-1933 yılında Cumhuriyetin kurucu kadrosu, Cumhuriyetin 10.yılını coşkulu törenlerle kutlama hazırlığındadır. Cumhuriyet; Türk’ü balkan coğrafyasından sökerek Anadolu’ya hapsetmek ve tarih sahnesinden silmek için çağdaş bir haçlı seferi düzenlemiş olan emperyalistlere karşı savaş açan ve savaşını zaferle taçlandıran bir milletin şahlanış destanıdır.

Türkiye Cumhuriyetinin 95 yıllık öyküsüdür bu geçmiş. 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Milli Mücadeleyi başlatıp, 29 Ekim 1923 tarihinde de “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir…” diyerek ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir. Canlarını vatan uğruna feda eden şehitlerimizin adıdır.

“Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz! “

Atatürk’ün tarihe geçen ölümsüz eseri Nutuk’tan can alıcı en önemli cümleydi bu.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yetkilerin Mustafa Kemal’e verilmesiyle Cumhuriyet’in adımlarının atılmasının göstergesiydi elbet. Hükümetin kurulması, padişahlığın sona ermesi, halifeliğin kaldırılması, ilk anayasanın yürürlüğe girmesi, Lozan Barış Anlaşmasının imzalanması, başkentin Ankara oluşu, Mustafa Kemal’in yeni devletin ilk Cumhurbaşkanı oluşu… Sayfalara sığmayacak koca bir tarih. Bizlere düşen görev o emsalsiz tarihi iyi bilmek ve Türk milletinin vermiş olduğu savaşlardan kendimize ders çıkartmaktır. Çünkü Türk milleti hiçbir zaman bir ülkeye bağımlı yaşamadı ve yaşamayacaktır.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk

Saygıyla…