Adını hepinizin belirlediği iticilikle eşdeğer KÜSTAHLIĞIMIZ! Bilmediği halde bilmiş gözükene mi denirdi? Yoksa bildiğini kimseye taviz vermeden ortaya koyana mı? Önyargının ne kadar rolü vardı bu kıstasta. Ya da kıskançlığın boyutu ne kadardı! Yoksa hazımsızlığı mıydı “ ne kadar küstahsınız “ diyen zihniyetlerin.
Oysa yaşanmışlıklar, deneyimler, tecrübeler, kendine olan özgüvenler, konuya hakimiyetlerimiz ve boş beyine sahip olmamanın haklı gururu muydu o kelimeyi duymamıza sebep. Kökeni Farsça’dan gelen; laubali davranışlar gösteren, terbiyesiz, saygısız, kaba… Türkçe sözlüğünde yazan tarifi. Kimsenin üzerine alamayacağı bu kelimenin açılımını kabul edemeyeceğimiz aşikar bir tarif tartışmasız.
Ama tezatlık var bir yerlerde, manada, tarifte ya da zihniyetlerde. Ya da almak istediğimiz kısmını aldığımız diğer tarafını yok saydığımız için bizde.
Terbiyesizliği kabul edemeyeceğimiz kadar emin yapımızla kelimeye şiddetli karşı çıkarak, toplum içinde farkındalık olsun diye üretilen cümlelere sığınmak mıydı?
Yıllara meydan okuyan duruşumuzun verdiği cesaretle güvendiğimizi sandığımız aklımız mıydı; saygısızlık…
Kendimize göre yerli yerinde davranışlarımızın kontrolünü kaybetmek miydi kabalığımız…
Yoksa başkalarının gözünde şekillenmek miydi, onların istediği yerde bulamadıklarında bizi…
Kafam karıştı illaki biraz.
Aklımda deli sorular.
Şekillenmememin, insanların düşüncelerinin kaygısını çekmememin, kendimin yaşayarak öğrendiğim yanlışlarımın, kurallara uygun yaşamayı reddedişimin ve can alıcı bakışların CANLARI CENNETE…!
Özgürlüğümün bulunduğu çemberin içinde, aklımla hareket ettiğim için ve bu çemberin hakimiyetini kimseye vermeyen küstahlığımı tebrik ediyorum.
O yüzden;
Hayallerimi dinlemeyeni,
Acımı ve mutluluğumu paylaşmayanı,
Kendileri yapamadığı için benim başarılarımı küçümseyeni,
Dürüstlük adı altında kıskançlıklarını kusanı,
Senden alır, alır, alır, vermeye gelince de beklentisiz sevgiden dem vuranı,
Ne yaparsan yap gülmeyeni, mutsuzlukla beslenenleri,
Saatlerce kendi derdini anlatanları, bencilliğinden burnunun ucunu görmeyenleri,
Yorgunum kelimesini ağzına sakız edenleri ve sürekli zamansızlıktan dem vuranları,
Tartışmayı bilmeyenleri, dinlemeden acizleşenleri,
Başkalarının sırlarını sana anlatanları,
Sen aramayı yazmayı bıraktığında seni bırakmaya dünden razıları,
Silin gitsin ve o küstahlık bırakın size kalsın.
Saygı ve sevgilerimle…