Günün kaç saatini herhangi bir ekrana televizyona , bilgisayara , telefona bakarak geçirdiğinizi düşünün. Modern dünyadaki ekran çeşitliliğini ve toplam ekran sayısının kişi sayısından kat kat fazla olduğunu göz önüne aldığımızda, bu sürenin çift haneli rakamlarda olması kuvvetle olası. İnsanların hayatlarını farklı ekranlara bakarak, etkileşime geçerek, içeriği tüketerek geçirdikleri artık global bir gerçek.
Dünyada 1,5 milyardan fazla TV seti bulunuyor. Yemek yerken , sohbet ederken , misafir geldiğinde sürekli o ekran açık. Bu kadar yaygın ve uzun süredir hayatımızda olan bu ekranı çocukluk arkadaşımız ve aileden biri olarak görüyoruz. O bizim her halimizi görmüş olduğundan, yanında rahatız, sonuç olarak o “bizden biri”. Televizyon aynı zamanda sürekli hikayeler anlatan, bizi eğlendiren, güldüren, ağlatan bir “soytarılar” var.
İnsanlar eğlendirilmek istedikleri tek yönlü televizyon ilişkisinde, algıları açık ve pasifler. Bu nedenle iletişim açısından baktığımızda, televizyon hikaye anlatımı için ideal bir ekran olarak ön plana çıkar.
Yapılan programların çoğu içeriği boş ve anlamsız Sadece bizlerin vakitlerini çalıyorlar , bizlere fikir ve bilgi bazında doyurucu olacak hiçbir şey vermiyorlar.
Milyonlarla para dökülerek yapılan diziler ve gündüz programları vasat durumda.
Türk toplumunun aile yapısına çok zıt yaşam şekilleri , kötü alışkanlıklara teşvik edecek davranışlar , bitmeyen ihtiraslar , birbirinden nefret eden insanlar, sonu olmayan kin ve nefret duyguları..
Gündüz yapılan programlarda ise çoğu ezbere konuşuyor ve söyledikleri kelimeleri kendileri benimsemediklerinden dolayı önceden yazmış oldukları kağıda bakarak okuyorlar ve çoğunlukla yayın sırasında sorulan veya sorulacak soruları önceden belirledikleri için doğal hareket etmiyorlar. Hep yapmacık ve hep ezbere hareketler gördüğümüz için ne yazık ki çok itici , zerre inandırıcılığı olmayan programlar.
Öyle programlar var ki içerik ve vizyondan çok uzaktalar ve baktıkça sizin enerjinizi sizden alıp götürüyorlar. Hiçbir hedefi ve vizyonları yok. Sadece reyting yapabilmek için yapılan yapıtlar ve sadece ticârî amaçlı düşünülmüş formatlar ve çoğu zaman reel hayat ile hiçbir bağlantısı olmayan senaryolar... Zaten televizyonculuğun aslında iki tür çeşidi vardır :
1.Sorgulayan ve çözüm üreten ve toplumu bilgilendiren ciddi televizyonculuk. 2.Sorgulamayan çözüm üretmeyen toplumu bilgilendirmeyen gayri ciddi televizyonculuk.
Gelişmiş ülkelere baktığınızda, zaten hemen gözünüze çarpan fark, o ülkelerdeki televizyon kanallarındaki yapılan araştırmacı program yapıtlarıdır ve çok ciddi bir şekilde her gün seyirciye sunulan haberlerdir. Gelişmekte olan ülkelere baktığınızda ise, bol bol dizi, eğlence programları ve müzik programları ile karşılaşırsınız ve haberlerin hiç de haber değeri olmayan olaylar ile insanlara haber diye sunulmasına şahit olursunuz.
Tv programlarında seçici olmalıyız. Tv kanallarına görüş bildirmeliyiz yanlış olan Prgramlara sunuculara yapımcılara göz yummamalıyız . Çünkü böylelikle hiç değilse yapılan veya yapılacak programların kalitesinin artmasına katkıda bulunacaksınız unutmayın ki talep arzı doğurur.