Kanser denildiğinde insanların aklına ameliyat ve ölüm geliyor. Oysaki doktorlar, meme kanserinde erken tanın büyük oranlarda tedavi edilme şansına sahip olduğunu belirtiyor. Memesinde kitle fark eden her kadın, ilk olarak kanseri aklına getirmekte. Fakat memedeki kitlelerin çoğu kanser değildir. Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Kadıoğlu, meme sağlığında taramanın öneminden bahsetti.
Sıklıkla memenin 1 santimden büyük kistleri veya fibroadenom denilen memenin zararsız kitlelerinin, memede kitle şikayetlerine sebep olduğunu belirten Doç. Dr. Kadıoğlu, ''Meme başı akıntısı ve/veya kanlı meme başı akıntısı denildiğinde de akla ilk meme kanseri gelmektedir. Oysa ki kanlı meme başı akıntılarının en sık sebebi memenin 'İntraduktalpapillom' olarak adlandırılan bir hastalığıdır ve kansere bağlı kanlı akıntı tüm kanlı akıntıların 1/3'ünün azından sorumludur'' dedi.
''Bir şey fark etmeden doktora gelin''
Hastaların en sık sorduğu sorunun ''Ne olduğunda doktora gitmeliyim'' sorusu olduğunu dile getiren Doç. Dr. Kadıoğlu, ''Bu soruya verilecek en akılcı yanıt ''Bir şey fark etmeden doktora gelin'' olacaktır. Zira meme kanseri için hastaların hatta doktorların fark edemediği kitleler görüntüleme yöntemleri ile saptanıp tedavi edilebilir. Örneğin; mamografide kireçlenme olarak görülen ve henüz kanserleşememiş hücreler yüzde 100'e yakın tedavi şansına sahiptirler. Ailenizde meme kanseri hikayesi var ise en genç meme kanseri olgusundan 10 yıl önce takiplerinize başlamanız gerekir. Örneğin; teyzeniz 38 yaşında meme kanserine yakalandı ise sizin 28 yaşında takiplerinize başlamanız gerekmektedir. Ailesinde meme kanseri riski olmayan ve herhangi bir şikayeti olmayan bir hastada ise takiplere 35 yaşında başlamak önerilmektedir'' şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Kadıoğlu sözlerine şu şekilde devam etti: ''Bir diğer soru memedeki görüntüleme yöntemleri ile ilgilidir. Hastalarımız meme kanserinin tanısı için tek bir tanı yönteminin mükemmel olmasını ve bu yöntemle her şeyi bilebilmeyi isterler. Aslında bu durum doktorlarında da vardır. Ancak böyle bir tanı yöntemi üzülerek söylemeliyim ki henüz yok. Mamografi, meme ultrasonu veya meme MR’ı ayrı ayrı görevlere sahip görüntüleme yöntemidir. Bunlardan herhangi birini yaptırıp kesin ve mükemmel sonuca ulaşma şansımız yoktur''.
''Radyasyondan kaçmak için mamografinizi ertelemeyin''
Mamografideki radyasyon oranının tartışılan bir diğer konu olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Kadıoğlu, ''Radyasyondan kaçınmak için mamografi çektirmek istemeyen çok sayıda hastamız mevcuttur. Ancak unutmayın ki bu taramaların faydası, yüz binlerce hastada fayda/zarar oranları hesaplanarak yapılmaktadır. Yani mamografideki radyasyonun size vereceği fayda, verebileceği zarardan çok daha yüksektir. Radyasyondan kaçmak için mamografinizi ertelemeyin'' diye konuştu.
''Takiplere gereken önemin gösterilmesi sağlığınız için en önemli adımdır''
Bazı durumlarda doktorunuz, takiplerin sıklığını arttırabilir diyen Doç. Dr. Kadıoğlu, ''Mesela mamografide saptanan kireçlenmeler için 6 aylık aralarla mamografi çektirmek ya da ultrasonda saptanan bir kitle için 3 ya da 6 ay aralıklarla ultrason yaptırmak gibi. Bu durumda görüntüleme yöntemlerinde saptanan bazı bulguların yakın takip edilmesi gerektiğini bilmeniz gerekir. Bu aralıklar bilimsel çalışmalarla saptanmış sürelerdir. Sürecin daha uzun olması size zarar verebilir. Bu takiplere dikkatli gitmeniz sizin sağlığınız için çok önemlidir'' ifadelerini kullandı. (İHA)