Hoca ‘nüfusa bir yaş büyük yazdıralım askere erken gitsin’ derken, hanımı ise ‘hayır 1 yaş küçük yazdıralım askere geç gitsin’ demiş.

Uzun süre böyle tartışınca yaklaşık bir yıl boyunca çocuğu nüfusa kayıt yaptıramamışlar.

Bu durumu öğrenen komşusu sormuş ‘Hocam neden doğrusunu yazdırmıyorsunuz’.

Hoca ‘hay aklınla bin yaşa komşu bu hiç aklımıza gelmedi ki’ demiş.

Kıssadan hisse :

Herkes er geç adaletin ve liyakatin (Yani makul olanın) önemini kavrayacak.

Aslında ne kadar basit bir fıkra gibi görülse de

Adaletin temel anlamı; hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, zulüm etmemek, herkese hakkını vermek gibi ifadelerden müteşekkildir. Liyakat ise bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluğu, yaraşırlık durumunu ifade etmektedir.

Kuran-ı Kerimde adalet konulu ayetlerde de:

(Nisâ Suresi), 58. Ayet
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

Adalet dağıtılırken makam ve mevkiye göre, toplumsal tepkiye göre, basına yansımasına göre, zengin veya fakir olmasına göre değişiyor mu yoksa bir çobanla bir padişah adalet konusunda aynı muameleyi mi görüyor?

Umarım günü kurtarmak ve yetkiyi kaybetmemek adına yapılan bu hatalardan bir an önce vazgeçilir.