Necip alt sınıfta, Nazım bir üst sınıftaydı… Necip duygularını hep kaleme dökerdi ve okulda Nazım’a ‘şair’ denildiğini duydu…
Öğretmenleri Yahya da Nazım’ın şiirlerine ilgi gösteriyordu…
Aralarında bir rekabet oldu, birbirlerine karşı dergiler çıkardılar, şiirler yazdılar…
Nazım’ın annesi Celile hanım ise Türk sosyetesinin en çok konuşulan ünlü simalarından, ressamlarındandı o dönem…
Celile, oğlu Nazım için özel ders veren ve evine gelen Yahya öğretmen ile ilk karşılaştığında aşık oldu…
Eşinden boşanan Celile Hanım, kendisinden dört yaş küçük Yahya öğretmene kaptırdı kendisini. Yahya da ona tabi ki…
Kıskançlıklarla, tutkuyla dolu tarihin sayfalarının arasına gizlenen aşk başladı…
Bir süre sonra bu aşk, Nazım ile Necip’in okulu Heybeliada Bahriye Mektebi’nde duyuldu…
Bir süre okula gidemedi öğretmen Yahya…
Daha sonra okula bu olayların ardından ilk kez gidince karşısına Necip çıktı. Hocası Yahya Kemal’e, “Hocam, kibrit suyu içerek intihara kalkıştığınızı duyduk. Sınıfın bu durumdan duyduğu derin üzüntüyü size söylemek isterim” dedi, bu alaycı sözü sonrası Necip cezalandırıldı…
Necip’ten sonra bir gün Yahya öğretmenin siyah pardösüsünün cebine bir not bırakıldı…
Kâğıtta Yahya’ya hitaben şöyle yazıyordu: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz... Nazım”
Bu ağır cümlenin ardından tedirgin oldu Yahya öğretmen, bir süre Celile hanımın evine gidemedi, evlenmekten hep korktu…
Bu evlilik hiçbir zaman gerçekleşemedi…
Celile, Yahya’dan umudunu kesti ve Paris’e gitti, Sirkeci Garı’nda vedalaştılar…
Ve o gün Yahya öğretmen ‘Sessiz Gemi’ adlı şu şiirini yazar:
““Artık demir almak günü gelmişse zamandan...
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...”
Evet, hikayemizdeki kahramanlardan Necip: Necip Fazıl Kısakürek’ti… Nazım: Nazım Hikmet, Yahya öğretmen ise: Yahya Kemal Beyatlı’ydı…
Olayın ardından yıllar geçti, Nazım Hikmet, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek büyük şair oldular...
Nazım, sosyalist oldu, dönemin iktidarı tarafından hapse atıldı…
Celile artık yaşlanmıştı. O güzelliğinden eser kalmamış üstüne üstlük kör olmuştu. Oğlunun hapislerden kurtulması için Galata Köprüsü’ndeaçlık grevine başladı…
Celile açlık grevi yaparken, Yahya Kemal Galata Köprüsü’nden geçtiği sırada, büyük ve imkansız aşkını gördü.
Sizce yanına gitmiş midir?
Maalesef gitmedi…
Bir zamanlar “Hocam olarak girdiğin eve babam olarak giremezsiniz” diyen genç Nazım Hikmet’in kurtulması için kör gözlerle açlık grevi yapan Celile’ye destek imzasını vermedi...
Hızla uzaklaştı oradan...