Sahi neydi rekabet?

Sözlük anlamı; “aynı amaca giden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış…”

Niyetler ihlas olduğu sürece zararı neresinde olabilirdi ki bu çekişmeli yarışların… Özellikle de dürüstlük ilken olduktan sonra…! Yok ama o şeytana pabucunu nasıl ters giydirebilirim diye beyninden geçen dalgalanmalar var ise; dur orda sen… Dur… İşin fitnelik bölümünü ayrıştırmak istiyorum burada. Bir şeylerde iyi olmak istiyorsanız yapmanız gerekenlerden biri de, o konuda sizden daha iyi olan birilerini bulmanız ve işte asıl onlarla o yarışa girmeniz. Büyüklüğün, iyi niyetin tek ifadesi bu olmalı azizim. Sözlük anlamındaki gibi “aynı amaca giden kimseler” gerçekten amaçları aynı mı ki bu aralar? Ya da o aynı amaca giden kişiler? Rekabetin meydanlara indiği bu aralarda doğrulukların, dürüstlüklerin, insancıl adımların net olduğu olaylara şahit olmak dileğimdir.

Bunun yanı sıra özeleştiri yapmak gerekirse; hayal dünyasında yaşamanın da elbet bir mantığı yoktur. Çünkü herkes eşit değildir, herkes kazanamaz, herkes sonuca varamaz ya da herkes yerinde sayamaz ya da sayar… Birilerinin birilerinden üstün olması kaçınılmaz ama bu üstünlük insani olmalıdır. Üstünlüğünüzün simgesi yaptığınız ve ortaya koyduğunuz işinizdeki başarılı rekabetler olmalıdır. Biraz ciddiyet ama içine de biraz esneklik katılmış eğlenceli bir yarış… Rekabet de madalyonun iki yüzü gibidir. Faydaları başarıyı getirir, gelişmenizin önünü açar, beyinlerinizi yaratıcı olmaya iter, öğrenmenizin en kalitelisini ortaya koyar, amaçlarınıza odaklanmanızı sağlar, azmi zinde tutar… Zararı nerde derseniz de; bazı kişileri motive ederken bazılarını da demotive eder. Kin, nefret gibi negatif duyguları harekete geçirir. Beyinleri de bazen farklı çalıştırır. Uygun olmayan fikirleri ürettirebilir. Enerji kaybına hâsıl olur. Duygu çöküşü ruhi yönünüzü yıpratır. Emin adımlarla, kimseyi kırmadan incitmeden salih beyinlerle ilerleyeceğiniz, tatlı hırsı kolunuza takarak yürüyeceğiniz rekabetli günlere efendim. Saygı ve sevgilerimle.