Anayasa'nın ilk üç maddesi devletin şekli, cumhuriyetin nitelikleri, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti gibi konuları içeriyor.

Yani anayasa açıkça şöyle diyor.

Devletin Şekli
Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II.Cumhuriyetin nitelikleri
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millimarşı"İstiklalMarşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.

IV.Değiştirilemeyecek hükümler
Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Dördüncü madde ise bu ilk üç maddedeki hükümlerin değiştirilemeyeceği yönünde.

 Hal böyle iken bu ilk üç maddede dördüncü madde ile garanti altına alınmışken ;

Kimileri hala TÜRKİYE CUMHRİYETİ VE ANAYASASI İLE UĞRAŞMA VE KAOS YARATMA ARGÜMANLARI OLUŞTURMAKTADIRLAR.

Anayasamızın ilk üç maddesi ve bu üç maddeye garantörlük eden dördüncü madde ile sorunu olanlarla

Bu memleketin sahibi öz evlatlarının elbette sorunu var demektir.

Bu maddelerin değiştirilmesini istemek masumane bir davranış olmadığı gibi bu maddelerle sürekli sıkıntısı olanlarında masum bir düşünce  taşımadıkları aşikardır.

Sn. Devlet BAHÇELİ Salı gün ki olağan grup toplantısında bu konu ile ilgili kesin ve net kararını belirtip değişim ve yumuşatma sevdalılarına çok sert tepkisini belirtmiştir.

Geçtiğimiz günlerde

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 1 Ekim Salı günü yapılan açılışında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarıyla tokalaştı.

İşte ne oldu ise o günden bugüne kimi medyalar da 7/24 bu konu masalara yatırıldı konuşuldu da konuşuldu.

 Vay efendim Sn Bahçeli Demlilerle nasıl tokalaşırmış …

Tokalaşır elbette.

Sürekli kaos isteyenler bunu da dillendire dillendire bir hal oldular.

Hani derler ya teşbihte hata olmasın “Mekânın sahibi misafire nezaketen merhaba der”

Aynı gün Özgür Özel ile de ayak üstü tokalaştı ve Sn. Bahçeli her zamanki kibar bir o kadar naif kişiliği ile ayak üstü sohbet te etti bu konuda günlerce yine kimi medyayı bayağı meşgul etti.

  Sn. Bahçeli’nin Özgür Özel ile el sıkışması ve onun gönlünü alması hal hatır sormasının arka planında sürekli bir şeyler arayanların beri tarafta normalleşme diye bir söylemle gündemde olma çabalarını da manidar bulmaktayım.

 -------------

Gelelim Okullara…

Eğitim ve öğretime başlanılan şu günlerde kimi idarecilerin serzenişlerinden biri de .

Okullardaki kimi “öğretmenler” in çocuklarını bırakacak yer bulamıyoruz diyerek mesai saatleri içinde görev yaptıkları okullara götürmesi ile ilgili idarecilerin serzenişlerine.

Kıymetli öğretmenlerim ----------

Tüm iş kollarında hem erkek hem de kadınlar aynı şartlarda çalışmaktadır

Doktor sağlıkçı hakim savcı mühendis maliyeci asker vs çeşitli iş kollarındaki anneler çocuklarını çalışma ortamlarına götürseler iş yapabilirler mi ?

 Çocuğun annenin iş ortamında anne ile beraber olması kadar abes bir durum olabilir mi?

O okul yöneticileri müdürler bu duruma itiraz ettikleri zaman hatamı ediyorlar.

Maazallah o okulda o çocuğun başına bir iş gelse kaza olsa bundan kim sorumlu?

Sınıfta öğretmenin küçük çocuğu otururken anne öğrencilerine yüzde yüz verimle ders anlatabilir mi?

Dikkati illa ki çocuğunun üstünde olacaktır.

Bu konu ile ilgili olarak İl Milli Eğitim, İlçe Milli Eğitimler Müdür ve yetkili birimlerini göreve davet ediyorum.

 Çocukların yeri annelerin işyerleri değil sağlıkla ve güvenle kalabilecekleri evleri veya ailelerinin hazırladığı ortamlardır.

  Beri taraftan okula ilim irfan öğrenmek için giden öğrencilerin dikkatlerini de öğretmenlerinin bakım için getirdikleri çocuklarının dağıtmasına da yetkililer müsaade etmemelidir.

  ------------------

Gelelim vatandaşın serzenişine sebep olan limiti yüz bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından alınacak aidat mı dersiniz vergimi dersiniz paraya.

Vatandaşımız bu konudan oldukça rahatsız.

Kredi kartı limiti vatandaşın öz sermayesi yani kendi parası değil harcayıp borçlandığı bir limit.

Bu limiti doldurup ödeyemeyenler de var ödeyenlerde var.

 Kredi kartları kullanıp alışveriş yapılıyor ve vadesi gelince de ödeniyor yani vadesi gelene kadar borçlu olunuyor.

Borçlu olunan yani size borç verilen bir meblağ için limitiniz yüz binden fazla diye kart sahibinden vergi ya da aidat alınması konusu çok içimize sinen bir durum değil kaldı ki ülkemizde bu limitleri bulan birden fazla karta sahip milyonları bulan kullanıcı kitlisi mevcuttur ülkemizde.

Bu ödemelerde aile bütçelerini elbette sarsacaktır.

İşte burada çözüme kavuşturulması gereken bir durum mevcut umarım yetkililer bu konuya da bir çözüm getirir de zaten geçim sıkıntısı çeken yurdum insanı bu stresten kurtulmuş olur.

 ---------------------

Son günlerde iyi parti cenahında vekilinden üyesine her mecrasında bir istifa furyası alıp başını gidiyor.

Özellikle Talas teşkilatındaki istifaların çokluğu dikkatlerden kaçmamaktadır.

Geçtiğimiz belediye seçimlerinde iyi parti adayının yaklaşık %25,42 gibi bir oy almış olması istifaların yoğun olduğu bu bölgedeki bilemediğimiz veya duymadığımız kimi sebeplerin sonucu dur diyoruz.

Belli ki bir iç huzursuzluk söz konusu bu ayrılmalar istifalar illaki başka bir partiye evrilip gidecektir gidiş hangi partiye olacak bekleyip göreceğiz.

Önümüzdeki günler bu gidişatın akıbetini gözler önüne serecektir diyorum….

Kalın sağlıcakla