Sonundaki ince nüans beni benden aldı açıkçası. Belki de içinde bulunduğum ruh haliyle birleşince dilimin ucundaki cümleydi şiiri bitiren son bölüm… “İnsan insana lazımdı ama; insan insana…”
Tek bireyler olarak yaşadığımızı düşündüğümüz, her şeyi tek başardığımızı sandığımız, ukala tavırlarımızı da birleştirince ortaya çıkan “ben buyum” güç göstergesi. Şöyle uzaktan bakıldığında o kadar da komik duruyor ki. Hiç baktınız mı kendinize? Haydi, birkaç dakikalığına bedeninizi bırakın oraya ve geçirin ruhunuzu karşı tarafa ve seyredin kendinizi. Buyurun… Var mı cesaretiniz, var mı bakmaya dürüst duruşlu, duruşlarınıza. Kiminin egosu, kiminin bilgiçliği, kiminin cesaretsizliği, kiminin ezikliğine sığındığı, ben düşündüm, ben planladım ve geldiği emanet duruşlu cümlesi “BEN BAŞARDIM…!” Hoop durun orada o kadar da değil, değil mi? Ortada bir başarı varsa bu insanın insana değdiği el değil midir? Mütevazılık burada girmez mi kapıdan içeri. Oyun bitiminde sahnede olan kişidir ayakta alkışlanan değil mi? Alkışlanan kişiyi oraya getiren ya perdenin arkasındakiler? İnsanın insana verdiği emek, güç başarıdaki alkışın sesi değil midir? Akıllı bireydir aslında başkalarının başarılı olması için yardım eden. Bilir ki insanlar birbirine destek oldukça işler büyür, daha çok değer yaratılır, daha iyi sonuçlara ulaşılır. Evet, azizim insan insana ihtiyaçtır her daim. İşte, aşkta, dostlukta, arkadaşlıkta. Yeter ki bil, senin yanına aldığın, yanında olmaya razı olan insanın samimiyetine. Hisset ve hissettir yüreğindeki insani duygularını. Eğer bunu hissetmiyor ve hissettiremiyorsan sen özünde mutsuzsundur. Hayatında bir şeylerin eksik olduğunu sadece kendin biliyor ve çaktırmamaya çalışıyorsundur. İnsana ihtiyaç duymayan kişinin dünyası sadece kendisidir, yalnızlıktan korkmamasıdır, sonsuzluğu seyre dalmasıdır, aklına estiğinde valizini toplayıp gitmesidir.
Gönüllerine muhtaç olduğum insanlara sevgilerimle…