Ben eskilerin adamıyım. Benimle akran olanlar, benden büyükler bilirler nesilden nesile aktarılan be değerleri. Yeni neslin pek ilgisini çekmeyen, her şeyi teknolojiye bağlayan aslında kayıplarının farkına varamadıkları bir hayat bölümündeyiz. Suç onların mı değil tabibi. Biz yeni nesli çok yalnız bıraktık, onlara kocaman bir dünya verdik imkanlarıyla beraber ama gözlerini bağladık. Ben eskilerin adamıyım azizim. Dedemin nasihatlarıyla büyüyen, babaannemin saygısıyla gurur duyan, babamın otoriter duruşunu ibret aldığım, annemin fedakârlıklarına hayran kaldığım. Bir dünya yarattım kendime modernlikten uzak, sadece eskilerimin olduğu, anılarımı, anılarını yaşattığım sadece huzur bulduğum. Babaannemden bana kalan, bilmem ona kimden kalan el dokuması, basmalara kıyamadığım halılarımla can kattım odama. Annemin çeyiz sandığıydı köşedeki en can alıcı eşyam. Annem kaç açtın kapattın o sandığın içi sen kokan kapağını acaba. Babamın arkası yarınları dinlemek için, koca koca düğmeleriyle hışırtısını kesmek için bir türlü ayarını tutturamadığı, hatta sinirlendiği önü hasır kaplı radyom, şimdi ne güzel çekiyor kanalların. Kızgınlığın babama mıydı senin de? Babaannem anlatırdı “oğul bu küp bakırdan, bunun içine emek vererek uğraştığımız pekmezimizi koyardık. İlaç niyetine kaşık kaşık herkese içirirdik, üşüdüğünüzde nasıl da ısındık babaanne derdiniz.” Derdi nurlar içinde yatsın. Zor olsa da kibrit buldum mutfağımdan ve odamda bulunan gaz lambasını yaktım, ne de güzel yanıyorsun silik, soluk, efkârlı. Dedem anlatırdı; “eskiden lambayı söndür denilmezdi oğul, çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için lambayı dinlendir denilirdi” derdi. Kafamı çevirdiğimde gene annemi görüyorum bir eliyle kumaşı tutup diğer eliyle de kolunu çevirerek diktiği dikiş makinesinde. Oldukça ağır ve üzerinde hala annemin taktığı son iğne. Gaz lambasını dinlenmeye aldım, eski eşyalarımın orasına burasına sinmiş, çekmecesine süzülmüş, rafına sürünmüş hayat parçalarının bir yerinden yakalama arzusuyla. Ben sevemedim varaklı koltuk takımlarını, neresinden tutacağımı kestiremediğim yeni moda fincanları, kumanda ile çalışan elektronik eşyaları, evlerin tavanlarını komple kaplayan ışıl ışıl aydınlatmaları. Kaçırsan bile izlemeyi geriye sarılacak teknolojiye sahip o boydan boya ölçütlü televizyonları.
Yorulsa da ellerim bakır değirmendeki kahveyi çekmekten olsun! Be güzelim…
“Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme kırk yılın hatırına sende kalayım…”(Alıntı)
Saygı ve sevgilerimle…