İddiaya göre, mağdur kadın marangoz olan eşinden boşandı. Eşinin eve gelmemesini istedi ancak eski eşinin yaşadığı eve gelen koca, çocukların uyuduğu sırada mağdur kadınla, iddiaya göre tehdit ederek, zorla ilişkiye girdi. Kadının şikayeti üzerine koca tutuklandı. Adamın hakkında, 'nitelikli cinsel saldırı', 'Hakaret' ve 'tehdit' suçlarından dava açıldı.

Dava gününe gelelim, mağdur kadın, tutuklu sanık, avukatlar ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı hazır…

Mağdur kadın mahkemede, şikayetinden vazgeçtiğini belirterek, ne tecavüze uğradığını ne de darp edildiğini söyledi. Ve eski eşi ile anlaşmalı boşanıp, devletten maaş alabilmek için bu yola başvurduklarını söyledi.

Tutuklu sanık koca da, "Anlaşmalı boşandık, 2 ay boyunca hiç eve gelmedim. Evde hiç kalmıyordum. Olaydan bir gün önce çocuklar odalarına çekilince ilişkiye girdik. Sonra, eski eşim 'artık evden git, seni istemiyorum' dedi. Ertesi gün tekrar geldiğimde tartıştık. Kızım da polisi aramış. Tehdit etmedim. Rızası dışında bir şey olmadı” diyor.

Duruşmada çiftin 4 çocuğu tanık olarak dinleniyor…

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı sanıktan şikayetçi olduklarını, sanığın cezalandırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, eski kocaya, 'nitelikli cinsel saldırı', 'Hakaret' ve 'Tehdit' suçlarından beraatine ve tahliyesine hükmetti.

Koca yeniden özgürlüğüne kavuştu.

Kavuştu , kavuşmasına da şimdi hangisine yanalım…

Bir kadının devletten maaş alabilmek için bu yola başvurduğuna mı?

İftira sonrası aylardır tutuklu kalan kocaya mı?

Aile birliğinin artık temelden sarsıldığına mı?

Yoksaaa….

Yargının bu tür iftiralar ile oyalandığına mı? Yargıyı bu tür dosyalarla oyalayan o kadar vaka var kiii...

Hangisine yanalım sevgili okuyucular…