Prof. Dr. Tanrıverdi, yapılan araştırmalarda ülkemizde her 5 kişiden 1’inin diyabet veya prediyabet (gizli şeker) hastası olduğu belirterek, “Endokrin sistemi iç salgı bezlerinin oluşturduğu bir sistemdir.Diyabet, vücutta pankreas bezinin az veya hiç çalışmaması veya insülinin etkisiz olması (insülin direnci) sonucunda kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalıktır. Glikoz, vücudumuzda enerji elde etmek için kullanılan, besinlerden alınan bir şeker türüdür” dedi. Diyabetin zamanla organ hasarına neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tanrıverdi, “Diyabet sonucunda kalp hastalıkları, periferik damar hastalığı,inme, diyabetik ayak ile gözde retinopati ve katarakt, böbreklerde renal hastalıklar, sinir sisteminde periferiknöropati ortaya çıkabilmektedir. Diyabet tedavisi kişiye özel olarak planlanmalıdır. Tip 1 diyabet tedavisinde tabletlerin rolü yoktur ve sadece insülin kullanılır. Tip 2 diyabette ise tabletler(oral antidiyabetik ilaçlar)kullanılabilmekte veya bazı hastalarda tedaviye insülin ile başlanıp hastanın şeker seviyesi düzene girincekesilebilmektedir.Ayrıca son yıllarda dünyada ve ülkemizde kilolu diyabet hastalarına hem şekeri düzenleyen hem de kilo verdiren iştah kesen enjeksiyon tedavileri (GLP-1 analogları) kullanılmaya başlanmıştır ” diye konuştu.
Diyabetli olmamak için yaşam tarzı değişmeli
Prof. Dr. Fatih Tanrıverdi; sık idrara çıkma, aşırı susamave ağız kurluğu, istemsizkilo kaybı, aşırı yemek yeme, aşırı yorgunluk ve halsizlikle diyabetin kendini belli ettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Diyabet açısından risk grubunda olanların yaşam tarzlarını değiştirmesi gerekmektedir. Yani sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli egzersiz ve eğitim ile diyabetin görülme sıklığının %58 oranında azaldığını tespit edilmiştir. Ayrıca insülin direncini düzelten ilaç tedavileri ile birlikte (% 5-10) kilo vermenin diyabet gelişimini önlediği bilinmektedir.”
Cerrahi ile tedavi edilebilir mi?
Prof. Dr. Tanrıverdi, aşırı kilolu tip 2 diyabeti olan hastalarda metabolik cerrahi yöntemlerinin tüm dünyada yapıldığını ancak bu uygulamanın ülkemizde kötüye kullanıldığını vurgulayarak, bazı medyatik cerrahlar tarafından halen deneysel ve riskli olan ameliyatların uygun olmayan hastalara yapıldığını söyledi.Prof. Dr. Tanrıverdi,“Bariatrik/metabolik cerrahi, aşırı obez (vücut kütle indeksi 35 kg/m2 üzeri) olan vetip 2 diyabetik hastalarında kan şekerleri ve hastanın kilosu mevcut tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınamıyorsa cerrahi düşünülebilir. Ancak bu ameliyatların adı diyabet ameliyatı değildir ve diyabetin kesin çözümü olmayıp hastalığı tamamen yok etmez. Sadece kilo vermeyi kolaylaştırıp hastanın diyabetinin 7-8yıl ilaçsız kontrolünü veya düşük doz ilaç ile kontrol edilmesini sağlar. Son yıllarda uygun tip 2 diyabetli aşırı obez hastalarda en çok başvurulan ve daha güvenli olan ameliyat tipi mide küçültme ameliyatıdır (sleevegastrektomi). Ameliyat düşünülen aşırı obeztip 2 diyabeti olan hastalar mutlaka bir endokrinoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve altta yatan başka hormonal hastalık olup olmadığı netleştirilmelidir ” şeklinde konuştu.
Seminer sonunda Prof. Dr. Tanrıverdi, çalışanların sorularını yanıtladı. [İHA]