Ya da biz mi onları hayatımıza alarak renklendirdik?
Aslında kocaman kocaman birer masaldı yaşantılarımız...
Mavilere yelken açtıran...
Kimi zaman rüzgarın bizden yana olduğu mutlu sonlara vardık, kimi zaman da rüzgarın ihtirasına kurban gittik...
Ama yıkılmadık biz, yaşamak için hep o mutlu sonlara varabilmek için...
Sevdik; imkansız olsada adını AŞK koyduk...
Yürekli ve güçlü kadınların ruhlarındaki asalet konu oldu şiirlere...
Sevmek her ne kadar da kadına yakışsa da, erkek değil miydi kadının ruhundaki o asaleti gören, seven, sevdalanan kalemi eline alan...
Sakın ha! Bu kadar anlam yüklü cümleler bu devrin aşklarını anlatmıyor yanlış anlaşılmasın...
Hani bizim zamanımız diye başlayan cümleler var ya işte şu an tam da yerini buluyor...
Biz ruhumuzun benzerini bulduğumuz zaman; aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu sevdalarımız...
İşte o zaman ruhlarımızla yaşamaya başlıyorduk AŞKLARIMIZI...
Şimdiki neslin sevdasının adını aşkitomla değiştiren, kısa zamanda büyük sevdalar yaşadıklarını zannedip, yorgunluklarıyla bitirdikleri, adını ben koyamadağım, yaşadıkları her ne kelime ise. Yok yok onlardan bahsetmektense yeni neslin şarkılarından bir tanesinin sözleriyle anlatmak hakikatli olacaktır...
“Bendeki bu sihri keşke görebilsen
İnan oynatırdın aklını yerinden.
Aradığın aşksa en özelinden
O zaman başka açılır kapılar buyrun önden...”
Yazana, besteleyene saygılar bizden...
Sevdanın ses yankısını birde şu satırlardan okuyalım;
“Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım
Bakışında süzülen işvene kurban olayım
Lütfuna ermek için söyle perişan olayım
Hüsnüne ermek için söyle perişan olayım...”
Derin sevdalara imza atan her bir cümlesi buram buram yaşanmışlıklar anlatan, yazan ve besteleyenlere de saygılar efendim.
Muhabbetimize bir kahveyle mola verip satırları okurken anladım ki kalemimizden biraz AŞK, biraz da zehir aktardık galiba. Biraz da dans ettik satırlarda.
AMA; Yakışıyor azizim
Kalbe AŞK
Kaleme ŞİİR
Muhabbete KAHVE... Sevgilerle...