Baş ve boyun bölgesin oluşacak kötü huylu yapıların vücudun diğer bölgelerine yayılma olasılığının yüksek olduğunu vurgulayan Dr. Kaya, “Papillom virüsü olarak adlandırdığımız HPV virüsü ise ağız bölgesinde karnabahar görünümlü lezyonlar oluşturabilir. Baş boyun bölgesi vücudun damar ağının en yoğun bulunduğu bölgedir. Bu bölgede oluşabilecek kötü huylu yapıların lenf drenaj sistemi ile vücudun diğer bölgelerine yayılma ihtimali çok yüksektir” şeklinde konuştu.
İyileşmeyen yaralara dikkat edilmesi gerektiğini belirten Dr. Kaya, “Ağız bölgesinde 3 hafta boyunca iyileşmeyen sürekli kanama odaklı olan yaralara dikkat edilmeli muhakkak bir doktora danışılmalıdır. Kanser hastalığı vücudun iyileşme mekanizmasını bozduğundan ve vücudu kontrolsüz hücre bölünmesine zorladığından bu durum kanserin habercisi olabilir” ifadelerini kullandı.
Dr. Efe Kaya, ağız bölgesinde hissedilen anormal durumların başka hastalıkların habercisi olduğunu ifade ederek” Eğer şiddetli bir ağız kuruluğu çekiyorsanız bu kullandığınız bir ilaca bağlı olabileceği gibi salgı bezi hastalığı olan sjögren sendromunun habercisi olabilir. Ağız içindeki tükürük dişleri temizlerken dişlerin çürümesine de engellemede yardımcıdır. Bu sebeple azalmış tükürük salgısı dişler üzerindeki çürük olasılığını artırır. Yoğun çürük problemlerinin bir sebebi de bu olabilir. Diş etleri çene kemiği bölgesinden kan damarı alır ve beslenir. Diş etlerinin sağlıklı görüntüsü mercan pembe rengidir. Soluk bir diş eti rengi görüntüsü anemi (kansızlık) hastalığını işaret edebilir. Dişlerin üzerindeki şiddetli aşınma bulgusu mide asidinin ağıza geldiğini işaret eder. Bu durumda reflü ve bulimia tablosunu bizlere düşündürür. Reflü mide kapandığının tam kapanmaması durumu ve mide asidinin bu kaçaktan ağıza sızması durumudur. Mide asidi çok kuvvetli bir asit olduğundan dişlerin üzerine maruz bırakıldığında dişleri eritebilir. Bulimia ise yemekten sonra hastanın yediklerini kusarak çıkarma durumdur. Yine bu durumda mide asidi dişler ile yoğun temastadır” dedi. (İHA)
