O kadar güzel bir yerdesin ki; sıcak ayların sonu soğuk ayların başındaki ılıman esinti...

Gözüm kapalı.

Gün batımı saatleri güneşin büyük bir aşkla batışının görüntüsüyle karşı karşıyayım.

Senleyim.

Niye bütün renklere sahipsin ki?

Yeşilin huzur veren yanı, sarının can alıcı tonları...

Gökyüzünün mavisinde daha mı bir hareketlenme var?

Kuşlar mı çoğaldı bana mı öyle geliyor. Yok yok ben yanılmıyorum kuşlar dans ritminde, bir çoğalıp bir azalıyorlar.

Canım acıyor gitmek istiyorum, yanlarına savrulmak istiyorum, onlarla bir birleşip bir kaybolmak.

Eylül bir başka etkiliyorsun beni.

Kelimeler daha bir anlamlı seninle.

Havadaki o aşkı kokluyorum, saf, tertemiz.

Ne çok aşk var hazinende sende yaşanan...

Ne çok kalpleri birbirine değdirdin.

Gece olunca sendeki yıldızlar niye bu kadar parlak?

Ya gökyüzü niye bu kadar berrak?

Sen AŞK’sın be Eylül.

Hep sende gelmeye söz verir giden aşıklar...

Hep sende yakalanır o ilk bakışlar...

Hep sende yaşanır ayrılıklar...

Hep sendedir ömrün sonbaharları...

Ve hep sendedir hüznün kokuları...

Sanadır şiirler oysa,

Sanadır ilk şahitlikler ve sonlar.

Şımardın değil mi?

Adımın ahengi yeter mi diyorsun?

Gözüm kapalı düşlerdeyim seninle.

Güneşin batışı hep seninle olsun

O kırmızı renginle al beni içine içine.

Dalıp gideyin an ve an güneşin sende batışına.

Olsun soğuk kış günlerinin başlangıcı da olsan içimi ısıtıyorsun sen.

Ilık havanda yaşattığın o yağmurla dansını da değdir üstüme. Şairin dediği gibi;

Sen hiç hece hece özleyip,

Cümle cümle bittin mi?

BEN BİTTİM...!

Seninleyim Eylül...

Isıt beni son sıcağınla...

Üşüt beni kendime gelmem gerek.

Sonra ıslat beni devamını getirmekten korktuğun yağmur damlalarınla.

Aşık et beni esen melteminle ama ayırma beni hiç bir Eylül’de.

Herkesin bir sonbaharı vardır;

Kiminin yaşamadan yaşlandığı

Kiminin yaşlanmadan yaşadığı

Dedirtme bana EYLÜL...