Fark eder miydi?...
“Dünya Kadınlar Günü...” “Dünya Emekçi Kadınlar Günü...”
Kadın... Sevgidir, duygudur, kelimedir, dildir, gönüldür, detaydır, şefkattir, neşedir, hayattır, candır...!
Garip bir telaş var toplumda. 8 Mart heyecanı. Pardon neyin heyecanı bu? Neyin kutlaması? Neyin alış veriş çılgınlığı? Neyin anılışı? Neyin alkışı? Neyin partisi?
Yerler tutuluyor, konuşmalar hazırlanıyor, alış verişlerin en indirimli satışları sunuluyor, flaşlar patlıyor, pozlar verliyor, sosyal medyalar yıkılıyor selfielerden... Acıyla yoğrulan, sabırla bilenen kadınlarımız ya siz nerelerdesiniz. Bırakın kendi kendinizi ağırlamaktan, kendinize hediyeler almaktan... Bakın biraz etrafa, daha geniş acıdan bakıdan. Göremiyor musunuz birde dürbünle deneyin. Aralara, derelere sıkışmış gerçekten emekçi kadınları görebilirsiniz... Sinmiş, sindirilmiş, yaşamakla ölmek arası çaresizliğinde gidip gelen kadınları... Haklarını bilemeyen, bilipte alamayan, sevipte sevilmeyen, emeğini hiçe sayan... (Sakinleşmem gerek evet evet Azizim)
“Doğası gereği narin, ama acıya en çok dayanan, yüreklerinde sınırsız sevgi ve sabır, kimi mutlu kimi mutsuz, kimi gülüyor kimi ağlamakta, her şeyi hakediyorlar. İyi olan her şeyi... Bir anne bir kadın... Canından can katan emektar ve direnişçi. Her anımızda elimizden tutan, doğumdan ölüme varlıklarıyla onurlandıran, eğiten, yetiştiren bizi biz yapan. Kadınlar sizlere en büyük hediye birkaç süslü kutuda sunulan maddiyat değil sonsuz sevgi ve saygı. Yapabileceklerinizin hissettirebileceklerinizin hiçbir sınırı yok. Değer görebilmeleri için anne, bacı, kardeş gibi sıfatlara ihtiyaçları yok. Şiddetten ve her türlü kötülükten uzak kadınlarımızın değerini daha iyi anlayabilecek bir gelecek diliyorum.
Saygı ve sevgilerimle...