dikkat çeken Genel Başkanımız Kavlak, sendikamızın sözleşme teklif hazırlık sürecinde hangi aşamalardan geçtiğini ve pandemi nedeniyle yaşanan olumsuz koşullardan söz ettiği konuşmasında, “Bize göre, yaşadığımız bu süreçten alnının akıyla çıkanların bütün övgüyü, alkışı hak edenlerin başında işçi sınıfı gelmektedir. Emekçilerin fedakârlığı, çabası, özverisi olmasaydı, insanlık bu salgın koşullarını çok daha ağır bir şekilde yaşardı. İşçi sınıfı canı pahasına üretmeseydi, ekonominin çarkları dönemezdi. İşçiler ölümüne çalışmasaydı, hayat olmazdı. Bu nedenle, ısrarla belirtmek istiyorum ki, bütün insanlığın işçi sınıfına, emekçilere, üretenlere borcu var. İşverenlerimiz, bacalarını tüttürenler, biz ölümüne üretirken, canımız pahasına çarkları döndürürken, salgın nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşlarımızı toprağa verip, tezgâhlarımıza geri dönerken, karlarına kar katanlar, toprağa verdiğimiz o canların anısına üyelerimize olan borcunu ödeyecektir. Çünkü biz, canımız pahasına çalıştık. Ölümüne çalıştık” ifadelerini kullandı.”
Üyelerimizin hayatına dokunan onların yaşamını kolaylaştıran ve güzelleştiren çalışmalar yapıyoruz.
Sendikamızın, sendikal hayata kazandırdığı yeni nesil sendikacılık anlayışı ile sendikacılığı ücret sendikacılığının ötesine taşıyarak üyelerinin hayatına dokunan, onların yaşamını kolaylaştıran ve güzelleştiren etkinlikler yaptığını belirten Genel Başkanımız şunları söyledi: “Bakın içinde bulunduğumuz bu bina üyelerimizin öz malıdır. Onların alın terlerinden biriktirdiğimiz aidatlarla yapılmıştır. Bunun yanı sıra Ankara’da iki, Karadeniz Ereğli ve Kıbrıs’ta bir olmak üzere başka otellerimiz de vardır. Bazı çevreler bizi eleştiriyorlar. Sendikaların oteli mi olur, diyorlar. Herkes kendi açısından haklı olabilir. Ancak bir de konuya farklı açıdan bakmakta yarar var. Bakınız sadece bu yaz boyunca, izinlerin başlamasıyla birlikte bizim otellerimizde ve bu amaçla kiraladığımız diğer otellerde, Toplam 70 bin üyemiz tatil yaptı. Eş ve çocuklarını da katarsak bu sayı 210 bini aştı. Bu müthiş bir tablodur. Biz Türk Metal isek bu ülkenin en büyüğüysek, işte bu müthiş tablo sayesindedir. Bu, işin ekonomik boyutu, bir de sosyal boyutu var. Bakınız bazı üyelerimiz, belki de hayatlarında ilk kez ülkemizin en gözde tatil yerleri olan Bodrum’da, Didim’de, Antalya’da ve Kıbrıs’ta tatil yapma olanağı buldular. Daha da ileri gideyim. Bakın elimdeki teşekkür mektuplarına dayanarak söylüyorum. Bazı üyelerimizin, eşleri, çocukları bırakın tatil yapmayı hayatında ilk kez yaşadıkları kentin dışına çıktılar. Aralarında hayatında ilk kez denizi görenler var. Çoğunluğu ilk kez uçağa binenler var. Beş yıldızlı bir otelin içine ilk kez girdi. Son dönemdeki bir diğer hizmetimiz de üyelerimizin üniversiteye giren kız çocukları için öğrenci yurtları açmak oldu. Ankara’da beş yıldızlı bir yurdu hizmete açtık. Bu yurtta her türlü konfor var. Çocuklarımız üç kişilik odalarda kalıyor, günde üç öğün yemek yiyor ve bunlar için ayda yalnızca 700 lira ödüyor. Ankara’dan sonra sırada İstanbul ve İzmir’de açacağımız yurtlar var. Üyelerimiz artık, kız çocuklarını güven içinde sendikamıza emanet edecek. Yasa dışı yapıların ağına düşmediğinden emin olacak. Gözü arkada kalmayacak. Biz de bu kızlarımızın, çağdaş, nitelikli, yurtsever ve Atatürkçü gençler olmaları için elimizden geleni yapacağız.”
Sendikamızın 2017 yılında imzaladığımız MESS Grup Toplu İş Sözleşmesiyle ülkemizde devrim niteliğinde bir hak aldığını belirten Genel Başkanımız Kavlak, “150 bine yakın üyemiz için tamamlayıcı sağlık sigortası maddesini sözleşmeye koyduk. Artık Türk Metal üyeleri daha önce önlerinden bile geçemediği özel hastanelerde tedavi oluyor. Ceplerinden de tek kuruş çıkmıyor. Bakın elimizdeki son verilere göre 2017 yılından bu yana 25 binden fazla ameliyat, 1.5 milyondan fazla tedavi hizmeti yapılmıştır. Son eklediğimiz diş paketinden bine yakın üyemiz yararlanmıştır. Pandemi döneminde sözleşmeye koyduğumuz ek maddeyle Covid-19 virüsüne yakalanan üyelerimiz sigortanın kapsamına alınmıştır. Ve bütün bunlar yaklaşık 400 milyon liraya mal olmuştur. Ancak üyelerimizin cebinden tek kuruş çıkmamıştır” dedi.